Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ B ] / Bırakmalısın

Bırakmalısın перевод на португальский

1,707 параллельный перевод
Ne olursa olsun, bu adamla görüşmeyi bırakmalısınız.
Bem, sabe, não importa o que aconteça, penso que devia de acabar com esse tipo.
Anneni rahat bırakmalısın.
Tu tens que deixar a tua mãe sozinha.
Bir pinche joto olmayı bırakmalısın.
Talvez você poderia deixar de ser tal Pinche Joto.
Hayır değilsin. Bunu söylemeyi bırakmalısın. Hey.
Não, não estás e tens de parar de dizer isso.
Bir şeyi seviyorsan, onu serbest bırakmalısın derler.
Dizem que quando se ama alguma coisa, a devemos libertar.
Sensörü Sheldon'ın odasına mümkün olan en yakın yere bırakmalısın.
Tens de pôr o sensor o mais perto possível do quarto do Sheldon.
Onu serbest bırakmalısın.
Tem de libertá-la.
Kötü insanlarla görüşmeyi bırakmalısın.
Tens de parar de andar com gente dessa.
Bana güven, bu işin peşini bırakmalısın.
Acredite em mim, tem de ser capaz de se libertar disto.
Sen işini ve en iyisini yaptın. Bunu ardında bırakmalısın.
Você faz o seu trabalho, dá o seu melhor, mas tem de seguir em frente.
Belki de bizi daha iyi tanışmamız için yalnız bırakmalısınız.
Talvez devia deixar-nos, para nos conhecermos melhor.
Parmak uçlarına basmayı bırakmalısın.
Não te podes apoiar nos dedos dos pés.
Onu biraz kendi hâline bırakmalısın.
Tens que lhe dar um desconto.
Beni serbest bırakmalısın.
Deves-me soltar.
Herkesi bırakmalısın.
Tens que deixar sair todos.
Bana aptal küçük kardeş muamelesi yapmayı bırakmalısın artık.
Tem que parar de me tratar como seu irmãozinho idiota.
Belki de evime kadar sen bırakmalısın.
Talvez seja melhor levar-me a casa.
Bunu polise bırakmalısın sadece. Orda o insanlarla konuştuğunu gördüm.
- Devia deixar isso para a Polícia.
Belki mucizeyi zamana bırakmalısın.
Talvez seja um milagre de efeito gradual.
Onları da bırakmalısın.
Também tens de os deixar sair.
Bak, hasta olduğunu bilmiyordum ve öldüğün için de çok üzgünüm. Ama yoluna devam edip onları rahat bırakmalısın.
Não sabia que estavas doente, e lamento que tenhas morrido, mas tens de seguir em frente, tens de os deixar ir.
Bırakmalısın. Sağlığın için kötü.
Sabe, deve deixar de fumar, é mau para si.
Bırakmalısın.
Devia deixar de fumar.
Ahbap, cidden beni aramayı bırakmalısın.
Bacano, a sério, precisas de parar de me telefonar.
İlaçlar konusunda beni rahat bırakmalısın!
Não me chateies sobre os comprimidos.
Bağırmayı bırakmalısın!
Tens de parar com isso!
Joy, kameraya bakmayı bırakmalısın.
E Joy, tem que parar de olhar para a câmara.
Biliyorum, ve burada vejeteryan için tüm kirli işlerini bırakmalısın, haklı değilmiyim?
Sim, e tu deixas todo trabalho sujo para o vegetariano, não é?
- Bak Brad, geçmişi bir kenara bırakmalısın.
- Brad, não podes viver no passado.
Ve veda nasihatim olarak, bunların seni aptal şeyler yapmaya ikna etmelerine izin vermeyi bırakmalısın.
Sim. E como minha auxiliar de despedida precisas parar de deixar que eles te convençam a fazer coisas estúpidas.
- Beni serbest bırakmalısın.
Tens que me libertar. Teyla?
"Araba kullanırken önünüzde kaç arabalık boşluk bırakmalısınız?"
"Ao conduzir, deve deixar à frente a distância de quantos carros?"
O olağanüstü bir adam ama onu rahat bırakmalısın.
Ele é um homem notável, mas tem de o deixar.
Bizi bırakmalısın.
Tem que nos deixar partir.
Biliyorsun, herkese hayaletleri işitebildiğini söylemeyi bırakmalısın.
Sabes, tens de parar de contar a toda a gente que consegues ouvir fantasmas.
Ama onu sensiz yaşaması için bırakmalısın. Bunu ona borçlusun.
Mas você deve a ela deixa-la viver sem você.
Melinda böyle düşünmeyi bırakmalısın.
Melinda, tens que parar de pensar assim.
Sen ailen için burada olmalısın ve öc alma işini bize bırakmalısın.
Tens de ficar por aqui pela tua família e deixar a parte da vingança para nós.
Ne yazık ki ülkeme karşı bir kongre deklarasyonu olduğunun farkında değildim. Onu derhal serbest bırakmalısınız.
A não ser que haja uma declaração do Congresso contra o meu país da qual não tenha conhecimento, deve libertá-lo.
Bizimle tartışmayı bırakmalısın, Donna.
Tens que parar de lutar connosco, Donna.
Artık otomatiklerdeki sıkışmalar hakkındaki kaygılarını bırakmalısın
Não deves preocupar-te com as automáticas que se encravam.
Bence artık günlüğü okumayı bırakmalısın.
Será melhor deixares de ler o diário.
O bir de, sıkı kadife pantalonla paten yapmayı da bırakmalısın. Düşünsene...
É como...
Onu bırakmalısın.
Deveria deixá-la.
O ailenin tedavisini bırakmalısın.
Tens que deixar de atender a família.
Yapamam. Parmak uçlarına basmayı bırakmalısın. Ayağının topuk kısmına bas.
- Não consigo.
Duygularını serbest bırakmalısın.
Precisas de a libertar.
Kyle Hollis'i görmeye gittim. Bunu yapmayı bırakmalısın Charlie.
Fui ver o Kyle Hollis.
Bununla ilgilenmeyi savcılık ofisine bırakmalısın.
Devias parar de fazer isso, Charlie.
Kruvazörün ana silahlarını devre dışı bırakmalıyız.
Temos que destruir as armas principais do cruzador.
Kruvazörün ana silahlarını devre dışı bırakmalıyız.
Precisamos destruir as armas principais do cruzador.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]