Birlikte kalın перевод на французский
224 параллельный перевод
Size birlikte kalın dedim.
Vers un grand vide.
Birlikte kalın.
Ensemble.
Birlikte kalın.
Restez ensemble.
Birlikte kalın!
Restez ensemble!
Müfettiş baş tanığımızla birlikte kalın.
Exact. Restez avec votre témoin, inspecteur.
Birlikte kalın.
Restons groupés.
Birlikte kalın.
Aimez-vous.
Ne olursa olsun, birlikte kalın!
Restez groupés.
Birlikte kalın, ayrılmayın.
Restons ensemble. Pas de traînards.
Diğer mesaj levhaları ile birlikte kalıntılardan birinde bulduğumuz bu tarihi elyazması taş ispatladı ki Nuh'un anahtarını elinde tutanlar bizleriz.
Cette ancienne tablette que nous avons découvert dans une des ruines, ainsi que l'autre plaque-message prouve que c'est nous qui détenons la clef de noé.
Birlikte kalın!
Ca collera entre vous!
- Birlikte kalın. - Anlaşıldı.
On reste groupés!
Birlikte kalın!
Restez groupés!
Birlikte kalın!
Serrez les rangs.
Hadi millet. Birlikte kalın.
Allez Restons groupé.
Evliliği daimi bir kaynak işi gibi görüyorum birlikte büyüyen iki ağaç gibi, gerçi ablam tam tersi davranışlar sergilese de kalıcı bir kütle gibi iki ağacın aşılanıp tek bir doku olması gibi.
Le mariage pour moi est une soudure, deux arbres poussant ensemble... malgré ce que ma soeur peut démontrer à l'inverse... pour former une sorte de permanent fouillis... feuillage... comme deux arbres greffés ensemble de façon permanente.
Birlikte kalıp birbirimize inanmalıyız.
Mon mari n'a pas travaillé depuis un an. J'ai besoin d'argent.
Pekala. Filmle birlikte Joey'e gidin. Ana plana sadık kalın.
Apportez le microfilm à Joey comme si rien ne s'était passé.
Eğer bu bizim son gecemiz ise burda seninle kalıp birlikte geçirmek istiyorum... hangi yıldızların çatıyı oluşturduğunu keşfetmek istiyorum.
Si cette nuit doit être la dernière, je veux la passer ici avec vous... et découvrir quel genre de toit les étoiles auraient pu faire.
Sonra yarın seni terk etmiş gibi olurum. Yarın da kalırsam birlikte yaşıyor olacağız, yani evli gibi bir şey.
Et si je reste demain, nous serons en ménage, donc quasiment mariés.
Lütfen görüntümü bağışlayın, efendim. Emir bana ulaştığında, kasabada arkadaşlarla birlikte kalıyordum.
Je séjournais avec des amis lorsque j'ai reçu les ordres.
Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun.
Veillez ici avec moi.
Kişisel tecrübem. Hayatta kalıyorum çünkü savaşı kazanan zekam oluyor, birlikte yaşamalarını sağlıyor.
Je survis à cette situation, car mon intelligence a le dessus et leur permet de cohabiter.
Chuck, birkaç adamla birlikte çocuğun yanında kalın.
Chuck, surveillez le fils MacDonald.
Değirmende, kasabanın dışında, karısıyla birlikte kalıyor.
Au moulin, hors de la ville, près de la maison de sa femme. Il doit être armé. Merci, mon ami.
Savcı ikinci derece bir savunma için bastıracak... ama bana kalırsa cinayetle birlikte yüksek bir bedel öderiz.
Le procureur va plaider pour un recours en appel, mais je dis que nous avons fait un bel échange avec le tueur n ° 1.
Kız amcasının yanında kalıyorsa, amca da bu işin içindeyse bir takım sevimsiz kişilerle birlikte çalışıyorlardır.
Si son oncle est impliqué dans un trafic de napoléons, il côtoie des gens peu recommandables.
Tam tersine, müstakbel eşinle birlikte yeni sarayımızda kalırsınız diye düşünmüştüm.
Au contraire, j'espère bien que toi et ton éventuel mari continueriez à vivre au nouveau palais.
Umarım burada kalırsın... Eve ile birlikte.
J'espère que vous resterez ici, avec Eve.
