Bir şey olduğu yok перевод на португальский
286 параллельный перевод
Bir şey olduğu yok.
Não aconteceu nada.
- Bağırmayın bir şey olduğu yok.
Não há nada para ter medo.
Burada bir şey olduğu yok.
Aqui não há nada para fazer.
Bize bir şey olduğu yok.
Nenhum problema.
Orada bir şey olduğu yok.
Não vai acontecer nada ali.
İhtiyara bir şey olduğu yok.
Não aconteceu nada ao velhote.
Pek bir şey olduğu yok.
Não se passa nada.
Bir şey olduğu yok.
Nada. Não há qualquer problema.
Pek bir şey olduğu yok.
Passa-se pouca coisa.
Ama bir şey olduğu yok.
Mas não se passa nada
Bir şey olduğu yok.
Não te preocupes.
Bir şey olduğu yok. Merak etme.
Não é nada, não te preocupes.
Bir şey olduğu yok.
Não é nada.
- Dolores, bir şey olduğu yok.
Isto não acontecerá de novo!
- Eski kocam ile aramda bir şey olduğu yok.
Não se passa nada entre mim e o meu ex-namorado.
- Bir şey olduğu yok.
Não, nem um bocadinho.
Sana bir milyon dolar verdim, alt tarafı rüşvet verecektin, ama bir şey olduğu yok.
Dou-te um milhão de dólares para fazeres um simples pagamento e nada acontece.
Bir şey olduğu yok...
Não se passa nada.
- Damak zevkime bir şey olduğu yok!
- Meu paladar está óptimo!
- Bir şey olduğu yok!
Posso pôr as mãos no fogo.
Burada bir şey olduğu yok.
- Por aqui não há grande história.
- Bir şey olduğu yok.
- Não tem coisa nenhuma.
Bilmiyorum, sanırım bir şey olduğu yok.
- Não sei. Nada, acho eu.
Burada hiç bir şey olduğu yok.
Que diabo se está a passar aqui?
Hangara dönsün, bir şey olduğu yok.
Volte ao hangar, não se passa nada.
Burada bir şey olduğu yok.
Não há nada aqui.
Bir şey olduğu yok. Başka kariyer seçeneklerini inceleyemez miyim?
Não posso explorar outras carreiras?
- Bir şey olduğu yok.
- Não foi nada.
40 kamera var ama hiçbirinde bir şey olduğu yok.
40 câmaras e não está a acontecer nada em nenhuma delas?
Bir şey olduğu yok.
- Nada. Não se passa nada.
- Bir şey olduğu yok.
Ou seja... Aconteceu alguma coisa?
Bir şey olduğu yok.
Estamos numa boa, pá.
Ona, "Herbie sevgi pıtırcığı" de. - Ne oluyor, dostum? - Bir şey olduğu yok.
E não se preocupe se o seu presidiário parece preocupado, isolado ou nervoso.
- Burada neler oluyor - Bir şey olduğu yok.
- Nada de especial.
Şey, bu tam anlamıyla bir metafizik spekülasyonu, ve metafiziksel spekülasyonların çoğunda olduğu gibi, hayatın gerçekleriyle pek alakası yok.
Bem, isso é claramente especulação metafísica... e tal como a maioria das especulações metafísicas... têm muito pouco impacto... nos factos da vida real tal como os conhecemos.
Sanki uzun bir koridorda yürüyordum bir zamanlar aynalı olan, ve halen ayna parçalarının takılı olduğu ve koridorun sonuna ulaştığımda karanlıktan başka bir şey yok.
É como se eu estivesse a percorrer um longo corredor que dantes era espelhado. Ainda lá estão fragmentos do espelho, e quando eu chego ao fim do corredor, apenas há trevas.
Çapraz çıkarlara bir göz atarsak eğer Nazi yapısının zayıf yönlerini görebiliriz ama, Hitler Almanya'nın başında olduğu sürece yapacak fazla bir şey yok.
O vislumbre de mal-entendidos no cimo podem mostrar uma fraqueza da estrutura nazi, mas não tem nada a ver com o poder de Hitler sobre os alemães.
Korkak olmanın, o dehşeti yaşamanın ve hiç bir şey yapmamanın nasıl bir şey olduğu hakkında hiç bir fikrin yok.
Não tem ideia do que é ser cobarde, ver aqueles horrores e não fazer nada.
Ne olduğu hakkında bir şey yok.
Nada sobre o que possa ser.
Şaşırtıcı bir şey yok, kaç tane olduğu dışında.
Nada demais, excepto pela quantidade.
Quark, holosuit işlek olduğu sürece endişelenecek bir şey yok.
Quark, desde que tenhamos a câmara holográfica ocupada, não precisas de te preocupar.
Bir şey olduğu yok.
Isso não é nada.
Savaş alanında durmuş inandığın bir şey uğruna savaşıyor gibi yapmanın... ne demek olduğu konusunda hiçbir fikrin yok!
Não fazes ideia do que é estar num campo de batalha a fingir que combatemos por algo em que acreditamos!
Dolayısıyla bu şey dirseğimde olduğu sürece endişelenecek bir şey yok.
Enquanto eu tiver isto no meu cotovelo, não tens nada com que te preocupar.
Senden öyle bir şey istemiyorum. Sadece ona, göbeği yok etmenin çok riskli olduğu fikrine sahip olduğunu söylemeni istiyorum.
Eu simplesmente quero que você lhe diga que, na sua opinião, destruir o eixo é muito arriscado, o custo é muito alto.
Benim gibi bir ev sahibin olduğu için çok şanslısın. Bu kasabada kalite kontrol denen bir şey yok çünkü.
Sendo eu o proprietário, há um nível de controlo de qualidade... que está a faltar nesta cidade.
Bundan daha çok istediğim bir şey olamaz, ama görünüşe göre kimsenin nerede veya kim olduğu hakkında bir fikri yok.
Não há nada que queira mais, mas parece que ninguém sabe... onde está ou quem é na verdade.
- Bir şey olduğu falan yok.
- Olha, não se passava nada.
Ray, baska bir sey oldugu falan yok.
Ray, não se passa mais nada.
Bunun nasıl bir şey olduğu hakkında hiç bir fikrin yok.
Nem sabes como foi.
Bir şey olduğu yok.
Não se passa nada.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17