Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ O ] / Onu serbest bırakın

Onu serbest bırakın перевод на французский

125 параллельный перевод
Biletini ödeyeceğim, onu serbest bırakın.
Elle plaida sa cause, offrit de payer son billet.
Onu serbest bırakın!
Laissez-le!
Ben de sizin amirinizim. Onu serbest bırakın diyorum.
C'est lui qui doit être arrêté.
- Beni ona götürecek.Onu serbest bırakın
- Elle me conduira à lui. Libérez-la.
Onu serbest bırakın!
Lâchez-le!
Karınızı seviyorum. Onunla seviştim. Onu serbest bırakın.
J'aime votre femme, j'ai fait l'amour avec elle, rendez-lui sa liberté!
Lütfen onu serbest bırakın.
Libérez-le.
Onu serbest bırakın.
Lâchez-le.
Onu serbest bırakın.
Laissez-le.
Lütfen onu serbest bırakın!
Laissez-le.
O zaman, lütfen onu serbest bırakın.
Alors relâchez-le sur-le-champ.
Onu serbest bırakın.
Lâchez-la.
Onu serbest bırakın, şehrin ortasında.
Relâche-la dans le centre-ville.
Onu serbest bırakın!
Pourquoi est-ce que vous le mëlez à ça? Vous ëtes 22, sacrament! Laissez-le tranquille!
Kötü kalpli ve kıskanç Kraliçe onu mahkum ettirmiş. Jamacy kendini çok yalnız ve mutsuz hissetmiş ta ki karnavalın ilk gününde devesinin üzerinde bir şövalye gelip onu serbest bırakıncaya kadar.
Par jalousie... la reine maléfique avait enfermé la jeune princesse... qui vivait triste et solitaire... jusqu'à ce qu'au carnaval, un cavalier monté sur un chameau... libéra la princesse, qui s'enfuit à pied... vers sa Lapa adorée.
ve onu serbest bırakın.
Et s'il vous plaît, libérez-la.
Onu serbest bırakın, ve siz de hemen teslim olun.
Libère-la et sortez!
Onu serbest bırakın.
Libérez-le.
Onu serbest bırakın.
Libérez-le!
Ama onu sevmeye devam edersin ve serbest bırakıldığı anda da, beni bırakıp ona koşarsın...
"Tu resterais avec moi... Tout en continuant de l'aimer." "... et dès qu'il sera libre, tu me trahiras pour retourner avec lui. "
Bırakın serbest kalsın. Onu izletin ve bakın neler oluyor, - en azından bir iki gün.
En le laissant en liberté, vous le surveillerez et vous verrez, ne serait-ce que 2 jours.
- Serbest bırakın onu.
Envoyez-le chez lui.
- Eğer onu serbest bırakırsam korkarsın!
- Tu vas voir, si je passe au galop!
Eğer onun benimle ayrılmasını engellerseniz, onu serbest bırakırım!
Si vous refusez de me le laisser, Je le relâche!
Onu serbest bırakıp... sonra tekrar tutuklamak, iğrenç bir hile... ama onun taktikleride iğrenç.
Alors, on le libère pour... Le relâcher pour l'arrêter à nouveau n'est pas correct. Mais ils font bien pire.
Çekecek bir şey kalmadı, efendim. O zaman onu serbest bırakın.
Matelots, les haubans!
Yamane, kılıcını at, ve onu serbest bırak yoksa karın ölür!
Yamane! Jette ton sabre et éloigne-toi de lui! Sinon, je la tue!
Onu hemen serbest bırakır mısınız?
Relâchez-le tout de suite.
Onu ağırla, iki yumurta ikram et. Canavarını serbest bırak o zaman gösteri gerçekleşecek.
Invitez-le, offrez-lui deux oeufs, libérez la bête et le spectacle se fera.
Doktor Terrell, Alfa'nın Beta'ya konuşmayı öğrettiğini söylediniz. Bu durumda, onu serbest bırakırsak, bu bilgiyi kendi türüne aktarabilir mi?
Doctor Terrell, si, comme vous dites Alpha apprend à Beta à parler suggérez-vous que si nous libérions Alpha il pourrait transmettre son savoir à son espèce?
Beyin yıkamanın başarılı olduğuna kanaat getiriyor ve onu serbest bırakıyor ve biliyor ki, babun gizli rezerve giderken onu kimin takip ettiğini umursamayacak bir durumda.
Le lavage de cerveau est terminé, il décide de le libérer... sachant que dans l'état où il est il se fiche qu'on le suive... jusqu'à la source secrète.
Umarım, onu serbest bırakırsınız
Laissez-le s'en aller.
Onu açtığında, bu küçük bebeğe basarsın ve milyonlarca voltonluk ateş gücünü serbest bırakırsın.
En vol, si tu appuies sur ce petit bouton tu déchaînes des millions de voltons.
Onu serbest bırakır mıydın?
Le laisseriez-vous sortir?
İtirazını dikkate aldım ama şimdi onu serbest bırak.
Votre objection est enregistrée. Libérez-le.
"Küçük bayan, zihninizi serbest bırakın, bedeniniz de onu izleyecektir" dedi.
"Ma petite, laissez aller votre esprit et votre corps suivra."
Serbest bırakın onu.
Libérez-le!
Serbest bırakın onu.
Libérez-le.
Tanrı aşkına, serbest bırakın onu.
Pour l'amour du ciel, relâchez-le.
Onu bugün serbest bırakıp yarın tekrar yakalayamaz mıyız? Daha önce yakaladık, yine yapabiliriz.
- Libérer Radek et voir ensuite?
Pekâlâ, onu serbest bırak. Ne yaptın ona?
Détachez-la.
Onun serbest bırakılmasını istiyorum böylece onu hastaneye götürebileceğim, sanırım bebeğin durumunu kendi gözleriyle görürse neden destek ünitesinden çıkartmak istediklerini anlayacaktır.
Je veux juste l'emmener à l'hôpital. En voyant l'état du bébé, il comprendra pourquoi ils veulent le débrancher.
Onu serbest bırakın!
Libérez-le!
Sonra ona üzülür ve onu evde serbest bırakırsın.
Ça te fera de la peine, et tu le libéreras... dans la maison.
Lütfen onu serbest bırakın.
Son fils est très malade.
Onu, serbest bırakın.
Libérez-le.
Şov aralarında hava alması için onu serbest bırakıyordum ve bir ara arka kapıda ayağını kestirmiş.
En prenant l'air, elle s'est blessée. Je lui ai fait une piqûre.
Vuranın kim olduğunu söylerse onu serbest bırakırız.
Pas d'inculpation s'il donne le nom des tireurs.
"Onu koşulsuz serbest bırakın."
"Libérez-le sans conditions"
Serbest bırakın onu.
Libérer le.
Eğer onu serbest bırakırsanız Sezar'ın arkadaşlığını reddetmiş olursunuz.
Si vous le libérez gouverneur c'est que vous n'etes pas un ami de César.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]