Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ T ] / Taki

Taki перевод на португальский

5,037 параллельный перевод
Uyuşturucu, Albany Park'taki en büyük sorun.
O maior problema em Albany Park são as drogas.
Belmont Park'taki tesise taşınmaktan bahsediyorum.
Estava a falar sobre a possibilidade de me mudar para aquela maldita casa de repouso, em Belmont Park.
Travis Heights'taki kapalı otoparkta plakası Tish Delaurio üzerine kayıtlı bir kamyon tespit etmişler.
Uma pesquisa por matrícula encontrou um camião registado em nome de Tish Delaurio que está numa garagem em Travis Heights.
Olmaz bu iş. O salonu Calabasas'taki evin parasını zar zor çıkarıyormuş gibi gösteriyorum. Ama Trousdale'de 5 milyon dolarlık bir ev mi?
Mal consigo que pareça que aquele ginásio paga a casa em Calabasas, mas uma casa de 5 milhões em Trousdale?
Fas'taki soygunda senin payını çaldı ve seni balayında bırakıp gitti.
Ela roubou metade do vosso ganho em Marrocos e desapareceu. - Na vossa lua-de-mel!
İşte bu yüzden başın belaya girecek çünkü serbest kaldığım zaman New Orleans'taki tüm vampirlerin kökünü kazıyana kadar durmayacağım. Onlara destek olmaya cüret eden hiçkimseye merhamet etmeyeceğim.
- E esse é o teu perigo, porque quando estiver livre, não vou parar até que cada vampiro de Nova Orleães deixe de existir, e não vou ser misericordioso com quem se atrever a ficar do lado deles.
Kız şu anda Doğu Yakası'nda, -... ama birisi şu an Los Angeles'taki dairesinde kalıyor.
Ela está na Costa Leste, mas há alguém no apto., aqui em Los Angeles.
Paramount'taki o yetkili hanımı aradım.
Liguei para a executiva da Paramount.
Eğer York'taki memur bana Londra'ya gidiş-dönüş bileti sattığını hatırlarsa öldüm ben.
Se o empregado em York se lembrar de me ter vendido um bilhete de volta para Londres, Eu sou um homem morto.
- Dün gece Brough'taki Lawsonlardaydım. Ama bu gece yola çıkıyorlar, ben de Londra'ya döneceğim.
Ontem à noite fiquei com os Lawsons, em Brough, mas hoje vão se ausentar, pelo que vou voltar a Londres.
Echo Park'taki Solanı satıcısı Lil Top.
Um traficante do Soprano em Echo Park, Lil Top.
"Nightmare Before Christmas" taki Sally.
- Obrigada. É a Sally de "O Estranho Mundo de Jack".
Evet, New York'taki bir hukuk şirketinde çalışıyor.
Sim, trabalha num escritório em Nova Iorque.
- Irak'taki görüşmemiz mi?
Sim, foi no Iraque?
Cameron senin Irak'taki efsanendi.
Cameron era a tua lenda, no Iraque.
Tüm ödemeler Amertek'in Qurac'taki şubesinden yapılmış. Orası dünyada işlenmemiş petrol yatağının en çok olduğu yer.
Tudo de uma subsidiária da Amertek em Qurac, o maior campo de petróleo inexplorado do planeta.
Bronx'taki halk eğitim merkezinde gece derslerine katılıp grafik tasarım dersi alıyordu.
Estava a ter aulas nocturnas numa escola comunitária, em Bronx, de Design Gráfico.
İki hafta sonra Frank eğer istersem Los Alamos'taki tek kadın fizikçi olabilieceğimi söyledi.
Duas semanas depois, o Frank perguntou se eu queria ser a única mulher física em Los Alamos.
Önemli olan, kardeşimin 60 Minutes'taki konuşmanı dinledikten sonra benimle birkaç gün görüşmemesi.
Aquilo que era urgente era o meu irmão não ter que me ver durante alguns dias, depois de ouvir aquilo que você disse no "60 Minutos".
Bu Fas'taki Fas yemeklerinden bile güzel olmuş.
É melhor que a comida marroquina de Marrocos.
Peki sen Border Blog'taki arkadaşına ulaştın mı?
- Falaste com o meu amigo blogger?
Central Park'taki Glen Span Kemeri.
O Arco de Glen Span, no Central Park.
Ve yarın sabah New York'taki güvenli bir yerden taşınacağını biliyorum.
E acontece que eu sei que vai ser mudada, amanhã de manhã, de um local secreto, nos arredores de Nova Iorque.
Piedmont'taki büyük devlet toplu konut projesini imzalamadan önce sokakların karışacağından korkuyor.
