Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ F ] / Fran

Fran перевод на французский

1,079 параллельный перевод
Sen benim aradığım kadınsın Fran.
C'est toi qu'il me faut, Fran.
- Merhaba Fran. Nasılsın? - Oynayacak film arıyorum.
- Que deviens-tu?
Hadi gel Fran. Biz seçkinlere katıl.
Viens te joindre à l'élite.
Onu görebiliyordum... Dans boyunca terasın dışına çıkma düşüncesi benimdi.
"Fran", a-t-il dit, "Tout ce que je suis, tout ce que je espère être..."
"Fran," dedi, "ben tümüyle, umuyorum ki..."
Puis il se tenait là et regardait... et regardait...
Şey, biraz şişman görünüyordu.
Eh bien, il est gros. - Oh, Fran.
Ben, Fran, ne yaparsan yap yetenekli görünüyorsun.
- Tout et tout. - Des ordures.
Başkasını bekliyor muydunuz? - Evet, Bob Neary.
Fran.
Fran.
Bob. Oh! Excusez-moi!
Bob.
- Eh bien, bonjour, Bob. - Bonjour, Fran.
- Teşekkür ederim. Sağol, Bob.
Pourquoi vous et Fran ne se mettent pas là?
Sen ve Fran neden şurada oturmuyorsunuz?
Laurie, tu es ici. Je suis entre vous deux.
Fran, düğün tarihimizi belirlesen, bunu dikkate alırdım.
Vous pouvez encore être mariée en Juin. Laissez-moi l'été, Bob.
Tek mum mu?
- Non, c'est Fran.
- Hayır, Fran yaptı.
Allons, Pop, au travail.
Şuna ışığın altında bakalım.
Fran!
Biliyor musun, Laurie?
Hé, Fran, tu es sincère?
Fran! Bob?
Hé, quelle mouche a piqué ma famille?
Hey, Fran, kastettiğin? - Tut şunu.
- Un toast pour tous alors.
Sen evli değildin, Fran'da öyle ve Alex... - Devam et.
Puis ton télégramme est venu et nous avons tous perdus nos moyens.
Hayır!
- Oui, Fran, je suis désolé. - La voiture est dehors.
- Evet, Fran, üzgünüm.
Pauvre Bob, je... je ne l'ai jamais rendu heureux.
Baba. Baba.
- Fran, il ne faut pas le dire ça.
- Ama ya o... ya o... - Franny, lütfen.
Fran...
- Lütfen, Fran. Yüksek sesle konuşma.
- Bonsoir, Fran.
Ne kadar oldu, Fran? Bir ay mı?
Ça fait combien de temps?
Sana hala çıldırıyorum, Fran.
Je suis encore fou de toi, Fran.
Ben asla hoşçakal demedim, Fran.
Je n'ai jamais dit que c'était terminé.
Seni geri istiyorum, Fran.
Je veux qu'on recommence à se voir.
Bana hiç şans tanımıyorsun, Fran.
Tu ne me laisses pas parler.
Fran, geçirdiğimiz o son hafta sonunu hatırlıyor musun?
Tu te souviens de notre dernier week-end?
- Bu kadar yeter, Fran.
- Arrête.
- Fran, bir dakika dinle beni.
- Fran, écoute-moi un peu.
Fran.
Fran.
Hiç tanıdığım Fran gibi hareket etmiyorsun.
Ça ne te ressemble pas.
Sorun bu mu, Fran?
C'est ça qui t'embête?
Bak, Fran...
- Bon, Fran... - Si on y réfléchit.
Tamam, Fran.
D'accord.
Sanırım bunu hak ettim.
D'accord, Fran. Je le mérite.
Ama bunlar senden önceydi, Fran.
Voilà. Mais c'était avant toi, Fran.
Noel arifesindeyiz Fran.
C'est la veille de Noël.
Böyle konuşma, Fran.
Ne dis pas des choses pareilles.
- Fran.
Alors, il est un peu obèse - qui s'en soucie?
Arada fark var.
Quoi qu'il en soit, j'envie Fran, même si elle s'est convaincu vouloir ce mariage.
Her neyse, Fran'e imreniyorum, her ne kadar kendisi bunu dile getirdiyse de.
Ca doit être un bon sentiment.
Konuşmuştuk bunu.
Je suis Fran et vous avez l'air d'avoir du talent, quoi que vous fassiez.
Fırında bir kuş var.
- Oh, allez, Fran.
- Haydi, Fran.
Nous n'avons pas besoin de gui, n'est-ce pas? - Non.
Fran...
Barney...
Yapma, Fran. Böyle davranma.
Allez, Fran.
- Teşekkürler, Fran.
- Merci.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]