Inanıyorum ki перевод на французский
1,261 параллельный перевод
Ve inanıyorum ki o da bugün bizimle burada olsaydı benimle aynı fikirde olurdu.
Je suis sûre que si elle était là aujourd'hui, elle m'approuverait.
Ama inanıyorum ki bu değişimin tersini saptırıcı dizisine de uygulamamız lazım.
Nous devons également aligner le déflecteur sur la variance opposée.
General Hammond, inanıyorum ki biz...
Général Hammond, je crois que nous devrions assigner...
Ama ben inanıyorum ki, asalağın cerrahi müdahale ile çıkarılması bir hatadır.
Je crois qu'opérer pour enlever le parasite est peut-être une erreur.
Aslında, kardeşlere anormal bir dayanıklılık sağlayan bir enzim. Ve inanıyorum ki, bu enzim, bir anti-enzim geninden geliyor.
C'est une enzyme que seuls les frères supportent, et qui provient à mon avis d'un gène antienzyme.
Konuşma yapıyorum. Şimdi, tamamiyle inanıyorum ki bu böcekler bizim...
Je suis convaincu que ces insectes nous sauveront.
Çok sayıda kötü ruhlu insan ve budala gördüm ve inanıyorum ki, her ikisi de en sonunda bunun bedelini öderler, ancak ilk ödeyen budalalar olacaktır.
J'ai vu des sots et des gredins. beaucoup de chaque, et tous ont subi un châtiment, mais les sots les premiers.
Yani, Majesteleri, onlar- - Başaramıyorlar, başaramadılar ama inanıyorum ki, bunu başarabilen biri var.
Majesté, je veux dire qu'en général non... mais il en est un qui sait le faire.
Tarafsız değilim, elbette,..... ama inanıyorum ki Selmak, Tok'ra içinde en iyi eğitimlilerden biridir.
Je suis subjective, bien sûr, mais sachez que Selmak est la plus érudite de tous les Tok'ras.
Ben... Ben inanıyorum ki olasılığın...
Je crois qu'il est possible de...
inanıyorum ki bu mutantlar birbirini öldürür- -
Ces mutants finiront par s'entre-tuer.
Daha da önemlisi, ben inanıyorum ki bence biz çok iyi arkadaşlar olabiliriz.
Et surtout, je pense vraiment... et je le pense depuis longtemps, qu'on pourrait être des super copines.
Ama baba, inanıyorum ki içimde olmak istediğim birisi var.
Mais papa, je crois que j'ai ce qu'il faut pour devenir quelqu'un.
Size söyleyim, inanıyorum ki burada satan bir ürünümüz var.
Je vous le dis, nous avons un produit d'avenir.
Ben inanıyorum ki bu Josh'un J'si halledebilir.
Qui s'arrête aujourd'hui à J pour Josh.
Ama gerçekten inanıyorum ki,... en kötümüz bile iyi olmak ister.
Mais je crois qu'au fond, même le pire d'entre nous veut être bon.
Ve inanıyorum ki gelecek yıllarda ifadem hak ettiği şekilde görülecek ve ben bugüne pişmanlıkla bakmak zorunda kalmayacağım.
J'espère que mon témoignage sera pris en considération... et que je n'aurai pas à regretter ce jour.
Ama inanıyorum ki beni görmemeye karar verecek olsa düşüncelerine saygı duyardım.
Mais j'ose croire que si elle décidait de ne plus me voir, je respecterais sa décision.
Evet, hatta daha da fazlasını yapacağım, beyler, ama inanıyorum ki gerekirse bu... dünyada bana ait olan... ne varsa satarım.
En fait... j'offrirais plus, messieurs... mais c'est tout ce que j'obtiendrai si je vends tout ce que j'ai sur cette terre.
- Bu odadaki herkesin katılacağına inanıyorum ki davanın hızlı yürütülmesi ulusal bir mesele.
Nous sommes unanimes à penser qu'il est dans l'intèrêt national que tout aille vite.
İnanıyorum ki buradaki işim bitti.
- Mon travail est terminé.
Aha. İnanıyorum ki televizyonda ilk canlı yayın döllenmesi hâlâ gerçekleşebilir.
La premiére grossesse en direct aura lieu.
Ve inan ki, tanıştığım her erkek, doğru erkek olduğunu düşünüyor. Beni sadık hale getirecek adam. Bu yüzden seni uyarıyorum.
Chaque type que je rencontre croit être celui qui me rendra fidèle.
İnanıyorum ki... benim yerimde oturuyorsunuz.
Il me semble que tu as pris ma place.
- İnanıyorum ki pozitif bir model olabilirsin.
Très intelligent, mais tu devrais te trouver un modèle plus positif.
İnanıyorum ki tesislerimizi amaçlarınıza çok uygun bulacaksınız.
Messieurs, tout a ete mis en uvre pour vous servir aujourd'hui.
İnanıyorum ki, böcek ya da insan her zaman acısız ölmelidir.
Or l'insecte comme l'homme devrait mourir sans souffrir.
