O kadar ki перевод на португальский
21,354 параллельный перевод
Baal insanların aklına girip, onları birbirine düşürür ta ki birbirlerini öldürünceye kadar.
O Baal entra na mente das pessoas. Vira-as umas contra as outras, até se matarem a si mesmas.
Siz var ya o kadar tatlısınız ki!
Rapazes! Tão queridos!
Neyse ki burası o kadar da ürkütücü değil.
Ora, ainda bem que este lugar não é nada assustador.
Nick de onun gibi olacak diye o kadar çok korkuyordum ki... - Sorun değil.
Sempre tive medo que o Nick acabasse como ele que eu...
Her fırsatta hatırlatacağım sana bunu. Ta ki sen buna inanana kadar.
Vou-te lembrar a todo o momento, até que acredites.
Söyledik ki. Şirketin teknik kılavuzunda var zaten. Ama Gleb, Richard'ın işi bu kadar ciddiye aldığını fark etmedi herhalde.
Falámos e está no guia mas acho que o Gleb ainda não percebeu o quão sério é para o Richard.
O kadar iyi niyetli, aklı başında ki ne kadar çekici olduğunun farkında değil sanki.
Nós temos uma ligação verdadeira, ela é tão simpática e tão realista. É como se ela nem soubesse quão atraente é.
O kadar sarhoş olacak ki farkı anlamayacak.
Vemo-nos por aí.
Efsaneye göre hafızası o kadar sağlammış ki asla unutmazmış.
Segundo a lenda, a sua memória é tão robusta que nunca se esquece.
Her şeyi bir kenara atmana izin vermeyi o kadar çok isterdim ki ama yapamam!
E por mais que eu adorasse que tu estragasses tudo... Não posso!
Seni bir araya getirmeye o kadar daldım ki sana nasıl sesleneceğime karar vermedim.
Estava tão empenhado em construir-te que nem decidi o que haverei de te chamar.
Hiç yapmadığımız o kadar çok şey var ki.
Muitos de nós nunca fazem coisas.
Her şey Boston çay partisinde başladı o kadar iyi bir şakaydı ki, tüm ülkeyi sardı.
Tudo remonta ao Tea Party de Boston, uma partida tão boa que começou um país.
Hatta o kadar çekiciydiniz ki daha sonra sizinle takılmak isterim.
Na verdade, estava tão charmoso. Gostaria de brincadeira mais tarde.
Bana o kadar sıkı sarılırdı ki ; aynen böyleydi.
Abraçava-me com tanta força, que parecia isto.
O kadar soğuk ki.
- Está muito frio!
Olurum ben. Zihnim o kadar açık ki bir sürü kötü düşünce geliyor.
Vou fazê-lo, a minha está tão aberta que captou coisas más.
Walter, ona yapmış olduğunuz iş telifinden dolayı o kadar müteşekkir ki size ufak bir sürpriz hazırladı.
O Walter está muito agradecido por aquela oferta de emprego. Preparou uma pequena surpresa para si.
Bu bok çukurunda o kadar uzun zaman kaldım ki artık dışarı çıkmaya karar verdim.
Fiquei presa neste buraco durante tanto tempo que decidi sair.
Düşünce onu teselli etti. Ta ki aynı ölümsüzlüğün seni kaçışı olmayan hep acı çektirecek bir kadere mahkûm ettiğini fark edene kadar.
A ideia consolou-o até perceber que essa mesma imortalidade te condenava ao sofrimento, sem fuga possível, para sempre.
Haçlı ordusunu buraya kadar getirip şu anda, en ihtiyacımız olduğu zaman onlara ihanet etmemizin nasıl mantıklı bir açıklaması olabilir ki?
Que lógica teria arrastarmos todo um exército das Cruzadas até aqui, só para o trairmos agora, quando mais precisamos dele?
Titreme hezeyanı o kadar kötü ki gömleğini giyemiyor.
O delirium tremens é tão mau, que nem consegue abotoar a camisa.
Bir gün, ben altı yaşındayken, o kadar sarhoş oldu ki bir otoparktan evcil hayvan çiftliğine daldı.
Uma vez, quando eu tinha seis anos? Embebedou-se de tal maneira, que guiou através de um mini zoológico.
O kadar iyi biri olacağım ki beni tanımayacaksın bile.
Portar-me-ei tão bem, que nem me irás conhecer.
Ama yoksunluk o kadar fena bastırdı ki beni vahşi bir hayvan gibi - avlamak için kendini zorladın...
Mas a tentação foi muito forte, não te controlaste, tiveste que me caçar como...
Bir çocuk katili kendini o kadar dışlanmış hissetmiş ki bir noktada üst ranzadan aşağıya atlamış... ya da kafa üstü balıklama dalmış.
Um assassino de crianças sentiu-se tão rejeitado, que chegou ao ponto de saltar ou mergulhar de cabeça do beliche de cima.
Bu yüzden güçlerimi gizledim, ta ki yakın bir zamanda meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
Então, escondi os meus poderes... até recentemente, onde um acidente me obrigou a revelar-me perante o mundo.
