Her şeye перевод на французский
7,953 параллельный перевод
Artık öyle her şeye gülmüyorum.
Je ne ris plus vraiment maintenant.
Bir avuç yabaniye göre bir cadının isteyebileceği her şeye sahipsiniz.
Tu sais, pour une paire de brutes, vous avez tout ce qu'une sorcière voudrait avoir.
Evimde her şeye ben karar veririm, anladın mı?
Dans ma maison, c'est moi qui décide, compris?
Her şeye rağmen evli kalmalıyız ama.
Nous resterons mariés malgré tout.
Her şeye rağmen ailesi gibi olan tek kişi sensin hâlâ.
Malgré tout ça, vous êtes toujours la chose la plus proche d'un famille qu'il lui reste.
Her şeye bedel.
Elle signifie tout.
Arkadaş canlısı ve bakımları kolaydır. Ayrıca her şeye uyum sağlar.
Ils sont amicaux, faciles d'entretien et vont avec tout.
Ayrıca bu yer artık bizim yani istediğin her şeye sahip olabilirsin.
L'endroit est à nous maintenant alors, tu peux avoir tout ce que tu veux.
Her şeye baştan başlayabilsem inanın bana buraya arkadaş olarak geldim.
Si c'était à refaire, croyez-moi... Je viens en ami.
İstediğin her şeye sahipsin.
Tu as tout ce que tu as toujours voulu.
İstediğim her şeye evet diyorlar çünkü demezlerse "The Elsa Mars Hour" diye bilinen cennetten kovulacaklarının farkındalar.
Ils disent oui à tous mes caprices parce qu'ils savent que sinon... ils seront chassés de ce paradis qu'on appelle Une heure avec Elsa Mars.
Şu an aklında olan her şeye saygı duyuyorum ancak bazı şeylerin geri alınamayacağını ikimiz de biliyoruz.
Je te dis, en tenant compte du regard qui est le tien actuellement, qu'on sait qu'on ne peut défaire certaines choses. Qui a dit ça?
En yakın arkadaşlarımdan birisisin. Ancak hem bana hem de temsil ettiğimiz her şeye ihanet ettin.
tu es l'une de mes meilleures amis, mais tu m'as trahit moi et tout ce que nous défendons.
Hem ona hem de buradaki her şeye basın toplantısı için ihtiyacımız var.
Et nous avons besoin de lui pour la conférence de presse, et aussi de tous ces trucs.
Sonraki 2 seneyi ağaç katliamıyla ve ellerimle yazdığım çevre yönetmeliklerine kafa tutmakla geçirdin. Uzun lafın kısası Parklar Bahçeler'de yaptığımız her şeye ihanet ettin.
Tu passes les deux années suivantes à l'abatage des arbres et à lutter contre les lois de zonages que j'ai aidé à faire passer, crachant sur tout ce qu'on a fait ensemble au département.
Program artık sona ereceği için her şeye baştan başlamam gerekecek.
Et comme l'émission se termine, je vais devoir tout recommencer du début.
İstediğiniz her şeye tırmanırım ben.
Je peux tout faire.
Eğer kendi büyüsünü ona karşı kullanabilirsek onu vücuduna hapsettiğimiz an boynunu kırıp her şeye son verebilirim.
Si nous pouvons utiliser son propre sort contre lui, une fois qu'il est bloqué dans son corps, je peux mettre fin à notre souci commun avec un petit coup à la nuque.
Sen istediğin her şeye sahip olurken yaşadığım ya da öldüğüm umurlarında bile olmayan bir aileye sahip oldum ben.
Le mort jamais pleuré, et pendant que tu avais tout ce que tu voulais, J'ai eu une famille qui se moquait de savoir si je vivais - ou non.
Hiç geçmişe dönüp her şeye baştan başlamak istemedin mi?
Tu n'as jamais espéré pouvoir juste revenir en arrière et recommencer?
Herkes geriye dönüp her şeye yeniden başlamak ister.
Tu sais, tout le monde souhaite pouvoir revenir en arrière et recommencer.
Biliyorum her şeye burnumu fazlasıyka soktuğumu düşünüyorsun.
Je sais que tu penses m'immisce trop.
Sevmedikleri her şeye pornografi dedikleri zamanları hatırlarım.
Je me souviens d'une époque où on qualifiait de porno ce qu'on voulait censurer.
Eğer haklıysam, gizli odadaki her şeye Charles çok değer veriyor.
Si j'ai raison, tout ce qui compte le plus pour Charles est dans ce coffre.
Ve şeytanın babası her şeye tanık olacaktır.
Et père le diable doit témoigner de tout cela.
- Her şeye inanırsın sen.
Tu crois n'importe quoi.
Bu kadınlar gördüğü her şeye inanacak kadar umutsuzlar.
