Bir daha bak перевод на португальский
1,983 параллельный перевод
- Dört dakika önce baktım. Bir daha bak.
- Verifiquei há quatro minutos.
Ben de gece geçtiğim yerlere bir daha bakıyorum ve düşündüm ki burada bırakmış olamam değil mi?
Estava a tentar refazer a minha noite, e pensei... Bem, não poderia tê-la deixado aqui, ou podia?
- Gel bir daha bak!
- Somos os maiores!
Şu adamın tipine bir daha bak.
Deixa-me ver a cara deste gajo mais uma vez.
Bu şirketi seviyorum. Son yirmi yılımı da sevdim ve bir yirmi yıl daha olur mu diye bakıyorum.
Adoro esta companhia, e adorei os meus últimos 20 anos, e estou ansiosa por mais 20.
Chicago, Halsted'da yeni bir ev daha açtım, bir ara gelin kızlara bakın.
Abri uma casa em Chicago, na Halsted. Aparece para veres as raparigas.
Öp bakıyım beni. Bir tane daha...
Dá-me um beijo.
Daha iyi bakınca ne olduğunu gördüler çıplak bir kız yolun kenarında yürüyormuş.
Para verem melhor pois era de noite, quiseran ver mais de perto... Uma miúda nua caminhava de costas para o carro.
Bakın, ben burada önemli bir parti veriyorum ve daha önce bunu hiç bu şekilde yapmadık.
Olhem, eu estou a ter uma festa muito importante lá fora, e nós nunca fizemos isto desta maneira.
Ama şuna bakın ki, Tyler Martin daha yeni, bir Afrika turnesinden döndü.
Curiosamente, o Tyler Martin recentemente terminou uma tournée pela África.
- Şuna bak, annesi daha sonra bu yeni bir sari elbise satın aldı - bu gezegende ki.
Olha, a mamã comprou um sari novo. - É novinho.
Daha önce hiç o kadar nefret dolu bir bakış görmemiştim fakat tamamlamamız gereken bir görev vardı.
Nunca vi um olhar cheio de tamanho desdém. Mas tínhamos uma demanda para completar.
Biraz daha altın biriktirdikten sonra bir daha o parlak gözlerine bakıp "Aklımdan ne geçiyordu?" diye düşünmek zorunda kalmayacağım.
Com mais algumas peças de ouro, e nunca mais terei de olhar para os teus olhos brilhantes e me perguntar : "No que estava a pensar?"
Bir bakıma, ondan daha zekice bir oyun oynuyorum.
De certa forma... estou a jogar um jogo muito mais inteligente que esse.
İşte bak, bir dakika 33 saniye sonra o yavşakların başına daha beteri gelecek.
Aqui vamos nós. O gajo só vai ficar pior.
Bak, insanlar her hafta terapi seanslarında vakitlerini ve paralarını harcamak yerine bir günlerini spada geçirseydi, dünya çok daha insaflı bir yer olurdu.
É de quando trabalhei naquela empresa de construção. Acho que depois de três meses a atender o telefone ao lado de uma máquina de construção, tiveram pena de mim.
Bak, düşünmeden konuşmaya bir örnek. Sen olmadan dünyanın daha iyi bir yer olacağını kanıtlıyor.
Vês, esse é o tipo de discurso estúpido que prova que o mundo seria melhor sem ti.
Bak sen daha uzun süredir buradasın. Ayrıca ben bir erkek arkadaştan çok kankayımdır, yani...
Olha, estás aqui à mais tempo, e além disso, sou melhor ajudante do que namorado, por isso...
Senin hiç metro geçidinde araban bozulup yanında utangaç bakışlı bir çocuğun sürekli, durmadan " 7 : 15, 59. ve Lex arasında, 7 : 15, 59. ve Lex arasında diye tekrarladığını ve sürekli daha yüksek sesle bağırdığını yaşadın mı üstüne üstlük bu yetmiyormuş gibi....... kendisine vurmaya başladığını ve etrafta dolaştığını ve sonunda yavaş yavaş sakinleştiğini?