Ele tem receio que rebente uma guerra nas ruas, enquanto tenta fechar o negócio em Piedmont. É um grande projeto governamental.
Zouaret'taki klinik.
A clínica em Zouaret.
Hiç New York'taki sıçanların neden sağlıklı olduğunu merak ettin mi?
Fabian, já imaginaste porque é que os ratos de Nova Iorque parecem tão saudáveis?
Bence neredeyse Stroybrooke'taki herkes senin kim olduğunu biliyor.
Acho que praticamente toda a gente em Storybrooke te conhece.
New York'taki eşine ulaşmaya çalış.
Tenta a sua mulher, em Nova York.
Robert Zane, ortaklık anlaşmasını çiğnersem kıdemli ortaklık teklif etti. Bu New York'taki en büyük avukatlık firmalarından.
É uma das maiores firmas de Nova Iorque.
Ve onların arasında, Fas'taki faili meçhul bir cinayet hakkında bir hikaye ve bir isim vardı. Charmataines.
E no meio de isto tudo, existia a história de um homicídio não resolvido em Marrocos, denominado, "Charmataines".
Garfield Heights'taki köprünün altında bir ceset bulmuşlar.
Encontraram um corpo na ponte Garfield Heights.
ARGUS'taki yardımın için sağ ol ama bunu biz hallederiz.
Agradeço a tua ajuda na ARGUS, mas nós temos isto controlado.
Muhammed Ali'yi gördüğümde, New York, Bronx'taki ıslahevinde okuyordum. Adı, "Spofford" idi.
Conheci o Muhammad Ali quando estava num reformatório no Bronx, Nova Iorque, chamado Spofford.
Taki sorgusu bitene kadar..
Mas, Roger, se a CIA a apanhar, ela será dissecada!
Birleşik Krallık'taki NSA takip-gözetleme merkezi
Base de dados de vigilância da NSA no Reino Undo
Ve kız elimde olduğu için Kral Douglas'taki tüm varlığın da benim kontrolümde.
E ao tê-la, tenho o controle de todo o teu dinheiro no Monarch Douglas.
New York'taki en büyük yerli Amerikan definleri var.
É o maior cemitério americano em Nova York.
New York'taki valilik yarışında şu anda görevde olan Vali Murray 52-48 önde.
Na eleição de governador em Nova York, temos o actual governador Murray com 52 % contra 48 %.
Gördüğün gibi Storybrooke'taki herkese ihanet etmedim.
E... não tenho de trair todos em Storybrooke.
New York'taki en eski ve en güvenli depolama tesisi. Paha biçilmez aile yadigarlarının ve Rönesans eserlerinin saklandığı yer.
Knight Morris, a mais velha e segura companhia de armazenagem de Nova York, a guardar desde heranças de valor inestimável até arte renascentista.
Çalışma yapılması için New York'taki Lamont-Doherty laboratuvarına götürüyormuş.
- Do laboratório Lamont-Doherty, em Palisades, Nova Iorque, para estudo.
The Preacher's Wife'taki Denzel Washington gibi dünyaya gönderilmiş bir melek olabilir.
Acho que ele é um anjo enviado à Terra como Denzel Washington em "Um Anjo em Minha Vida".
Ayrıca geçen gece Burbank'taki bir stüdyoda çalışıyordum.
E, ontem à noite, fui trabalhar num estúdio em Burbank.
Hamilton Okulu New York'taki en köklü eski özel okullardandır.
"Hamilton School" é uma das escolas privadas mais antigas em Nova Iorque.
EMT onun herhangi bir soruya cevap verebilmeye hazır olmadığını söylüyor taki yarın sabaha kadar.
O médico disse que ele apenas responderá a perguntas amanhã.
- New York'taki bir cinayete alâkalı.
Está relacionado com um homicídio em Nova Iorque.
Burası baya süslü bir yermiş ve bunu Newark'taki yeni Liman Başkanlığı'na gittiğim halde söylüyorum.
Este lugar é chique e eu já fui à nova CA de Newark.
Lanie'i bir anda Central Park'taki gölün ortasına sandalla götürmeye ikna etti.
Ele levou a Lanie de barco ao meio do lago do Central Park.
New York'taki bir basın toplantısından yeni döndük.
Voltamos de uma entrevista em Nova Iorque.
New York'taki kişi sayısından çok temizlik sertifikası verildiğini biliyor muydun?
Sabes que eles emitem mais certificados de limpeza de cenas de crime que todos os outros em Nova York?
Taki sorgusu bitene kadar.. Ve onun hikayeleri asla bitmez. Ve onun hikayeleri asla bitmez.
Só depois de a acabarem de a interrogar, e as histórias dela... nunca... acabam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]