Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ Y ] / Yapabileceğim bir şey yoktu

Yapabileceğim bir şey yoktu перевод на французский

171 параллельный перевод
Yapabileceğim bir şey yoktu Teğmen.
Que vouliez-vous qu'on fasse...
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Je ne pouvais rien faire.
Sonra birden... Bacağım dayanamadı. Yapabileceğim bir şey yoktu.
Quand tout d'un coup... ma jambe s'est dérobée.
Ne var ki benim yapabileceğim bir şey yoktu.
Mais je ne pouvais rien y faire.
Onun için yapabileceğim bir şey yoktu.
Je ne peux rien pour lui inspecteur.
- Yapabileceğim bir şey yoktu!
- Je ne pouvais rien faire.
Ben indim. Yapabileceğim bir şey yoktu.
J'ai atterri mais je n'ai rien pu faire.
Yapabileceğim bir şey yoktu!
Je n'ai rien pu y faire.
Çok hızlı oldu. Yapabileceğim bir şey yoktu.
C'était si rapide.
O delikanlιya yardιm etmek için yapabileceğim bir şey yoktu.
Je n'ai rien pu faire pour aider ce garçon.
Çok üzgünüm efendim, ama benim yapabileceğim bir şey yoktu.
Désolé, je n'ai rien pu faire.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Je ne pouvais rien y faire.
'Gülümseyi hatırladım diye düşündüm.' 'Fakat yapabileceğim bir şey yoktu.'
Je pensais avoir reconnu le sourire mais il n'y avait rien que je pouvais faire
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Ce sont des drogués.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
J'ai fait ce que j'ai pu.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
J'ai rien pu faire.
Biliyorum. Yapabileceğim bir şey yoktu.
C'était impossible.
Oh, çok üzgünüm, Bay Holmes! Yapabileceğim bir şey yoktu!
Je suis désolée, Monsieur Holmes, je n'ai rien pu faire.
Yani gerçekten yapabileceğim bir şey yoktu.
Je ne pouvais rien faire.
Yemek zehirlenmesi, yapabileceğim bir şey yoktu.
Empoisonnement alimentaire. Rien à faire.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
C'est comme ça. J'y pouvais rien.
Ne olduğunu bilseydim bile, yapabileceğim bir şey yoktu... çünkü onu yaratabilmek mümkün değil.
Même si j'avais su ce que c'était, je n'aurais rien pu y faire. On ne peut pas créer cette chose.
Ama sonunda anladım ki yapabileceği bir şey yoktu ve benim de ona yardım etmek için yapabileceğim bir şey yoktu.
Puis je me suis rendu compte qu'il n'était pas immortel et que je ne pouvais rien faire pour l'aider.
Benim yapabileceğim bir şey yoktu değilmi?
Je n'aurais rien pu faire, pas vrai?
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Je n'ai rien pu faire.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Je n'ai rien pu faire!
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Batman l'a débranchée.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Je n'ai pas pu me libérer.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Il était trop tard.
"Yapabileceğim bir şey yoktu."
La vie est ainsi faite.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
On était en plein dedans, impossible de dire non.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Je n'ai rien pu faire pour en sortir.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Je ne peux rien faire.
Yapabileceğim bir şey yoktu. - Ellerinle çözebilirdin.
Oter son slip avec tes mains.
Bir şey yapmadım, çünkü yapabileceğim bir şey yoktu.
Je n'ai rien fait, parce que je ne pouvais rien faire.
- Yapabileceğim bir şey yoktu.
- Je n'ai rien pu faire.
Kendim için yapabileceğim bir şey yoktu.
Il n'y avait plus rien à faire pour moi.
Yapabileceğim başka bir şey yoktu.
Je ne pouvais rien faire d'autre.
İyiyim ben. Yapabileceğim başka bir şey yoktu.
Ça va, c'est la seule idée que j'ai eue.
Kokain alemine daldığında, bir dava çıkar da kendine gelir diye umut ve dua etmekten başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Je ne pouvais rien faire, quand il s'adonnait à la cocaïne, si ce n'est prier qu'une affaire vienne le tirer de là.
Yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
Je ne pouvais rien faire...
Görünenlerin benim aleyhime olduğunu biliyorum, ama bana inanmalısınız yapabileceğim başka bir şey yoktu.
Mais vous devez me croire, je n'ai pu faire autrement.
Yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
Je n'ai rien pu faire.
İlki, dalgaların altında kaldı,... üstelik bunu engellemek için yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
La première s'est abîmée dans les flots et je n'ai rien pu faire pour l'en empêcher.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Antoine a levé la dette.
Yapabileceğim başka bir şey yoktu.
J'ai pas le choix.
Yapabileceğim bir şey olduğuna inanmayı çok istiyordum. Ama yoktu.
Je voulais tant croire que je pouvais faire quelque chose.
Yapabileceğim pek bir şey yoktu.
Qu'est-ce que je pouvais faire?
Yapabileceğim bir şey gerçekten yoktu.
Il doit rencontrer son père, tant que c'est encore possible.
Yani yapabileceğim pek bir şey yoktu.
Donc je pouvais pas faire grand-chose.
Yapabileceğim bir şey yoktu.
Je n'y peux rien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]