Já alguma vez esteve numa carruagem do metro que tenha avariado? E vê um tipo, um miúdo tímido que começa a repetir algo de si para si vezes sem conta, como : "Sete, quinze, rua 59 e Lex, sete, quinze, rua 59 e Lex."
Daha dar bir bakış açısıyla savaşmayı seçtiği mücadeleyi kazandı.
Uma visão menos benevolente seria que venceu a batalha que escolheu levar a cabo.
İşimiz sizinle aynı şeylere bakıp, daha farklı bir açıdan görmeye çalışmak.
Compete-nos ver as mesmas coisas que o senhor, mas tentar vê-las de uma perspectiva diferente.
Bak, eğer bir gece daha kalmak istiyorsak otele tekrar kayıt yaptırmamız lazım.
Olha, temos de nos voltar a registar no hotel, se vamos ficar outra noite.
Görünüşe bakılırsa oğlundan daha iyi bir oyuncuyum. 11 : 00 randevusundakileri alın.
Bom, parece que sou melhor actor que o teu filho.
Hayır. Ama, bak bu konuda anlaşmıştık.Sen yeni birini, bir kadını, daha rahat olabileceğin birini bulunca bitecekti.
Mas concordamos que seria temporário, até achar alguém, uma mulher que se sentisse mais confortável.
Bak, tüm bildiğim daha önce beni ciddiye alan bir öğretmen olmadığı.
Só sei que nunca tive uma professora que me levasse tão a sério.
Şimdi bir kez daha sosun içine delice bakın.
Agora temos de voltar a olhar, tolamente, para o molho.
Bak seni küçük serseri, burada ne yapmaya çalışıyorsun bilmiyorum. Ama bir daha hiçbirimizle konuşma. Yoksa kafatasını ikiye ayırırım.
Ouve atrevido, não sei o que estás a tentar fazer aqui... mas não nos voltamos a falar de novo... ou parto-te a cabeça em duas.
Tamam, bir üst kata bakın. Sanırsam böyle bir adam daha gördüm.
Verifiquem o andar de cima, acho que vi outro vestido como este.
Şuna bak, bir not daha.
Ei, há outro bilhete.
Evet, bak... başka bir tane daha.
Mais uma pergunta. Bela fatiota!
Bir daha düşündüm de, hiç bulaşma çünkü zaten kıçında aylardır Jenna'nın bakımı için ödemediğin nafakanın borcu var.
Espera, pensando bem, é melhor não. Levar-te-ei a tribunal pelos meses de atraso na pensão alimentar da Jenna.
Bak, gördün mü, bir... 30 nota daha ve sonrasında tamam.
estas a ver como é fácil são apenas três notas
Bakın, bir daha tekrarlamayacağım.
Olhe, só vou dizer isto uma vez.
Bak, eğer bir kişi daha burnunu sokup Pete'in kim olduğu ve - ne yapmamız gerektiğini anlatmaya çalışırsa..
Se mais alguém se meter e me tentar dizer como é o Pete e o que devíamos fazer...
Umarım kendinizi daha iyi hissediyorsunuzdur Üstad, Ne bulduğumuza bir bakın.
Espero que se esteja a sentir melhor, Mestre, porque veja só o que encontrámos.
Benim için daha çok bir hediye olacak ve işe iyi tarafından bak...
Na verdade, é mais como uma dádiva. E vê pela positiva :
Sen ona bir tane daha Bakıcı Deb ver, o zaman neler yapar görürsün.
Vê se consegues dar ao Tio Skills duas amas Deb.
Ben JJ ve matematik kabiliyeti bakımından toplumun en tepedeki % 3'lük kısmına giriyorum, ki bu da ilginç bir nüfussal istatistiktir, çünkü paradoksal olarak benim iletişimim kişiler arası ve sezgisel yeteneklerim daha düşük seviyededir. Evet.
