Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ I ] / Ileri bak

Ileri bak перевод на португальский

141 параллельный перевод
Daima ileri bak.
Olhe sempre para frente.
Hey, ileri bak. Bana doğru.
Olha em frente, para aqui.
Dümdüz ileri bak.
Olhem para a frente.
- Dümdüz ileri bak ve devam et.
- Levante a cabeça e anda.
Bana bakmayın, ileri bakın. Kendinize olan güveniniz nerede?
Não olhem para mim, olhem para a frente.
Yalan söylediğinde ileri bakıp, saçını geri attın.
Desviou o olhar quando mentiu, e moveu o cabelo para trás.
Araştırma yapın. Bunun üzerine kağıt okuma ileri bak.
Faça a pesquisa, tou ansiosa por ler o seu jornal sobre isso.
Tamam, şimdi ileri bak.
Olha em frente.
Belki de kameranın üzerinde tutsan ileri bakıyormuş gibi olur.
Mesmo em cima da câmara, para que olhe directamente em frente.
Onlarla çalışana kadar ileri bakıyordum. Ta ki bir arada çalışana kadar, sonra ; "Angus bebeğe baksana sen!" oldu.
Estava ansioso para... trabalhar com elas até que isso... se tornou em trabalhar contigo e com elas... e "Angus, podes ficar com a bebé por um bocado?"
- Yürümeye devam et ve ileri bak.
Continua a andar e não olhes para trás.
Bana bakın bu insanlar kim ve neden sizi ele geçirmek için bu kadar ileri gidiyorlar?
Meu Deus, meu Deus. Quem é a senhora e porque é que eles a querem?
İleri bak!
Olhem para a frente!
Bir ileri bir geri dolanan şu adi herife bak.
Olha esse miserável palerma às voltas sem parar.
İleri bak!
Descansar armas!
İleri bak!
Olhar para frente!
Bak, dilini ileri uzat ki alt dişlerinin üstüne gelsin.
Ouve, pöe a língua para trás sem tocar nos dentes.
Sanat değeri olmayan yapıtlar siyasi bakımdan ne kadar ileri olurlarsa olsunlar, etkisiz kalırlar.
"As obras que não têm valor artístico, " por mais avançadas que sejam do ponto de vista político, " permanecem ineficazes.
İleri bakınca o kadar da uzak gelmiyor.
Não parece tão distante, pensando bem.
İleri bak!
Olhar em frente.
Geceleyin göğe baktığımızda, uzaklarda gördüğümüz solgun bir ışık noktasında,... belki de bizden değişik birileri bir yıldıza bakıyor ve bizim Güneş dediğimiz bu yıldıza bakarken ve eğlenirken, bir an için,... hakkımızda ileri geri sözler sarfediyor olabilirler.
Talvez que perto de um desses pontos de luz no nosso céu nocturno, alguém bastante diferente de nós, dando uma vista de olhos ociosa para a estrela a que chamamos Sol, se entretenha por uns momentos, a uma especulação extravagante.
- Ne kadar ileri gittiniz? - Bak.
- Foste até ao fim com ela.
Bak, General, neden askerlerinin yarısını burada, onların gerisinde tutmuyorsun, bu sayede onları ileri doğru itebiliriz, böylece geri dönmelerini engelleriz.
Olhe, general por que não tenta manter metade das suas tropas aqui, atrás deles, empurrando-os para a frente, para que não possam fugir.
Bak, Stan, çocuk bu kez çok ileri gitti.
Ouve, o miúdo está a chegar ao limite.
Tamam, ileri bir noktaya bak.
Bem, concentre-se num ponto. Olhe para ele.
İleri bak.
Olha em frente!
İleri bak!
Olha em frente!
İleri bakın ve olumlu düşünün.
Vá em frente e seja positivo em relação à vida.
Başını kaldır. İleri bak.
Levantem a cabeça.
İleri bak.
Olha em frente, homem.
İleri doğru bak.
Em frente, você.
İleri Komutanlık Garnizonu'nun haritasına benziyor. Şu detaylara bak. Bunlar gerçek olmalı.
Parece um mapa do posto de comando avançado.
Yüksek düzeydeki teknolojilerine bakılacak olursa mantıken... ileri bir kültüre sahipler.
Pela lógica, dado o seu alto nível de desenvolvimento tecnológico, têm uma cultura avançada.
İleri bak.
Olha em frente.
İleri tıp için ilk tadımlarını yapmak üzere geleceğe bakıyordu.
Estava ansioso pelo seu primeiro contacto com "medicina da fronteira".
Debbie, ileri doğru bak.
Olhar em frente, Debbie.
Sadece ileri ve geri yürüyor ve posta kutusuna bakıyor.
Anda para a frente e para trás junto da caixa do correio.
Resimlerim hakkında, Paris'in ileri gelen eleştirmenlerinden birinin yazdıklarına bak.
Veja! Do principal crítico de arte de Paris. Veja o que escreveu sobre um dos meus quadros.
Fazla ileri gitmek istemem ama bir süre daha buradayım, bazı gayrımenkullere bakıyorum...
Não quero ser mal-educado nem nada isso, mas... mas vim aqui verificar alguns negócios de imóveis, e...
- Bak ne kadar ileri gittin.
- Vê até onde conseguiste chegar.
İleri bakıyor.
Olha para o lado.
Bak, şimdi, ben müdürün odasına girdi sen olduğunu hatırlıyorum ve ben sadece meraktan tagged ileri.
Olha que eu lembro-me que tu é que forçaste a entrada do gabinete e eu só fui contigo por curiosidade.
İleri bakıyorum, arkaya değil.
e estou a olhar para o futuro, não para o passado. Está bem?
- Bak özür dilerim, ileri gittim.
- Sinto muito.
Bak, ileri gitmelerini engellemişsin.
Olha, tu resististe ao primeiro avanço deles. Isso é bom.
Bak, herşeyden önce, Ballard gibi bir adamın böyle bir işi yürütebilmesi için bilgisayarı bilen ve ileri matematik bilgisi olan birilerine ihtiyacı var.
Bem, vejamos, primeiro um tipo como o Ballard precisa de alguém hábil em computadores e com conhecimentos avançados em Matemática. para conseguir fazer uma coisa destas.
- bak, Biz, doğru bilgiyi alıncaya kadar Veya bir tanık, ileri çıkar Biz, polis prosedürünü izlemeliyiz.
Sr. Malik - Olha, até conseguirmos as informações certas, ou a não ser que surja uma testemunha temos que seguir os procedimentos policiais.
İleri bak, ellerini de indir.
Olha em frente e baixa as mãos.
Hızlı ileri al. Yanında başka biri oluyor mu diye bir bak.
Mais à frente, veja se ele aparece com mais alguém.
Düm düz ileri bak ve gördüğünde...
Olha em frente, diz-me quando a conseguires ver...
Bak, ileri bir teknoloji ile uğraşıyoruz ve işe yarayacak deneyime sahibiz.
Olha, estamos a lidar com tecnologia muito avançada, e temos alguma experiência que pode ser útil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]