Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Ü ] / Üst kat

Üst kat перевод на португальский

446 параллельный перевод
En üst kat!
Dá-me licença por um minuto.
- Anladım. En üst kat 14 numara.
Está no quarto 14, no andar de cima!
Daha çok bir üst kat hizmetçisi gibi davranıyorsun evin hanımı gibi değil.
Você parece uma criada, e não a dona da casa.
Evin üst katında yalnızca benim girebildiğim kilitli bir odada, masada ölü bir adam yatıyor. On saattir ölü.
Allen, numa sala fechada no último andar desta casa, numa sala a que ninguém excepto eu tem acesso, está um homem morto, estendido sobre uma mesa.
- Size üst katı göstereyim, efendim.
- Vou mostrar-Ihe o piso superior.
- Oturduğum dairenin üst katında.
- Onde viste o assassinato?
5. katta oturuyorlar. Oturduğum dairenin hemen üst katında.
225, Holt Street, no quinto andar.
Pencereleri, üst katı ve alt katı da.
E as janelas, em cima e em baixo.
Adınız Mrs.Lucia Colletti.Mr.and Mrs.Denver'lerde part-taym hizmetçi olarak çalışıyorsunuz... ayni zamanda da Mr.and Mrs.Brian Mullen'lerde... ayni apartmanda dairenin bir üst katında.
Você é a Sra. Lucia Colletti. É empregada em'part-time'do Sr. e Sra. Denver... e também do Sr. e Sra. Brien Mullen... num apartamento mais acima no mesmo prédio.
Ben de üst katında oturuyorum.
Viver acima.
Sadece biziz, üst kat komşunuz.
Somos nós, os vizinhos de cima.
Bütün çocuklarım bu evde üst kat yatak odasında doğdular.
Todos os meus filhos aqui nasceram no quarto, no andar de cima.
- Hem alt, hem de üst kat var.
- Tem andar de cima e de baixo.
Sanırım bana sadece üst katın anahtarını göndermişler.
Acho que me mandaram a chave de cima.
Komyo Tapınağı'nın üst katında uyurken...
Eu estava a dormir lá em cima...
Komyo Tapınağı'nın üst katı yok.
Não tem segundo andar!
Gökdelenin üst katında bir restoran var. - Öyle mi?
Há um restaurante no topo da Agulha Espacial.
Moskova elçilik binasının en üst katındayım Sayın Başkan.
No piso superior da embaixada em Moscovo, Sr. Presidente.
Gelin, on numara, üst kat.
Vamos lá então. É o número 10, lá em cima.
- Yukarıda! En üst kat!
- No último andar!
En üst kat.
Último andar.
En üst kat, her zaman en üst kat.
Último andar, é sempre para o último.
Yukarısı! En üst kat.
Cá para cima, último andar!
Paul, yukarısı, en üst kat!
Cá em cima, no último andar!
Evet, buradan memnunum, en üst kat.
Sim, aqui estou bem, é o último andar.
Ritz'in üst katı mı, Joseph'ın yeri mi?
Ou é o Ritz ou o Joseph's.
Yani evin üst katını mı kastediyorsunuz?
Quer dizer a de lá de cima, na casa?
1.90 boy, kahverengi saç 39 - 40 yaşlarında... Söz konusu yerin üst katında siyasi olmayan Edward Spencer'ın odasına girdi.
1 m90, cabelo castanho... na casa dos 30 ou 40... entrou na divisão por cima das instalações em questão, ocupada por Edward Spencer, um näo-político.
Ve şu an otelimizin üst katında kalıyor!
E nós temo-lo lá em cima neste momento!
Joyce Güzellik Salonu'nun üst katında kalıyorduk.
Vivíamos por cima da Joyce's House of Glamour.
En üst kat lütfen.
Último andar, por favor.
En üst kat mı?
O quê? Último?
Başka parlak fikirlerin var mı, üst katı kullanabilirim onlara bu kadar zamandır nerede olduğumu açıklamak için.
