Franchising перевод на португальский
65 параллельный перевод
Katoliklik sanki büyük bir ayrıcalık.
O Catolicismo é como um enorme franchising.
Ortaklık yoluyla kurulacak plastik cerrahi klinikleri muhteşem fikirlerinden biri.
Criar uma rede de franchising... de clínicas de cirurgia plástica, é uma magnífica ideia.
Çeşitlilik istiyor. Gerçi, tekstil işinde olsak da mağaza zinciri işini biliyoruz. Evet... yaklaşık 40 dükkanlık bir lokanta zinciri.
Ele pretende diversificar, associando o nosso grupo, especializado em têxteis... mas com experiência de franchising na distribuição com uma cadeia de cerca de 40 lojas de alimentação.
- Tanker franchise'ı ne olacak? - Üç bölgede franchising verebiliriz...
'e acerca do franchise dos tanques?
Yalnızca telif hakları bizi zengin etmeye yetecektir.
Só os direitos de franchising vão enriquecer-nos.
Tanrı'nın komşulara yiyecek taşıdığını bilmiyordum.
Eu não sabia que Deus estava a fazer franchising na vizinhança.
Pizza Hut Tekel Savaşlarından sağ çıkan tek restoran.
A Pizza Hut é o único sobrevivente das Guerras do Franchising.
- Belkide hafta sonu bir şova giderim.
Vou à feira de franchising este fim-de-semana.
Bana bölgesel isim hakkından bahsetme.
Não me venham com conversas de sub-franchising.
Bölgesel isim hakkı işinde çok para kazanıyoruz komik değil.
Estamos a fazer tanto dinheiro com sub-franchising, que já não tem piada.
"Music Town devir sözleşmesi" mi?
"Opção de acordo de franchising com a Music Town?"
İsim hakkından gelen tüm parayı Harlem Seyyahlarına karşı bahse mi yatırdın?
Pegaste no dinheiro do franchising do teu nome e apostaste-o contra os Harlem Globetrotters?
Ülke çapında eğitim okullarım var. - Bunu bilmiyordum.
Como saberás, tenho uma franchising das escolas por aqui...
Bayi piramit entrikası çevirmişler. Paraları yok, ve bizi de kandırmayacaklar.
Têm uma franchising mas não têm dinheiro e não nos vão enganar a nós.
BaşarıIı bir restoran zinciri orada ne paralar kazanır, biliyor musun?
Sabes quanto é que um franchising ganava naquele lugar?
Bir ayrıcalık, siyah insanın Supercuts'a cevabı.
É um franchising, a resposta para os cortes de cabelo dos negros.
Ben Arizona da kendi işimi açmayı düşünüyorum.
Estou a pensar em abrir um franchising no Arizona.
Bayilik verme konusunda çok düşündün mü?
Vamos. Então, tem pensado em franchising?
- Benim oranın bayiliğini verdim.
Fiz um franchising do meu restaurante.
Lokantasının bayiliğini vermesi için ona yardım edeceğim.
Vou ajudá-lo a fazer um franchising do restaurante.
Luke'un yerinin bayiliğini verecekmiş.
- Quer criar um franchising do restaurante.
Lokantanın bayiliğini verecekse, Yale yakınlarında bir yere de versin.
Se vai fazer um franchising, que abra perto de Yale.
- Bayilik vermeyecek.
- Não vai fazer franchising.
Belki de orada bir uyuşturucu dükkanı açarsın?
Talvez queiram abrir a merda de um franchising, hein?
Neden çörek satış işine gireyim ki?
Porque quereria eu um franchising de donuts?
- O zaman satışını neden yapayım?
Então porque quero o franchising? Por questões de investimento.
Satış fırsatları hakkında yetkili biri ile konuşmak istiyordum.
Gostava de falar com alguém sobre as oportunidades de franchising.
Çörek satışı çok kârlı bir iş.
As franchising de donuts são extremamente lucrativas.
İyi de kim çörek satışı yapmak ister?
Sim, mas quem é que raio quer uma franchising de donuts?
Kim çörek satışı yapmak ister?
Quem é que raio quer uma franchising de donuts?
Çünkü onlara senin Lucy olduğunu söyledim ya da Lucy'nin sen olduğunu. Onlar da anlaşmayı imzalayacaklardı. Ama sanırım çörek işi yapmak kısmet değilmiş.
Isso foi porque lhes tive de dizer que eras a Lucy, ou a Lucy eras tu, para que fechassem o negócio, mas acho que não tenho futuro no franchising de donuts.
Sen burada olmasaydın onlara artık bu işi istemediğimi söyleyecektim.
Sabes, antes de aqui chegares, eu ia dizer-lhes que já não queria o franchising.
Bir gün bu işi ticarete dökeceğim.
Um dia faço um franchising disto.
Ayrıcalığımızı bitirdin, aferin sana Bakula.
Isso mesmo, dá cabo do franchising, Bakula.
Sana söylüyorum, franchising geleceğin trendi.
Ouve o que te digo, o franchising é a onda do futuro.
- Bir franchise yapacak.
- Vai transformar aquilo num franchising.
Katılım aşağıda ve imtiyaz sahipleri iyi bir kişiliğe ihtiyaç duyuyor o yüzden size çok önemli bir soru sormam gerek ve bana yüzde yüz samimi bir şekilde cevap vermelisiniz, oldu mu?
A equipa está a cair e o franchising precisa de personalidade. Tenho de te perguntar algo muito importante. E tens que ser 100 % filho da mãe de honesto comigo.
UAKE'nin bir numaralı satış temsilcisiyim. Geçen yıl tam 100 franchising sattım.
Sou o principal representante, vendi cem franchises o ano passado.
İsim hakkı meselesini bir ara konuşalım.
Depois temos de falar sobre um franchising.
Sandviç'i şikayet ediyormuş.
Ele queixa-se de um franchising de sandes.
Size şubeciliğin heyecan verici dünyasıyla ilgili bir şeyler anlatmak istiyorum.
Olá, sou o Henry Pope. Gostava de falar consigo sobre o excitante mundo do franchising.
Bu adam suikastçi değil, aracı firma.
Ele não é um assassino. É um franchising.
Onun o koca kıçını en az yanındaki herif kadar seviyorum,... ama o lanet kıça bir acentelik vermeye gitmiyorum.
Gosto de rabos grandes como qualquer outro homem, mas não façam dele um franchising!
Evet, adam girişimciymiş, "Joystick Jungle" adında bayilikleri olan bir şirket kurmuş.
Sim, era um empresário que iniciou um "franchising" chamado Joystick Jungle, ou algo parecido.
Bir olay yeri inceleme teknisyeni Sanella'nın franchise teklifi olabilecek buruşturulmuş belgeler bulmuş.
A U.I.C. encontrou documentação embrulhada para o que pode ser um potencial franchising do Sanella's.
Franchise belgelerini restoranın arkasındaki çöplükte bulduk.
Encontrámos a documentação do franchising no contentor do lixo, nas traseiras do restaurante.
Annabelle franchise belgelerini sana verdiğini söyledi.
A Annabelle contou-nos que lhe deu a documentação do franchising.
Öyle gözüküyor.
Foi comprado por um franchising, não foi?
Bölgesel isim hakkı.
Sub-franchising.
Ortaklık.
Franchising.
- Bayilik mi?
- Franchising?