Francesa перевод на португальский
1,962 параллельный перевод
Fransızların gururu tehlikede. -
A honra francesa está em jogo.
2 yıldır Fransa sarayındasın.
Estás na corte francesa há dois anos.
Kral, Fransa ile yaptığı antlaşmayı bozmak üzere.
Sua Majestade está cansado de sua aliança francesa.
Son seferinde Fransız romantizm edebiyatından bahsetmiştik ama bugün Rus edebiyatından bahsedeceğiz.
Da última vez falámos sobre literatura romântica Francesa mas hoje falaremos de literatura Russa.
Elçilerin dediklerine göre İmparator önce Fransa'nın İtalya'daki topraklarına saldıracakmış.
O enviado confidenciou-me que o Imperador vai atacar primeiro a ocupação francesa em Itália.
Saraya gelmeleri için Fransız delegelerini, davet ettim ; yeni bir antlaşma yaparak, İmparator'a karşı güçlerimizi birleştireceğiz.
Então, convidei uma delegação francesa para visitar a corte de Vossa Majestade, para discutir um novo tratado, comprometendo-nos juntos, face à intransigência e agressão do imperador.
Önce, yıllardır Anglo-Fransız düşmanlığının yarattığı kötü etkileri sileceğim.
Em primeiro lugar, curar as feridas causadas por anos de hostilidade anglo-francesa.
Fransız soğan çorbama ne yaptığını söyle?
O que você fez com a minha sopa francesa de cebola, meu Deus? Ficará tudo bem.
Eğer mezun olamazsam Birleşik Arap Emirliğinde bulduğum çevirmenlik işini kaybedeceğim.
Ouça. Se não conseguir isto, não poderei trabalhar na Aliança Francesa. 6 meses traduzindo nos Emirados Árabes.
Temsil ettiğin ülkenin % 10'undan rahatsız olmak nasıl bir his?
Como pode ser um embaraço se 10 % da população francesa é muçulmana?
5 dil konuşuyor, Fransızca ve İbranice de dâhil. 1998'de İngilizler, Şam'da faal olduğunu tespit ettiler.
Fala 5 línguas, incluindo a hebreia e a francesa, em 1998, os britânicos descobriram-no activo em Damasco.
El Barad, İbranice ve Fransızca da dâhil 5 dil konuşuyor.
Al-Bharad fala 5 línguas, incluindo a hebreia e a francesa.
Dük ve ben Fransız Savaşı anılarından konuşuyorduk.
O Duque e eu estávamos relembrando sobre a campanha francesa.
Sör John, Fransa Savaşı'nda Kral ile omuz omuza çarpışmış.
Sir John lutou ao lado do Rei durante a sua campanha Francesa.
Fransız vanilyası, geçen gün çok beğendim demiştin bende...
É baunilha francesa, por causa do outro dia, disseste o quanto gostavas, por isso...
- Vanilyalı dondurma.
- Baunilha francesa e malte.
Sen Fransız değil misin?
E tu não és francesa?
Hayır, değilim.
- Não, não sou francesa.
Fransız Devrimi'ne dair söylenecek, tarih kitaplarında yazılanlardan çok daha fazlası var.
Há muito mais sobre a revolução francesa do que foi escrito nos livros de história.
- Sanırım İspanyol veya Fransız.
- Acho que era espanhola ou francesa.
Çok değişik kimliklerle çok değişik kişiler için çalıştınız. Ama Angelica Buque adında bir Fransız kabare dansçısı olarak Ramat'ta da bir yaz geçirdiniz.
Trabalhou para vários amos em vários disfarces, mas foi disfarçada de Angelica de Buque, a dançarina francesa, que passou o Verão em Ramat.
Meksika yemegi sevmiyorum, yine Fransiz yemegi istiyorum.
É mexicana. Não gosto de mexicana, quero outra vez francesa.
Hani Fransız yemeğinden nefret ediyordun?
- Pensei que odiavas comida francesa.
Jetler Moskova'ya bomba yagdirmak için yapildi, Fransiz yemegi için degil.
Os jactos servem para lançar bombas em Moscovo, não para cozinha francesa.
Bir tabak yemek uğruna hasatalığını kullanmana inanamıyorum.
Não me acredito que usaste o teu cancro para conseguires uma panqueca francesa.
Fransız Devrimi pasta yedi.
A Revolução Francesa teve bolo. Vem.
Kapı eşiğinde taze ve Fransız tarzı yiyecekler var. Bunu söylemek tuhaf ama, senin kapı eşiğin benim kapı eşiğimdi.