Anlıyorum. Ama inanın ki Yüzbaşı, o insanlar şehirlerini çok seviyorlar.
Croyez-moi, ces gens aiment leur ville.
Sadece... İnanıyorum ki... Her şeyin yoluna gireceğine gönülden inanıyorum.
Hormis... que je crois... quoi qu'il arrive... tout s'arrange.
- İnanıyorum ki öğrenci konseyi için, dökümanlarım, okul aktivitelerine olan ilgim ve alakam çok faydalı olacak.
Ma participation aux activités scolaires... me désigne pour ce rôle.
* O kadar kafam karışıyor ki * - Kötü olayların bizleri acımasızlaştırdığına inanıyorum. * * * - Bizim görevimiz ise buna asla izin vermemek.
Je suis sûre que la tragédie sert à nous endurcir, et que notre mission est de ne jamais abandonner.
İnanıyorum ki arkadaşlarını birbirine ayarlamaya çalışanların üstünde bir lanet var.
Je crois qu'une malédiction pèse sur ceux... qui essaient de caser leurs amis.
İnanıyorum ki Birleşik Devletler ordusunu karşılarına aldıklarına pişman olacaklardır.
alors, ils regretteront de S'en être pris à l'armée américaine.
İnanıyorum ki arkadaşınla beni tavlayacağına dair bahse girdin... ve bütün bu saçmalık sadece kaybedebileceğin bir bahsi kazanmaya çalışmandan dolayı.
Tu as parié avec ton copain que tu pouvais me conquérir. Avec ce blabla, tu essaies de gagner un pari que tu as déjà perdu.
İnanıyorum ki başka kurtulanlar da olmuştur.
Je suis convaincu qu'il y a d'autres survivants.
zannediyordum ki giderlerimizi karşılayacak bir şeyler arıyorsun... ama şimdi, hiç bir şey yapmadığına inanıyorum.
Je crois que tu cherchais un moyen de faire face... et que maintenant, tu ne fais plus face du tout.
Güzelliğinin gücü, beni ilk görüşte öylesine sardı ki, inan bana inan bana, sana aşık oldum. Gözümü alamıyorum. Sana aşık oldum.
Et le pouvoir de ton mérite m'oblige dès le premier regard à dire... à jurer que je t'aime.
Onu okurken ağzımda mücevherler... - İnanıyorum ki, sünnetli olmaları asla düşmanım kılmaz Yahudileri. -... sakladığımı hissediyordum.
Lire ses mots était comme avoir des perles dans la bouche.
İnanıyorum ki, sünnetli olmaları asla düşmanım kılmaz Yahudileri.
"tu es mon ennemi..."
Dün danışmanın ofisindeydim. İnanıyorum ki isminin yanında "kararsız" yazıyordu.
J'étais chez le conseiller hier et j'ai vu "indécis" près de ton nom.
Ayrılabilirsin. İnanıyorum ki, uğraşacak bir sürü işin vardır.
Je crois savoir que vous avez d'autres tâches à accomplir.
İnanıyorum ki komutanımız... Kyoto'da oluşan kargaşanın yerine düzeni yeniden kuracak tek kişi.
Je pense que notre commandant est le seul à pouvoir rétablir l'ordre dans la confusion qui règne à Kyoto.
İnanıyorum ki,
Je le crois
İnanıyorum ki Ajan Mulder, onun çalışmalarını biliyordur.
Je crois que l'agent Mulder connaît son travail.
İnanıyorum ki Crichton'ın tahmini doğru.
Les déductions de Crichton sont justes, à mon avis.
İnanıyorum ki İnsan Crichton sana bir tercih sundu.
J'ai cru comprendre que l'humain Crichton t'avait donné une voie de sortie.
Yaşaması için neyin gerektiğine inanıyorsa onu kendisi yapabilir. ve sanıyorum ki artık bu yavrusunu da kapsıyor.
Elle peut faire tout ce qu'elle considère nécessaire pour assurer sa survie et maintenant, j'imagine que cela s'applique également à sa progéniture.
Bütün bunlar de ne oluyor? Voyager'ın Delta Çeyreğinde ki varlığının kazara olmadığına inanıyorum.
La présence du Voyager dans le quadrant Delta n'est pas un accident.
"Sembollerin anlamları ve duvarda ki yazılara göre..." "... bu odanın dört uzaylı ırkın bir çeşit buluşma yeri olduğuna inanıyorum... "
"Je crois que c'est une salle de réunion où 4 races extraterrestres identifiées par les symboles et inscriptions des murs se réuniraient."
İnanıyorum ki Sokar Apophis'ın Bynarr'ı devre dışı bıraktığını yakında öğrenecek..... ve kontrolü yeniden alabilmek için saldıracaktır.
je pense que Sokar saura bientôt qu'Apophis a éliminé Bynarr, et qu'il reprendra le contrôle.
Will, bunu açıklayamıyorum ama o yakınlarımda olunca en müthiş fikirleri üretiyorum. İnan ki öyle.
je sais pas comment t'expliquer, mais quand elle est là, j'ai les idées les plus fabuleuses... tu dois me croire.