Bu yüzden şimdi Tanrı'nın ailenizin ve arkadaşlarınızın huzurunda her ikinize de bu dünyada olduğunuz sürece kalıcı bir birliktelik yaşamak amacıyla birlikte olmayı kabul edip etmediğinizi sormak istiyorum.
Je vous demande, en présence de Dieu, de vos familles et amis, de déclarer vos consentements à vous unir à jamais jusqu'à ce que la mort vous sépare.
Jojo'yla uzun zaman birlikte kalırsanız kilo alışını görmeye başlardınız.
JoJo prenait du poids d'heure en heure.
Hortlak Operasyonu sırasında gösterdiğimiz gücü kullandığımız sürece birlikte kalıp, yaşamaya devam edebilmemizin tek bir yolu var.
Il n'y a qu'une seule possibilité pour nous de continuer à vivre et de rester unis tout en utilisant les pouvoirs que nous avons montrés lors de l'opération.
Kalırsam, birlikte olmaya başlayacağız ve ben buna izin veremem. Kendime göre sebeplerim var.
Si je reste, on finira par coucher ensemble, et ce n'est pas possible.
John'la birlikte zaman geçirecektik ama Dr. Chang daha önce bilinmeyen bir uygarlığın kalıntılarını bulduğunu düşünüyor.
John et moi devions être ensemble... mais Dr Chang aurait trouvé des ruines... d'une ancienne civilisation jusqu'alors inconnue.
Onu kurtarırsan, ikiniz de özgür kalırsınız. O kaybederse sen de onunla birlikte gidersin.
soit vous le défendez bien et vous êtes tous les deux libres, soit il est condamné, et vous plongez avec lui.
Yarın gece birlikte yemeğe çıkalım mı?
Etes-vous libre demain, pour dîner?
Bizi yıkıyorsun.Eğer seninle kalırsak, bizi de kendinle birlikte yıkacaksın.
Tu nous ruines. Si je reste, tu nous emporteras avec toi.
John'la birlikte vakit geçirecektik ama Dr. Chang daha önce bilinmeyen bir uygarlığın kalıntılarını bulduğunu düşünüyor.
John et moi devions nous reposer, mais le Dr Chang croit... avoir trouvé les ruines d'une ancienne civilisation inconnue.
"3 kalın arkadaşıyla birlikte."
Il a 3 copains avec lui, et ils sont tres costauds.
3 tane kalın adamla birlikte.
Il a trois copains avec lui et ils sont tres costauds.
O değişmeye çalışıyor, Zeyna. Ona izin ver. Eğer siz ikiniz birlikte kalırsanız, sonunda sadece onu öldürmüş olacaksınız.
Permets-lui de changer, sinon tu finiras par le tuer.
Herkes birlikte kalıp sakin olmaya çalışsın.
Restez groupés et gardez votre calme!
Birlikte kalın.
Restons groupés!
Ya seninle kalırım - ya da bu şansı benimle birlikte kullanırsın.
Soit tu me rejoins dans ce CSD et on tente notre chance, soit on reste ici.
- Ne? Bu doğru. Küçük suikastçimiz anlaşmaya uymadı ve onunla birlikte kalıyor.
La petite n'a pas honoré son contrat car elle a pactisé avec sa victime.
Ben geride kalıp ihtiyar Alfred'le birlikte yarasa mağarasının etrafında golf oynarım.
Avec Alfred, j'attends devant la Batcave.
Büyük annemle birlikte kalıyorduk. Artık sadece ben kalıyorum.
C'était grand-mère et moi, maintenant, ce n'est que moi.
Restoranın içine göz yaşartıcı gaz sıkalım. Sonra da o herifler maymunla birlikte dışarı çıktıklarında...
On va balancer de la lacrymo dans le restau Et quand nos mecs sortiront avec le singe...
İstediğini aldın.... burda kalıp seninle birlikte öleceğim!
Je vais te donner ce que tu veux. Je vais rester ici et mourir avec toi!
Ne dersin, yarın birlikte aramaya çıkalım mı sallanan, ışıldayan, radyoaktif uzaylı dostumuzu?
Que dirais-tu d'aller demain à la recherche de notre caillou de l'espace radioactif et rayonnant?
" Allah ile birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın.
" N'assigne point à Dieu d'autres divinités, sinon tu te trouveras méprisé et abandonné.