Temos comida fresca e francesa à tua porta o que é difícil de dizer porque tua porta era a minha porta.
Jipimi tamir edip hanımıma da seksi Fransız iç çamaşırları aldım.
Arrumei a minha 4x4... e comprei para a minha mulher uma sexy lingerie francesa.
Yada Fransa'daki mallara.
Ou da propriedade francesa.
Benim küçük Davie'm Fransız piliçlere vurmak için hazır değil mi?
O pequeno Davie está preparado para fazer-se à francesa ou quê?
Bak, sen erkeksin, ve benim yabancı değişim öğrencimsin, Fransa'dan sarışın ateşli, adı...
Tu és um rapaz e o meu estudante de intercâmbio é uma brasa duma miúda francesa, chamada,
Bir Fransız şirketinde çalışıyorum, Vivendi denilen büyük su operatörü, "Vivendi Environment"
Trabalho numa empresa francesa, uma grande operadora de Água chamada Vivendi.
Metropolis, şehir planlamasının bir numaralı Fransız dergisi.
'Metropolis'é a revista francesa nº1 de planeamento urbano.
Fransız bir gazete için Dünya Ticaret Merkezi hakkında bir hikaye yazacaktı ve yanında iki de fotoğrafçı olacaktı, ben de bunun iyi bir tanıtım olacağını düşündüm.
Ele ia escrever um artigo sobre o'World Trade Center'para uma revista francesa. Estava acompanhado por dois fotógrafos. Eu achei que era uma boa divulgação.
Fransız'san tabii.
Se é que tu és francesa.
Fransa sınırına yakın.
- Perto da fronteira francesa.
Fransız mutfağını öğrenmek.
Aprender cozinha francesa.
Komik olan şu ki üç ay önce Marie Antoinette'in kim olduğunu sorsan muhtemelen okuldaki Fransız öğrenci olduğunu söylerdim.
Tem piada : se, há três meses, me perguntasses quem era Maria Antonieta, eu teria dito que era a aluna francesa que tem acne.
Zekice bir seçim! Düzgün bir Fransız yemeği yapabilmek için üç dört kere denemem gerekmişti.
Fiz quatro tentativas antes de entrar no âmbito da cozinha provençal francesa.
Bir yerliyle seks yaptın mı hiç? Fransızca konuşur...
Já alguma vez fizeste amor com uma francesa original?
Bir fransız komedisi içim mükemmel.
Eram óptimas para uma farsa francesa.
İngiliz bölgesinde iç Fransız bölgesinde karnını doyur Alman bölgesinde ajanlık yap ama Japon bölgesine sakın yaklaşma.
Bebidas na zona britânica, comida na zona francesa, espionagem na zona alemã... Mas mantenhamo-nos longe da japonesa.
Tabi ya. Kendisi yurt dışında yaşayan bir Fransız vatandaşı. - Gönderemezsin.
Ela é uma cidadã francesa, que mora lá, não podes.
Fransızdı.
Ela era francesa.
Amacımı gerçekleştirmem konusunda başarılıydı. Hayallerimin kadınını istemeden de olsa en büyük düşmanımla tanıştırman konusunda ise başarısızdı. Ve şimdi onlar çıkıyorlar ve muhtemelen birbirlerine Fransız öpücüğü falan verecekler.
Digo que foi exitoso porque atingi o meu objetivo, mas foi menos exitoso no sentido de que inadvertidamente apresentei ao meu arquiinimigo a rapariga dos meus sonhos, e agora estão a sair juntos, e provavelmente darão-se beijos à francesa ou algo assim...
Daha çok baharatlı kahverengi gibi.
( mostarda francesa ) - Na verdade, é mais castanho apimentado.
Birleşik Devletler'deki tüm Fransız nüfusunu ülkeden göndermeyi mi planlıyorsun?
Intenciona embarcar toda a população francesa para fora dos Estados Unidos?
Fransız zaferi gibi bir olay neticesinde tehditleri yönünde hareket edecek kadar cesurlarsa, gerektiği takdirde zor kullanarak hainleri hizaya getirmeye hazır olmalıyız.
Se tiverem a audácia em agir de acordo com o ameaçado, na eventualidade de uma vitória francesa, temos de estar preparados para colocar os renegados no redil, pela força, se necessário!
Angelica, o da Fransız'mış.
Francesa.
Fransa'dan falan mısın?
É francesa?
Marie fransızdı, hikayeyi biliyordu.
Marie era francesa. Conhecia bem a história.