Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ I ] / Işığı aç

Işığı aç перевод на португальский

246 параллельный перевод
Işığı aç Slim.
Acende as luzes, Slim.
Işığı açık bırak, bu sayede uyursun.
Deixe a luz acesa e conseguirá dormir.
Işığı açık unutmuşsun.
Deixou a luz acesa.
Evine git. Işığı aç.
Vá para casa.
Işığı aç.
Acende.
- Işığı aç!
Acenda a luz!
Işığı aç.
Liga.
Işığı aç.
Vamos acender a luz.
Geleceğiniz buna bağIı olabilir. Işığı açık bırakın.
" O seu futuro pode depender disto - Deixe a janela aberta -
- Işığı açık bırakacak mısın?
- Vais deixar a luz acesa?
Geleceğiniz buna bağIı olabilir. Işığı açık bırakın. "
O seu futuro pode depender disto - Deixe a janela aberta - "
Benim hatam, unuttum. Işığı aç anne!
- A culpa foi minha...
Işığı açık bırakmanı isterim.
Preferia que deixasse a luz acesa.
Işığı açın!
Quem é? Acendam a luz!
Tamam! Işığı aç!
Vai, acende a luz!
Işığı aç.
Liga a luz.
Işığı açınca, yanlış dairede olduğumuzu anladık ve... cesedi gördük.
Mas ao acender as luzes vimos que não era, e lá estava o corpo.
Işığı aç.
- Liga as luzes.
Işığı aç.
Liga as luzes!
Işığı aç, içeriye bak.
Acende a luz. vê lá dentro.
Işığı açık bırak, Thomas.
Deixa a luz acesa, Thomas.
Işığı açın!
Acende as luzes!
Işığı açık bırakabilir miyim?
Importas-te que eu fique com a luz acesa?
Işığı açıyorum.
Eu apago a luz.
Kişiye özel işaretli olduğu için, bir iş mektubu olmadığını düşündüm. Açılmadı.
Uma vez que vem marcado como pessoal, assumi que não era uma carta comercial, por isso não foi aberta.
- Işığın açık olduğunu gördüm ve...
- Vi a luz acesa e vim...
Canım Renato, yeterince açık olamadım. Ama bir konuya parmak bastığımda kendimi o meselede hemen bulurum.
Diz-me, Renatinho... talvez não seja muito delicado... mas quando me metem os pontos nos "is", acabo por ter ideias.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm. Işığın açık olduğunu gördüm. Eskiden burası kızımın odasıydı.
Peço desculpa pela interrupção, mas vi luz e como esta era a cela da minha filha... não sei.
Asıl hipotezim şu ki ; bir kadın olarak erkeklerin hakim olduğu bir alanda iş yapmayı senin erkek karşılığından, üssel olarak daha acımasız ve şeytani davranarak telafi etmeyi hissettiğini tahmin ediyorum.
Acho que a minha hipótese principal é a de que uma mulher que opera num meio dominado pelos homens sente a necessidade de compensar em demasiado sendo assim exponencialmente mais implacável e diabólica do que os já estabelecidos colegas masculinos.
Işığın açık olduğunu gördüm de.
Desculpa...
Bu iş size yıllık 60.000 gelir getirir. .. Vasiyet açısından bakıldığında bu bir değer sayılır.
O cargo tem um salário anual de $ 60.000, o qual será considerado um bem segundo os termos do testamento.
Açıkçası, bu adamın avukatlığını yapmak bana göre bir iş değil.
Francamente, ser conselheiro domiciliário do Rick Masters não é para mim.
Şu Harry Yung denen adam acılı gününde iş yerini bastığın için sana çok kızmış.
Um Harry Yung ficou chateado por entrares no gabinete dele num dia de luto.
Işığı ve sireni de aç.
Liguem a luz. Liguem a sirene.
Sanmam. Işığı hep açık bırakır.
Não, apenas deixam-nas acesas para afugentar os ladrões.