- Önceden fark etmediğim şey şuydu ki ne kadar kendini adamış biri olduğunu göstermek için baban ve kameran hakkında anlattığın bir hikayeden bahsetti.
E, no caso de eu não saber, ela mencionou uma história que lhe contaste sobre a tua máquina fotográfica, o teu pai, para me mostrar quão comprometido estás.
"Bazen bir düşünce o kadar kuvvetli hale gelir ki düşünce sınırlarını aşar."
Uma vez, o Steve disse-me, "Algumas vezes, um pensamento pode ser tão poderoso que transcende a mente".
Başvurularımı kontrol ettiğimde, telefonda çok kibarlar ta ki ismimi duyana kadar, sonra telefondan sinyal sesi geliyor.
E quando ligou para saber a resposta, eles são educados ao telefone até ouvirem o meu nome, depois, desligam-me o telefone.
Neden babanı oraya götürüp, o kadar süre tutsunlar ki?
Porque é que levariam o teu pai para lá e o deixariam lá durante tanto tempo?
Altınları kadar iyi biri ki üzülerek söylüyorum buna çok ihtiyacımız var.
Tão bom quanto o ouro dele, que, lamento dizê-lo, precisamos muito.
Kriptologların o kadar mürekkep koklamışlar ki hayal alemindeler.
Os vossos criptógrafos andam a inalar a tinta que usam. Estão a imaginar coisas.
O kadar sert vurdum ki hiç uyanamadı.
Bati-lhe com tanta força que ele não mais acordou.
Bu insanlar o kadar zengin ki artık para bile kullanmıyorlar.
As pessoas são tão ricas que não usam dinheiro.
Saçını o kadar güzel parlatıyordu ki o görüntü hâlâ aklımdan çıkmıyor.
Brilhava de tal forma no teu cabelo que quando desviei o olhar ainda tinha a imagem presente.
O kadar yaygın bir gelenek ki kanun da olabilir!
Um costume tão universal que poderia ser lei.
Ne yazık ki damarlarındaki kan yaşarken de en az şimdiki kadar soğuktu.
Acho que o seu sangue era tão gelado em vida como é agora que está morta.
Saklı sırların ve ayinlerin içinden çıkılamaz ağları. O kadar karmaşık bir hâlde ki hiçbir din adamı, tarihçi veya avukat bu işi tamamen çözümleyemez.
Uma rede insondável de mistérios e liturgias arcanas de tal modo indefinida que nenhum clérigo, historiador ou jurista jamais conseguiria desembaraçar.
Eve geldiğimde kimse yoktu ve yatak o kadar güzel görünüyordu ki, ayı ailesinin evine giden küçük kıza döndüm, sen Reagan olmalısın!
Ninguém estava aqui quando cheguei em casa, e a cama parecia tão boa, eu fui... Chiça penico, e você deve ser Reagan!
Ben çalmadım ki! - Derdini anladım senin. Ben sorunu ortadan kaldırana kadar şikâyet edip duracaksın sonra da bu meseleyle hiçbir alakan yokmuş gibi olacak.
Não paras de te queixar, eu resolvo o problema, e tu não tiveste nada que ver com isso.
Ve o kadar harika ki gitar çalmayı öğrenmem gerektiğini düşünüyorum.
E é tão fantástica, que acho que preciso aprender a tocar violão.
Ta ki kışa kadar elbette yemek pişirmek için.
Até ao inverno, claro, quando precisavam de alimentar o fogo.
Niye büyüttün ki bu kadar?
Qual é o problema?
O'Dare ile o kadar takıldım ki adam yatmaya çalıştığımı falan sanacak.
Nem o O'Dare... Tentei tanto conhecer o O'Dare que ele pensa que estou interessado nele.
O kadar yakınız ki Hollywood yazısının "HO" sunu görebiliyorum. ( Hoe :
Que estamos tão perto que eu posso ver a enxada do sinal de hollywood.
- Madem o kadar gerildin... -... neden bu işi yapıyorsun ki?
Se está tão nervoso, porque é que vais fazê-lo?
- Sadece yanakları o kadar kırmızı ki.
Só... As bochechas dele... estão tão vermelhas.
Normal bir hayat yaşıyor olsaydım bu bir sorun olmazdı. Ama şu anda politikacılarla ve devlet adamlarıyla o kadar çok vakit geçiriyorum ki onlarla yalnız kalmaktan çok korkuyorum.
E isso não seria um problema, se levasse uma vida normal, mas, agora, passo tanto tempo com políticos e homens de estado que vivo cheia de medo de ficar a sós com eles.
Bu atamanın gerçekleşeceğinden o kadar eminler ki - Mary gidip şöyle yapmış...
- Estão tão certas que Mary...
O aptal eski dansı neden bu kadar umursuyorsun ki?
Afinal, por que te preocupas com uma velha dança estúpida?
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar param yok 29
o kadar iyi 85
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar güzel ki 39
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar param yok 29
o kadar iyi 85
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar güzel ki 39