Bıra перевод на португальский
226 параллельный перевод
Histerikler gibi davranmayı bıra...
Deixem de ser um bando de histéricos...
Diğerlerini çayıra bırak ve yavaş yavaş otlasınlar.
Deixe os outros no pasto e alimente-os lentamente.
Bu yüzden ara sıra çocuğu evde bıraktığımız olur. Zaten o spordan nefret ediyor ve saatlerce sinema... salonuna kapanıp gözlerine zarar vermeyi tercih ediyor!
Pode ter acontecido que ele tenha ficado sozinho em casa e além disso ele detesta o desporto, prefere ficar fechado horas e horas no cinema a dar cabo dos olhos.
İki atı serbest bırak ve katıra dinamit yükle.
Solta dois cavalos e a mula com o dinamite.
Bırak, yoksa seni ahıra yollarım.
Larga-me, ou mando-te para a cavalariça!
Zıplayan bir Arap gibi ortalıkta dolaşabilirsin içerideki her şeye kılıç sallayan, dünyanın yarısında yara izi bırakan... -... ama aynı şeyi başkasının yapmasına sıra gelince? Hayır, olmaz!
Podes andar por aí como um árabe, a chocar contra tudo, a assustar meio mundo, mas deixar alguém tentar?
Londra sokaklarında geziniriz ne bulacağımız hiç belli olmaz... daha ceplerine girmediğimiz o kadar çok insan var ki... olduğu gibi kabul ederseniz hayat güzeldir... bırakın mum dibine kadar yansın hayat güzeldir... bazen gözünüze bir yumruk da yiyebilirsiniz... onu kapatır, ötekine de yumruk yersiniz ama asla ağlamazsınız... şalımız yok, tüylerimiz yok gösterişli kürklerimiz yok... zaten dışarıdaki hava da bu elbiselere uygun değil...
há tantos traseiros com bolsos por fechar p'ra quem se contenta com o que há é uma rica vida não deixem a esperança morrer é uma rica vida embora uma vez por outra se fique com um olho negro tapa-o até que te esmurrem o outro mas não te atrevas a chorar não temos folhos, nem penas, nem enfeites, nem rendas o mau tempo não se ajusta a roupas muito elegantes
Ara sıra onu eve bırakırsın.
Ajuda-a a levar as compras para casa.
Sıra bize geldi. Ama oğullarımı yalnız bırakmayacağım.
Vou consigo mas não posso demorar.
Sana kuleyi hatıra olarak bırakıyorum.
Deixo-te... a torre como recordação.
Sınıra vardığınız zaman, çikolata kutusunu koltukta bırak.
Quando chegares à fronteira, deixa a caixa de bombons no banco. Julia. "
Derse yetişmemiz gerek, bırak da arabayı ben kullanayım.
Temos que ir p'ra escola. Podes parar o carro?
Ben, Mumm-Ra kötülüğün yaşayan kaynağı, seni serbest bırakabilirim. İmkânsız.
Eu, Mumm-Ra a fonte do mal sempre viva, posso libertar-te.
Şimdi, ara sıra hayır diyor diye düşünüyorsunuzdur özellikle Pete beni bir bombaya bakıcılık yapmam için okyanusun ortasına bırakmak istediğin de.
Seria normal que recusasse um, de vez em quando, sobretudo quando o Pete quer enfiar-me no meio do oceano para tomar conta de uma bomba.
- Yarıda bırakıp sınıra kadar kaçmak zorunda kaldım.
Tive de fugir para a fronteira.
Bizi sınıra kadar bırakabilirler ama bundan emin değilim.
Podiam dar-nos boleia até à fronteira mas eu não contaria com isso.
Bazı sıra dışı ayak izleri bırakmış.
Ele deixou umas pegadas invulgares.
Baltimore Tren Garı'ndaki bagaj bölümünde, sana bir hatıra bıraktım.
Ofertas para ti na estação central de Baltimore.
- Hayır. Beni manastıra bırakmışlar.
- Fui encontrado ao pé de um mosteiro.
Oynama, oynama radyoyla... Bırak onu, onu bırak.
Não brinques com o rá...
... ve herkesi ardında bırakıp ahıra gitti.
Deixou toda aquela gente esperando e se foi para a garagem.
Kapıyı açık bırakıp, kıra doğru gitti.
Deixou o portão aberto e saiu correndo por aí. Meu Deus!
Eyalette tespit edecektir ki Andrew Marsh onun tarafından... ona olan düşkünlüğü kullanılarak 8 Milyon $ lık mirası kendisine... bırakılıncaya kadar, zorlanmış... bunun ardı sıra kalp problemi sanık tarafından bilindiğinden... bu durumunu tehlikeye atan cinsel oyunlar artarak devam etmiş...
O Estado provará que ela seduziu Marsh e o manipulou até... ele escrever um novo testamento, deixando 8 milhões para ela. Ela insistia em sexo extenuante... sabendo do problema de coração dele.
Gidip onunla konuştum, tekrar sana geri dönsün diye ama orada bıraktığı giysi ve eşyaları için halen ara sıra oraya gittiğini biliyorum- -
Fui lá falar com ela para ela voltar para ti mas eu sei que ela volta lá às vezes para ir buscar as roupas e essas coisas que ela guarda lá.
Ardında birkaç hatıra bırakıp gitti.
Foi-se embora deixando para trás alguns sinais do seu afecto.
Her neyse, burada birkaç şey bırakıyorum ara sıra onIarı kontroI edersen sevinirim.
De qualquer modo, deixo aqui algumas coisas. Se puderes vir de vez em quando ver se está tudo bem...
