Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ R ] / R

R перевод на французский

1,570,155 параллельный перевод
Kafayı uzatır, her yeri göçmüş taba rengi arabadaki adamı görürsünüz. Pencere yerine çöp torbası vardır.
Vous regardez et vous voyez un type dans sa voiture beige avec un plastique en guise de vitre.
Kellerin kafasını kesmeyi sevmiyorlardır çünkü şunu yapamazlar.
Ils n'aiment pas décapiter les chauves, ils ne peuvent pas faire ça.
Erkeklerin niyeti vardır.
Les hommes ont une intention.
Erkekler bütün dünyaya spermlerini püskürtmek ister, yağdırırlar.
Les hommes ont juste envie d'offrir leur sperme au monde entier.
Hayır, gerçekten yeter. "
Vraiment, ça suffit. "
Gerçekten bunu anladığı an, şu andır, "Evet!"
Le moment où elle sait, c'est quand vous dites : "Oui!"
İşte bu nedenle kürtaj, türün boktan insanlarına karşı kurulmuş son savunma hattıdır.
C'est pourquoi l'avortement est la dernière ligne de défense contre les connards de l'espèce.
Kukunda biri varsa onu öldürme hakkın vardır.
S'il y a un type dans votre chatte, vous pouvez le tuer.
Eğer biri evinize girmişse onu öldürme hakkınız vardır.
Vous avez le droit de tuer des gens s'ils sont chez vous.
Bazen streslisinizdir, çocuklarınız da yanınızdadır, yanlışlıkla bir şey söylersiniz.
Vous êtes stressés et vous êtes avec vos gosses. Et vous laissez échapper un juron.
Ve şöyle dedim, "Al, sikik çorban hazır."
Je lui ai dit : "Prends ta putain de soupe."
Ama aslolan Hristiyanlardır diye de eklerim.
Mais que les chrétiens prédominent.
Kendimize, "Bütün dinler birbirine..." demeye bayılırız.
Nous aimons nous répéter : "Chaque religion est exactement..."
Hayır. Hayır, öyle bir şey yok.
C'est faux.
Efendim, yılı haykırın.
Quelqu'un? Monsieur?
Hayır, 20...
Non, c'est...
Binlerce yıldır şu şekilde sayıyoruz :
Depuis des centaines d'années, on compte :
"Onlar tersten sayılır."
"On les comptera en négatif."
Hayır. 2017, İsa'nın yılı...
Non, c'est 2017, l'année de notre Seigneur...
Bir de sıfır yılı vardı.
Et il y a un zéro.
Ama onun dışında, hayır. "
Sinon, rien d'autre. "
Beyaz Saray'ın önünde durup, " 10, 12, 13 diye sayılır!
Devant la Maison Blanche : " On compte 10, 12, 13!
Olay şu... basmakalıp benzetmeler kırıcıdır.
Oui, c'est vrai, les stéréotypes, ça fait mal.
Bir demokrasiye destek vermenin en asil yolu, devlet okulunda öğretmenlik yapmaktır.
Dans une démocratie, il n'y a pas plus noble contribution que celle d'enseigner dans le public.
"Matematik öğrenmek istiyorlar mı?" " Hayır, öğrenmek istemiyorlar.
"Ils veulent apprendre?" " Non, ils ne veulent pas.
Herkesin bir Aşil topuğu vardır.
Nous en avons tous un.
Batırırsın, sonra farklı yerinden tutup bir daha batırırsın.
Vous le trempez une fois. Puis, vous le tenez autrement et vous le retrempez.
"Ne kadar zamandır evlisiniz?" "60 yıl."
"Mariés depuis combien de temps?" "Soixante ans."
60 yıldır evliler.
Ils sont mariés depuis 60 ans.
O kadar uzun zamandır birlikteler.
Et ils sont ensemble depuis si longtemps.
Başka kimseye ihtiyaç duymazlar, sadece ikisi vardır.
Ils n'ont besoin de personne d'autre.
Çöpler falan vardır.
Il y a des déchets.
Yalnızdır.
Elle est seule.
Biri Rose'u almaya gelir çünkü bir düğün vardır.
Quelqu'un va chercher Rose pour aller à un mariage.
Fark etmez, kaldır götünü de gel.
Je te dis de venir.
Richard on yıldır ölü.
Richard est mort depuis dix ans.
Herif on yıldır cennette.
Il est au paradis depuis dix ans.
Burada genç çiftler görüyorum, "Hayır, bizim durumumuz iyi." diyorsunuz.
Il y a des jeunes couples ici qui disent : " Non, nous, ça va.
Hayır, hepsi geberecek.
Non, ils vont tous crever.
En iyi tarafı bu. Hayatın en iyi tarafı aşktır.
C'est la meilleure des choses, l'amour.
Eğer bir kelebeği yüzünden vurmuşsanız, öldü diye şaşırıp kalmayın.
Ne soyez pas surpris qu'un papillon meure si vous lui tirez dessus.
Çok boktanlaşır dostum.
Ça part en couille.
Boktanlaşır.
C'est tout.
E-posta kavgası ise, "Haziranda sana bir sorunum olduğunu söylediğim zaman, beni dinlememenden ötürü hayal kırıklığında uğramıştım."
Une dispute par e-mail, ça fait : "En juin, quand je me suis ouvert à toi, j'ai été très déçu par ton manque d'écoute."
Tuşlara Beethoven gibi dokunur, başından aşağı su döküp zamanla sağır olursun ve hâlâ üzerinde çalışırsın.
Vous tapez comme Beethoven et vous vous aspergez le visage et vous devenez sourd et... vous insistez.
Aynı gün içinde henüz cevap da yazmamışlardır, sen de onların aklını aldığını sanırsın.
Le lendemain, ils ne vous ont pas répondu. Parce que vous les avez ensorcelés.
Annesi ve kız kardeşi tarafından onaylanmıştır.
"Approuvé par mère et sœur."
Kız cevap verirdi, "Hayır."
Elle disait : "Non!"
Hep hayır dediler. Kızlar bana hayır dedi.
Elles disaient toujours non.
Kafa karıştırıcı tabii.
Pas facile.
Herkes bayılır.
Tout le monde aime ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]