Tens alguma ideia brilhante para explicar a minha ausência?
Otelin en üst katındayız.
Último andar.
Erkekler tualetinin arkasındaki merdivenden çıkın. En üst kat, soldaki ilk oda.
Atrás do WC masculino há uma escada, último piso à esquerda.
Haddonfield polisi az önce dehşet verici bir keşif yaptı, evin üst katındaki yatak odasında 3 ceset buldu.
A polícia de Haddonfield acabou de fazer uma descoberta macabra de três corpos no andar de cima desta casa.
Bu arada, direkt olarak arkamdaki evin, üst katındaki yatak odasında 3 ceset bulundu.
Enquanto isso, três corpos foram descobertos no quarto de cima desta casa atrás de mim.
Ben üst kat isterim.
Fico com a de cima.
Ben altı yıl en ünlü genelevin üst katında yaşadım.
Pá, eu vivi 6 anos por cima da casa de pegas mais ordinária das Filipinas.
Baba Zelig'in ikinci evliliği... mütemadi bir şiddet döngüsüyle meşhurdur ; öyle ki... aile bir bowling salonunun üst katında yaşamasına rağmen... gürültüden şikayetçi olan bowling salonundakilerdir.
O segundo casamento de Zelig... é marcado por zangas constantes. Tanto que, apesar de morarem perto de um beliche... é o beliche que reclama do barulho.
Evet Bay Ryder, Otel Cosmopolitan'da üst kat hizmetçisi.
Sim, o Sr. Ryder. Funcionário do Hotel Cosmopolitan.
- Spring Caddesi, 158'deyim. En üst kat.
- Vivo na Spring St. 158, último piso.
- En üst kat.
- último piso.
"Yaşlı hizmetçi kadın" evin üst katında " uyuyormuş, hiçbir şey duymamış.
- "... a governanta não ouviu nada... "
Kız arkadaşı üst kat komşum olan bir İngiliz... 1 sterlin 17 şilin 6 pensi benim için dolara çevirdi. Kitaplar için size 5,30 dolar borçluymuşum.
Um inglês, cuja namorada vive lá em cima, fez-me a conversão de uma libra e 17 xelins e meio... e diz que vos devo $ 5,30 pelos livros.
İşte Aron podyumun en üst basamağında. Çiçekleri kabul ediyor. Bay Yamura da ona katılıyor.
E agora, aí está Aron no pódio a ser presenteado com um ramo de flores e o Sr. Yamura a juntar-se a ele.
Ordu üst kademesinin kat'i düşüncesi ordunun savaşa hazır olduğu yönündeydi.
Apesar das aparências, o Alto Comando ainda não está certo de este exército estar pronto para a guerra... ainda.
Hemen üst katı kontrol et.
Vê lá em cima.
Yaklaşık 1,500 kişiyle görüşüldü 1,800 kadar ipucu takip edildi 333 ajan katıldı 14,000 iş saati... 59 üst düzey FBI görevlisinden 51'i katıldı ve bence bu, bu ülkedeki adaletin itibarını göstermektedir.
Cerca de 1.500 pessoas foram entrevistadas, 1.800 pistas seguidas, 333 agentes estiveram envolvidos, 14.000 horas de trabalho, 51 dos 59 oficiais de campo do FBI estiveram envolvidos... e isso, penso, é motivo de orgulho para a justiça deste país.
Ne zaman üst düzey komutanlarıyla Sibirya'dan yerin bilmem kaç kat altında konuşsa kuşlar, yalan söylediğini bilir.
Quando testa a sua última ogiva num subterrâneo algures na Sibéria e o nega, os pássaros sabem que mente.
Ve kar fırtınalarının koca otoparkları kapladığını hatırlıyorum hokey sopası kalınlığında buz sarkıtlarını, hatta üç kat üst üste güyündiğimizide.
Lembro-me de tempestades de neve que enterravam um estacionamento pingentes de gelo do tamanho de sticks de hóquei e de ter de vestir três camadas de roupa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]