Işıklar açıkken, buranın Matmazel Patricia'nın mutfağı olmadığını hemen anlardın.
Repare, Jimmy, com a luz acesa, vê-se logo que não é a cozinha da Mademoiselle Patricia.
Sanat konularında uzman gibi açıklamalarda bulundu. Kendisini adadığı bir sanatçıya servet kazandıran ya da onun servetini arttıran bir iş adamı.
Descreveram-mo como sendo um conhecedor de arte, um homem de negócios que pode fazer ou aumentar a fortuna de qualquer artista que lhe interesse.
Şimdi iş için açığız.
Agora estamos abertos para negócios.
Tuhaf olan, bu davanın, Mitchell'ın başlattığı... iş bulma konusundaki kapsamlı programın kabulünden 48 saat sonra açılması.
As acusações foram feitas 48 horas... após a ratificação do Projecto de Lei de Empregos Mitchell.
Ben dünyada en güçlü adam olmayı hak eden Harvard-eğitimi öngörülü hırslı biriyim ve sense... bu fantezi dövüşlerin ancak Broadway sahnelerinde iş yapacağını bilemeyecek kadar salak birisin. Açıkladığın iyi oldu.
Sou um ambicioso, educado, visionário... que merece ser o homem mais poderoso do mundo... e tu és um idiota, que nunca percebeu... que a única forma de vencer ao pontapé é na Broadway.
O kadınla ne iş çevirdiğini söylemezsen çok daha büyük bir sorunun olacak. Ama önce cazibesinin etkisinde kaldığımı açıklığa kavuşturmak istiyorum. Pekala.
Tem problemas maiores, a menos que me diga o que tinha combinado com esta mulher.
Bunu açıklayamam, işte bu yüzden bu gece burada olmanızı istiyorum,... Samuel'in nasıl tanrısal bir iş yaptığını görmeniz için.
Não consigo explicá-lo. É por isso que vos estou a pedir que estejam presentes logo, para que possam ver por vós mesmos o Samuel a fazer o trabalho do Senhor.
Işıklar yeniden açıldığında bazıları gitmişti.
Quando as luzes voltaram outra vez, algumas pessoas saíram.
Disiplinli çalışmaya devam edip dayanıklılığımı artırmalıyım. Çünkü acı gerçek tam önümde duruyor, bir iş bulmam gerek.
Tenho de permanecer forte, manter-me disciplinado pois é esta a dura realidade.
Ama yaptığın tek iş ise zayıfları dövmek. Ve senin yoluna çıkan herşeyi ya da herkesi yok etmek senin küçük acınacak duyguların doğru ya da yanlış, güç ve adalet.
E a única coisa que faz é espancar os inocentes, e... desrespeitar e destruir todos e tudo o que se atravessa á frente de... você e da sua patética noção do Bem e do Mal, ou de Justiça e Poder.
Altı aydır açığız ve iş bomba gibi gidiyor.
Estamos abertos há seis meses e o negócio vai de vento em popa.
Ancak iş sonuca dayandığında sadece tek bir açıklama kalıyor.
Mas, lá no fundo, só há uma explicação.
Şimdi, bu iş doğru halledildiğine... kitaplar açıldığında, senin üyeliğini teklif edeceğim.
Agora, as coisas serão bem feitas... quando abrirem as inscrições, vou propor-te para membro.
- David. İş yerindeki herkesin senin kadar akıllı olmadığını dinlemek. Acımacızca.
- Ter de ouvir como ninguém, no teu emprego, é tão esperto como tu.
— Neyse, aradığınız için sağ olun. Bu kadar iş yaptıktan sonra acıkmışsınızdır.
Deve ter fome, depois de todo este trabalho.
Şu ana kadar gayet iyi spor yaptığımı düşünüyordum... Ama üşüdüm ve acıktım, ve bir çeşit iş bitirilen bir moteldeyim...
Eu penso que fui boa desportista até agora... mas eu tenho frio, e fome, e estou num motel qualquer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]