Ces femmes sont prêtes à croire à n'importe quoi.
Her şeye burnunu sokan istihabaratın rahat etsin, dönem raporum üstünde çalışıyorum.
Je vais te dire, fouineuse, je bosse ma rédaction de conversion.
Ve her şeye karşın,... Bayan Stangard kürtaj için bir kliniğe gitti.
Lila est allée dans une clinique qui pratique des avortements.
Öyle her şeye bağlanmam ben.
Je n'aime pas m'attarder sur des choses.
- Her şeye yumurta koyuyorsun.
Tu parles toujours des œufs.
Bunu yanlış anlama ama her şeye çabuk atlıyorsun.
Ne le prends pas mal, mais tout a été un peu vite.
Geleceğe itimadımız her şeye destek oldu.
La confiance dans le futur porte tout le reste.
Her şeye hazır ol.
Attends-toi à tout.
- Her şeye yetmez ama biraz ışık olur.
Ca n'alimentera pas tout, mais ça nous apportera un peu de lumière. - Je dois y aller.
Senin yolunu denedim. Kendimi en iyisi olduğuna inandırdım ama dokunduğun her şeye kan bulaşıyor.
Je me suis convaincu que c'était pour le meilleur, mais... tout ce que tu touches se transforme en sang.
- Dokunduğun her şeye kan bulaşıyor.
Tout ce que tu touches se transforme en marre de sang.
Satacağımız her şeye etiket yapıştırdım.
J'ai mis des gommettes sur tout ce qu'on va vendre.
Kutsal bildiğimiz her şeye bir tehdit oluşturuyor.
Il est une menace pour tout ce que nous considérons comme sacré.
Sadece işim ve ailem araya girdi o kötü zaman aralığında, işim başımdan aştı ve her şeye yetişemedim.
J'étais juste en retard sur mon travail, et puis il y a la famille, et... et j'ai eu un passage à vide, j'ai dû prendre des congés, alors... je n'arrivais plus à m'en sortir...
Atlantis'in bahsi geçen her şeye dijital olarak çapraz eşleme yapıyorum.
Je fais un recoupement de tous les sujets qui mentionnent l'Atlantide.
Kadına ait olan her şeye bakın!
Fouillez ces affaires!
İki yıl sonra her şeye yeniden başlayabilirsiniz.
Dans 2 ans, vous pourriez repartir à zéro.
Bütün o savaş, askerî eğitim hayatımda yaptığım her şey tek bir şeye indirgendi ailemi koruyup savunmak.
La guerre, la formation militaire, tout ce que j'ai fait dans ma vie se résume à une chose. Protéger, défendre la famille.
Bize öğrettiğin her şeye ihanet ettin.
Tu as trahi tout ce que tu nous a appris.
Son milenyumda her daim birlikte olamasak da şu dakika Elijah'nın her zaman söylediği şeye bir kez daha hak verdim.
Je sais que dans le dernier millénaire, nous n'avons pas toujours été d'accord, mais en ce moment, je me rappelle une fois de plus de ce qu'Elijah a toujours dit.
Her gün gördüğümüz şeye bakıyoruz.
On desire ce qu'on voit tous les jours
Matt'i o şekilde öldüren her kimse, bize göre... Yani şu an en iyi teorimiz, Hoffman ve Fensky'nin bir şeye bulaşmış olabileceği. Pis bir işe bulaştılar ve Matt de o yüzden öldü.
Comme l'assassin de Matt court encore, on pense, c'est notre théorie, que Hoffman et Fensky étaient mêlés à une sale affaire.
Ama her seye ragmen baslarini dik tuttular ve hedeflerini küçültmediler.
Mais comme tout le monde, ils avaient des rêves. De grandes choses à accomplir. Puis d'autres, moins grandes.
Yasli ada hala bu biraderlerden korkuyor ve o bodrumda neler döndügünü herkes biliyor. Bütün bunlara saygi duyuyor - çünkü her seye ragmen yasamak yasamaktir.
Bien sûr, les anciens du village avaient toujours peur des frères et de ce qui pouvait bien se passer au sous-sol, mais ils ont fini par accepter que parfois, telles étaient les conditions pour la raison très simple, que chaque vie est une vie.
- Söylediğiniz her şeye de isyan eder.
- insolente avec vous.
her şeye rağmen 118
şeye 35
şeye benziyor 18
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey için teşekkürler 136
her şey bitti 278
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
şeye 35
şeye benziyor 18
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey için teşekkürler 136
her şey bitti 278
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şey yoluna girecek 538
her şey 525
her şey olabilir 82
her şeyi mahvettin 39
her şey tamam 134
her şey için 64
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şey yoluna girecek 538
her şey 525
her şey olabilir 82
her şeyi mahvettin 39
her şey tamam 134
her şey için 64