Bitirmiş, bırakmamış bana kavuşabilmek için sana.
Todo bebido, e nem uma amistosa gota p'ra me ajudar, depois?
Bıra- - - Senin paran değil.
- O dinheiro não é teu.
Bu kızın nasıl biri olduğunu görmek istedim- - Ayrılman için bir sebebin yokmuş gibi görünüyosun- - ara sıra olan ön-orgazm önerilerine rağmen- - bunun bırakılamaz birşey olduğunu sanıyorsun.
Queria ver a garota que não tem intenção de deixar apesar de tua promessa pré orgásmica de que o faria.
Sıra bende dedim, bırak topu!
Vá lá. Dá-me essa bola!
Şu anda bini aşkın doktor, muayenehanelerini bırakıp Patch'le birlikte çalışmak için sıra bekliyor.
Até à data, há uma lista de espera de mais de 1.000 médicos dispostos a abandonar os seus consultórios e unir-se ao Patch na sua causa.
Size ufak bir hatıra bırakmak için. Saati çerçevele artık işe yaramayacak.
Guarda o cronómetro como recordação, já não precisas dele.
Dikizlemeyi bırak.
Pare de olhar p'ra ele.
Beni bu işkencenin ortasında bırakacağına... en azından benimle dans edebiliriz.
Se é p'ra me pôr nessa tortura, é melhor pelo menos, dançarmos.
O zaman babam seni evine bırakmama izin verir!
Assim meu pai vai deixar eu ir embora p'ra casa.
Bende ara sıra nezaman bırakalıcağını bilen bir kadınım.
Eu também uma mulher que ocasionalmente sabe quando desistir.
Ama çocuklarıma unutamayacakları bir hatıra bırakacağım.
E não quero ir para o outro mundo sem deixar aos meus filhos uma coisa que não esqueçam nunca.
içki verin, bol keseden olsun cimriliğin alemi yok... zordur didinmek, yine de hoşuma gider hayat bir şans oyunu gibidir... neşe içinde dans etmekten hiçbir zaman bıkmam... eğer gözün yükseklerde değilse hayat güzeldir... her günün mutlu geçmese de hayat güzeldir... eğer sevdiğin biri varsa bütün dertlerini unutursun... bizim için kim ne derse desin herkes bizi küçümsese de hayat güzeldir...
uns gins bem servidos que não vale roubar! labuto, mas gosto, a vida é um jogo de azar e nunca me canso p'ra poder dançar p'ra quem está bem sem nada é uma rica vida embora não sejam só rosas é uma rica vida se se tem a quem amar esquecem-se as ralações que o mundo nos volte as costas é uma rica vida
- Bilenecek bıçağınız var mı? - Bilenecek bıçağınız var mı?
quem tem facas p'ra amolar?
Onları dert etmiyorum. O adamlarla bıyıklarımı fırçalarım.
Eu tou-me a cagar p'ra eles.
Sakin ol Bill. Yaşlı Gandalf birazdan kapıyı açar.
Avalme-se, B ¡ II. O velho Gandalf abr ¡ ra aquele portão logo.
- 20 B bölümünde, ilk sıra.
- 20 no B, primeiro piso!
- 17 B bölümünde, ikinci sıra.
- 17 no B, segundo piso!
Bir akşam üstü, gizlice ahıra girdim. ... ve kan gelene kadar bıçakla kestim.
Uma tarde, fui até o celeiro e usei uma faca até que o sangue jorrasse.
B-52 bombardıman uçaklarından oluşan hava filosu A.B.D.'nin Türkiye'deki... üslerine gelmeye devam ediyor. Bunun yanısıra üç AWACS erken uyarı uçağı da...
Esquadrões de bombardeiros B-52 estão a chegar às bases americanas na Turquia, desde a passada terça-feira, juntamente com três aviões AWACS de aviso prévio.
Bunlar, çok keskin olmayan bir bıçakla kesilmiş bunlar ise bir sıra eksiksiz ve harika diş tarafından tepelerinden ısırılarak koparılmış!
Estes foram cortados por um canivete não muito afiado, e a as pontas destes foram mordidas por uma dentadura excelente.
Yaralar sıra dışı,... kavisli, doğuya özgü bir bıçak olmalı.
As feridas são estranhas, consistentes com uma espécie de faca oriental curvada.
Sütun A al biraz... Sütun B'yi dene...
Tens tanto p'ra gastar O sonho não tem fim
Liste "B"'yi 53. satıra ekle, çıkart...
Somamos a Tabela B à linha 53, subtraímos...
Binbaşı B'Elanna Torres, sıra dışı ustalığa sahip bir insanımsı.
A Tenente B'Elanna Torres é uma humanóide extremamente competente.
Fiziğe ve bızıra inanıyor.
Ele só aposta no físico e em vaginas!
bira 266
bırak 1242
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırak 1242
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
biraz yorgunum 69
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
birazdan geliyorum 76
bırakın beni 769
biraz ister misin 172
biraz daha iyiyim 16
biraz daha 472
biraz uyu 104
biraz yorgunum 69
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
birazdan geliyorum 76
bırakın beni 769
biraz ister misin 172
biraz daha iyiyim 16
biraz daha 472
biraz uyu 104
biraz sonra 59
bırakacağım 37
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz dinlen 152
birazdan görüşürüz 75
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
bırak onu 1012
biraz sakin ol 53
bırakacağım 37
biraz daha dayan 42
biraz daha var 16
biraz dinlen 152
birazdan görüşürüz 75
biraz daha kal 33
biraz bekle 203
bırak onu 1012
biraz sakin ol 53