Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ B ] / Bu kadar mı

Bu kadar mı перевод на французский

27,108 параллельный перевод
Hepsi bu kadar mı?
C'est tout?
- Bu kadar mı?
- C'est tout?
- Hepsi bu kadar mı?
C'est tout ce que vous prenez?
- Bu kadar mı?
C'est tout?
Bu kadar mı?
C'est tout?
Bu kadar mısın?
C'est tout?
Bu kadar mı yani?
Et c'est tout?
- Ve tüm hatırladığın bu kadar mı?
- Et c'est tout ce vous vous rappelez?
Annemi öldüren adamı yakaladım. Ama bunu yapınca, dünyamızı yeni tehditlere karşı açık hale getirdim. Bu tehditleri engelleyebilecek kadar hızlı tek kişi ise benim.
J'ai retrouvé l'assassin de ma mère, mais ce faisant, j'ai mis en danger notre monde, je suis le seul assez rapide pour les arrêter.
Bugüne kadar karşılaştığım en güçlü hayalet bu.
C'est l'esprit le plus puissant que j'ai jamais rencontré...
- Emma. Korkarım ki bir gemi kaptanı kapalı yerlerde en fazla bu kadar kalabiliyor.
Je crains qu'un navire de capitaine ne puisse rester enfermé si longtemps.
- Neden bana bu kadar öfkeliler?
Pourquoi ils m'en veulent?
Televizyonu bu kadar özlemem içler acısı bir durum.
C'est grave de voir combien la télé m'a manqué.
Bu kadar özel bir e-maile beni eklemediğiniz için Richard'ın tarafındayım.
Je n'étais pas en copie des e-mails. Je soutiens Richard.
- Neden bu kadar kabayım?
- Pourquoi je suis méchante?
Fikri bu kadar beğenmene şaşırdım.
Je suis surpris que ça te branche.
Hepsi bu kadar sanırım.
Je suppose que c'est tout.
Richard, haksız olduğumun kanıtlanması için hiç bu kadar heyecan duymamıştım.
Richard, j'ai jamais été aussi iimpatiente d'avoir tort.
Bu kadar kesin kriterlere uyan böyle bir kurtarıcı var mı?
Existe-t-il un sauveur qui répondrait à ces critères affreusement précis?
Geri dönülmez makarna noktasını duymuştum ama bu kadarı da saçma!
Dis donc, tu m'avais déjà... épaté, mais là, t'as fait très fort!
Neden bu kadar çok spagetti pişirdiğini söylemedin?
Pourquoi ne pas m'avoir dit que tu avais fait trop de pâtes?
Belki de bu kadar çok paylaşmamızın sebebi paylaşmadan hayatta kalamayacağımızı anlamamızdır.
Si nous partageons autant, c'est car nous savons que sans ça, on ne survivrait pas.
Bu benim Mona Lisa'm. Sonsuza kadar hatırlanacağım şu sikik katedralin tüm temeli şu güzel, minik hisse senedi artışıydı.
Et les fondations où je construirai cette putain de cathédrale qui sera à jamais liée à mon nom, c'est cette belle petite croissance.
Uyar mı? Bu kadar. Hemen burada ve derhal imzayı atıver.
Pas plus et vous signez maintenant.
Memleketime, "saksağanımın" bu kadar komik olmadığı yere.
Mon pays natal, là où mon accent n'a pas l'air rédicouloso
Daha önce hiçbir yere bu kadar uyum sağladığımı hissetmemiştim.
Je n'ai jamais été aussi intégrée.
Bir kölenin, sahibiyle bu kadar samimi olabilmesini hiçbir zaman anlayamayacağım.
Je ne comprendrai jamais pourquoi un chef d'orchestre était si ami avec son bailleur.
Bu halatın bu kadar gevşek olmaması lazım.
Ce cordage est trop souple.
Bu kadar önemli bir şeyi iyi tanımadığım birinin eline bırakmaya nasıl güvenebilirdim?
Comment pourrais-je avoir confiance en quelqu'un que je connais à peine pour quelque chose d'aussi important?
Çünkü anladığım kadarıyla onu bu işe sen bulaştırmışsın.