Eu sou o JJ e a minha aptidão matemática põe-me no top 0,3 % da população, o que é uma estatística interessante porque, paradoxalmente, a minha comunicação, relações interpessoais e intuição são muitíssimo inferiores.
Bak, Annie okula gidemeyeceği ve sörf yapamayacağı için üzgünüm. Bir iki ay daha böyle yaşaması 13 yaşını geçme şansından vazgeçmeye değer mi?
Lamento que a Annie não possa andar na escola nem fazer surf, mas a hipótese de fazer isso um mês ou dois compensa abdicar da hipótese de passar dos 13 anos?
Görünüşe bakılırsa bir kazananımız daha var.
Temos mais um vencedor.
Bu parti daha garip olamaz herhâlde, diye düşünüyordum ki şu gelene bir bak.
Tinha razão quando pensei que nesta festa ia acontecer qualquer coisa estranha, olha quem apareceu.
Bir tane daha var bak.
Ouçam outra.
Bir daha atarsan vallahi keserim topunu ha. Yeminle bak keserim topunu.
Se mandarem mais alguma, juro que vos corto as bolas!
Bak, ben bir hemşireyim, bu benim daha önce görmediğim bir şey değil.
Olha! Sou enfermeira, não será nada que eu já não tenha visto.
Eğer ilişkiniz hakkında başka bir aptal konuşma daha dinlemek istesek yapmamız gereken tek şey, geriye bakıp, ilişkiniz hakkında dinlediğimiz milyarlarca konuşmadan bir tanesini hatırlamaktır.
E se algum de nós quiser ter uma conversa estúpida sobre a vossa relação, só precisa de voltar atrás no tempo e lembrar-se de todos os milhões de conversas estúpidas que tivemos sobre a vossa relação.
Bak, eğer Peyton'la geçirecek tek bir günün daha olsaydı, onunla tartışarak mı, yoksa evlenmiş olarak mı geçirmeyi tercih ederdin?
Olha, se só tivesses mais um dia para estar com a Peyton, preferias passá-lo a discutir, ou a casarem-se?
Merhaba, Daniel. Bakın, gerçekten sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm,... ama Serena'ya bir mesaj daha bırakıp hala kendime erkek diyemem. Selam.
Olá, Daniel.
Bir daha bak.
- Vê outra vez.
Bak, bir sene daha sonra onu futbol ve beyzbol maçlarına götürebilirsin.
Ouve, só mais um ano e depois poderás levá-lo... ao futebol, aos jogos de basebol na escola...
Bak, şimdi söylemezsem bir daha söyleyemem.
- Se não disser isto agora, nunca o direi.
Bak, bunun bir daha olmasına engel olabilirsin ve lütfen bedavaya çalışmam konuşmasına başlama.
Tu podes impedir que isto aconteça outra vez, e poupa-me o discurso do "não trabalho de graça".
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmaz 55
bir daha olmasın 24
bir daha 442
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha yap 42
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmaz 55
bir daha olmasın 24
bir daha 442
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha yap 42
bir daha söyle 118
bir daha asla olmayacak 26
bir daha vur 18
bir daha deneyelim 45
bir daha dene 80
bir daha yapmayacağım 40
bir daha düşün 29
bir daha yapmam 21
bir daha ki sefere 39
bir daha yapalım 21
bir daha asla olmayacak 26
bir daha vur 18
bir daha deneyelim 45
bir daha dene 80
bir daha yapmayacağım 40
bir daha düşün 29
bir daha yapmam 21
bir daha ki sefere 39
bir daha yapalım 21
bir daha düşündüm de 20
bir daha söylemeyeceğim 30
bir daha söylesene 19
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bir daha söylemeyeceğim 30
bir daha söylesene 19
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakalım neler olacak 16
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bakayım 533
bak baba 73
bakmak yok 20
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakalım neler olacak 16
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bakayım 533
bak baba 73
bakmak yok 20