Bırakma перевод на португальский
4,806 параллельный перевод
Beni bırakma.
Não me deixes.
Beni burada, herkesin içinde yapmak zorunda bırakma.
Não me obrigues a fazer isto aqui. Não, à frente de toda a gente.
- Evet, sakın bırakma beni.
- Sim, Não me largues.
- Sakın peşini bırakma Marty.
Não o percas de vista.
- Bırakma!
- Continua a tentar!
Fitzie, lütfen beni bırakma.
Fitzie, por favor, não me deixes.
Zoe'ye bu olayın peşini bırakma diyen sendin.
Foste tu que disseste para a Zoe ir atrás disso.
- Ali, beni böyle bırakma.
- Ali, primeiro tirar essas cordas.
Bu Jenny'nin sizi bırakma nedeni mi?
Foi por isso que a Jenny o deixou?
Arabayı orada bırakma.
Não deixes aqui o carro.
Beni burada bırakma.
Não me deixe aqui.
Bizi burada bırakma!
Não nos deixe aqui!
Sakın beni ardında bırakma, yine yapma bunu.
- Não me deixes ali. - Não te preocupes. - Não faças isso.
Parasını bir hayır kurumuna bağışladı. Bana bırakma düşüncesi kendini rahat hissettirmedi sanırım.
A obras de caridade, achou não dever deixar-me a mim o dinheiro.
Onu Bonnaire ile yalnız bırakma.
Não o deixes sozinho com o Bonnaire.
Camden'da gizli bir paket bırakma noktamız var.
Temos um objeto para recolha em Camden.
Bırakma noktası, Lock'ta bir tekne evde.
O embrulho está num barco-casa na eclusa.
Lütfen. Lütfen beni burada bırakma.
Por favor, não me deixe aqui.
- Beni bırakma tamam mı?
- Não me deixe agora.
Sakın beni bırakma.
Portanto, não desistas de mim.
Beni bırakma...
Não me deixes...
Beni bırakma Ti, lütfen.
Não me deixes, Ti, por favor.
Düşünüyordum da benim için olanları arkamda bırakma zamanı geldi gibi.
Sabes, estive a pensar. Se calhar está na hora de me ir embora.
Kendini bırakma.
- Aguentas-te aí. - Boa menina.
Sakın burada bırakma beni.
Não te atrevas a deixar-me aqui.
Beni yalnız bırakma, bebeğim.
Não me deixes pendurado, querida.
Tamam, ama kıçını basamakta bırakma.
Está bem, não fique é aí toda a noite em frente.
Beni burada bırakma!
Não me deixe aqui!
Polisleri meşgul etmek için bazılarını yaralı bırakma olasılığı var.
Ele pode ter deixado alguns feridos, para manter a polícia ocupada.
- Harvey, bırakma beni!
- Harvey, não me largues!
Dinle... Beni bu domuzları aramak zorunda bırakma tamam mı?
Ouve, não me faças ligar para esse tipo, está bem?
Kontrolü elden bırakma.
Permanece no controle.
Kontrolü elden bırakma!
Permanece no controle.
Kendini bırakma.
Fica comigo.
Hadi, kendini bırakma.
Vá lá, fica comigo.
Kendini bırakma, evlat.
Fica comigo, amigo.
- Çocuğu güç durumda bırakma böyle.
- não o ponhas numa situação dessas.
Lütfen beni yalnız bırakma burada.
Não me deixe aqui sozinha, por favor.
- Beni yeniden yalnız bırakma.
- Não vais deixar-me outra vez.
Beni bu dünyada yalnız bırakma.
Não me deixes sozinha neste mundo.
Lütfen beni yalnız bırakma.
Por favor, não me deixes sozinha.
Hayır, lütfen bırakma beni.
Por favor, não me deixe aqui.
Bırakma beni!
Não me deixes!
Tamam, bizi endişede bırakma.
Bem, não nos mantenhas em suspense.
Hayır! Hayır! Beni burada bırakma lütfen.
- Não me deixes aqui, por favor!
Seni bırakma fikrinden nefret ediyorum.
Detesto a ideia de ter que te deixar sair.
Seni bırakma fikrinden nefret ediyorum.
Detesto a sensação de te ter que deixar sair.
Sana karşı dürüst olacağım Victor, Seni bırakma fikrinden nefret ediyorum.
Serei honesto contigo, Victor, detesto a ideia de ter que te deixar sair.
Bizi yarı yolda bırakma.
Não nos desiludas.
- Sadece lütfen, beni yalnız bırakma.
Apenas não me deixe sozinho.
- Beni bırakma.
- Não me deixes sozinho.
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakmayacağım 38
bırakmak mı 26
bırakmalısın 21
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakıyorum 119
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmam 34
bırakmayacağım 38
bırakmak mı 26
bırakmalısın 21
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakıyorum 119
bırakın 390
bıraktım 124
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakın geçeyim 78
bırak kalsın 58
bırak gitsinler 68