Parce que, je l'ai compris, tu es, euh, attaché a elle.
Tanrım, eğer Julian'dan bu kadar nefret ediyorsan...
Si tu détestes tellement Julian, - tu ne peux pas aller le tuer toi-même?
Bu gecelik bu kadarı yeter sanırım.
Je pense que c'est suffisant pour une nuit.
Bu bok çukurunda o kadar uzun zaman kaldım ki artık dışarı çıkmaya karar verdim.
Je suis coincée ici depuis si longtemps que j'ai décidé de partir.
Tanrım. Bu bana o kadar Jaden'ı hatırlattı ki.
Ca me rappelle tellement Jaden.
Her ne kadar bu suç için en büyük adayın kartelin olduğunu kabul etsem de tüm kaynaklarımızı bu ihtimal için kullanmayalım bu yüzden sen Yüzbaşı'ya yardım et.
Même si le cartel est un bon candidat pour ce crime, ne mettons pas tous nos oeufs dans le même panier. Aidez le capitaine.
Belki bu o kadar iyi bir fikir değildir, ama burada oturmaktan sıkıldım. En azından bu...
C'est peut-être une erreur, mais j'en ai marre d'attendre.
Bu yüzden güçlerimi gizledim, ta ki yakın bir zamanda meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
J'ai donc caché mes pouvoirs jusqu'au jour où un accident m'a fait me révéler au monde.
Bu yüzden güçlerimi gizledim, ta ki yakın bir zamanda meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
Alors j'ai caché mes pouvoirs jusqu'à ce qu'un accident m'oblige à me révéler.
Watergate kadar büyük bir haberi en büyük rakibimin ellerine vererek kendini cesur ve kahraman gibi gördüğünü biliyorum ve Daily Planet bu haberi yayımladığında orada güzel bir mevkiye geleceğini ve nihayetinde senin bu girişkenliğini takdir edeceğimi ve tekrar buraya gelmen için yalvaracağımı düşündüğünü biliyorum.
Je sais que tu te vois comme une héroïne courageuse qui a trouvé une histoire aussi grosse que le Watergate et l'a donnée à mon plus grand adversaire et je sais que tu penses qu'une fois que le Daily Planet sortira l'histoire tu auras un super travail là-bas. et je sais que tu penses qu'au final, j'admirerai ton cran pour m'avoir tenu tête.
- Hiç bu kadar iyi olmadım.
Je n'ai jamais étais mieux.
Bu yüzden artık Supergirl'ün arkasında olmadığımı söylemenin benim ve Catco için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
Vous pouvez donc imaginer combien il est difficile pour moi de vous dire que Catco et moi-même ne pouvons plus soutenir Supergirl.
Bu yüzden artık Supergirl'ün arkasında olmadığımı söylemenin benim ve Catco için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur.
Donc vous pouvez imaginer a quel point il est difficile pour moi de dire Que CatCo et moi ne pouvons plus soutenir Supergirl.
Umarım bu bedeni beğenmişsindir J'onn J'onzz çünkü seninle işim bitene kadar o bedende kalacaksın.
Alors j'espère que vous aimez ce corps. Vous allez y rester jusqu'à ce que j'aie fini.
Bu şey şimdiye kadar karşılaştığımız en tehlikeli kaçak.
Cette chose est le plus dangereux fugitif qu'on a eu à affronter.
Yani, 10 : 15'im, sen neden bu kadar özelsin, anlat bakalım.
Alors, mon 10 h 15, en quoi es-tu si spéciale?
Tatlım bu neredeyse senin kadar harika.
Chéri, c'est presque aussi beau à regarder que toi.
Bu kadar kolay mı?
C'est si facile?
Tanrı kartını bu kadar kolay mı oynuyorsun?
Vous sortez la carte Dieu aussi vite?
Bu işi çözene kadar durmayacağım.
Je ne partirai pas tant que le problème ne sera pas résolu.
Bu iş çözülene kadar onlara bakarım.
Je m'en occuperai jusqu'à ce que soit réglé.
Bu kadar zamandır yalan söylemek yerine neden doğruyu söylemedin?
Pourquoi tu ne m'as pas dit ce qui se passait au lieu de mentir tout ce temps?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]