All ahead Çeviri Türkçe
1,703 parallel translation
- All ahead full.
- Tam yol ileri.
- All ahead full!
- Tam yol ileri!
And we all together have a difficult task ahead of us.
Ve hepimizin yapması gereken zor bir görev bizi beklemekte.
Straight ahead all the time.
Sürekli düz git.
Find him, he must be around somewhere all right, go ahead!
Bulun onu, buralarda bir yerlerde olmalı. Tamam, devam edin!
The thing is, when I look ahead, all I see is Vaughn.
Ama ileriye baktığımda tek gördüğüm Vaughn.
So, I think that you should go ahead and get the two bedroom, all right?
Ben iki yatak odalıyı tutmalısınız diye düşünüyorum.
All right, go ahead, Johnny.
Tamam, devam Johnny gidin.
It's all right, go ahead.
Sanki tamam, devam edin.
Maybe not, but... all of this kids have traumatic events ahead of them. At this point, I can't rule anyone out.
Belki değil, ama... tüm çocuklarda travmatik dönemler olur.
- Why would we stage an elaborate hoax of a murder for all the world to see... -... only to go ahead and commit the same murder...
Neden kendi bodrumumuzda bütün dünyanın seyrettiği bir cinayet tiyatrosu sahneledikten sonra kendimizi
- I think that we should all - Go ahead and play.
Gidip oynayın.
Maisy, we have kids the same age, which means there are years ahead of us having to deal with each other, so instead of playing all these petty games, why don't we put an end to this right now?
Maisy, aynı yaşta çocuklarımız var, yani önümüzde birbirimizle uğraşmamız gereken yıllar var. Yani bu küçük oyunları oynayacağımıza neden buna şu an son vermiyoruz?
All right, skip ahead a week.
Bir haftayı atlarız.
You are planting your seed all over creation... and I'm ahead of myself?
! Etrafa tohumlarını saçıyorsun... ve ben ileri gidiyorum? and I'm ahead of myself?
With all the controversy, is the C.A.C. still going ahead with the "Provocations" show?
Tüm tartışmalarla birlikte, C.A.C. hala "protestocular" ın gösterisinin dikine mi gidiyor?
Go ahead. I'm gonna catch up. All right?
Hey, siz önden gidin, ben size yetişirim.
You go ahead, make all the sarcastic, insensitive remarks you want.
Devam et. İstediğin kadar alaycı, iğneleyici yorum yapabilirsin.
All right, go ahead.
Pekala, devam et.
While you were proving once and for all... that pretty girls do not in fact need to be funny, I went ahead and took a look at your little rock star's chart.
Sen, güzel kızların aslında komik olmaları gerekmediğini kanıtlarken, rock yıldızının dosyalarına bir göz attım.
Now, honestly, Bob, here I was under the impression that it was a travel agency, what with all the free golf trips they've gone ahead and sent you on.
Dürüstçe Bob, seni buraya, bir seyahat acentesinin, golf gezileri kapsamında, bedavaya gönderdiğini sanmıştım.
But then I would think about this family and... all the things we've endured and the good things ahead of us.
Sonra bu aileyi düşünürdüm. Üstesinden geldiğimiz onca şeyi ve önümüzdeki güzel günleri.
Go ahead, she's all yours.
Devam et, tamamen senin.
All right, go ahead.
Tamam git hadi.
Go ahead and ask them motherfuckers trying to sell them Ford Tempos... and you got niggas riding around in Japanese and German cars... in America all day.
Amerika'da, bütün gün Alman ve Japon arabaları kullanıp millete Ford Tempos satmaya çalışan o g.tverenlere gidip bir sorun bakalım.
Are you all right to go ahead and talk to him?
Onunla konuşmak için hazır mısın?
All right, go ahead and show it to them.
Tamam, devam et ve onlara göster.
All right, all right, go ahead.
Tamam, tamam. Devam et.
All right, this looks good up ahead.
Tamam, güzel bir yere benziyor.
Y'all go ahead.
Hepiniz gidin.
All right, go ahead.
Tamam, devam et.
Go ahead, laugh all you want.
- Devam et, istediğin kadar gül.
All right, go ahead.
Tamam, devam edin.
- All right, go have fun. - Go ahead. - Go on, now.
Pekala, hadi gidin eğlenin.
Go ahead. All right.
Tamam.
All I can say, ladies, is that when the day began, I scarcely imagined that I'd find myself tied for the lead with the immortal Harry Vardon, and two strokes ahead of the ever-so-capable Ted Ray.
Tek söyleyebileceğim bayanlar, turnuva başladığı gün... kendimi, ölümsüz Harry Vardon ile berabere... bulacağımı ve de yetenekli Ted Ray'den de... ileride olacağımı hiç düşünmemiştim.
All kinds of death is about to hit less than 20 yards ahead of us, and still it's hard to take my eyes off her.
20 metre ilerimizde her türden ölüm meydana gelmekteyken bile gözümü ondan alamıyordum.
He's been two steps ahead of Conners and me all day.
Bütün gün Conners ve benden iki adım ötedeydi.
So it was way ahead of its time and, in fact, for those who haven't heard of it, it was actually listed as number eight in "The Observer"'s top 100 books of all time.
Zamanının ötesindedir Ve, aslında, bilmeyenler için söylüyorum... The Observer'ın, Tüm Zamanların En İyi 100 Kitabı listesinde 8. sıradadır.
Yeah, y'all go ahead and make a run for it.
Evet, devam edin ve ona yem olun.
Y'all go ahead, though.
Yine de, devam edin.
Why don't you all go ahead?
Neden devam etmiyorsunuz?
All right, all right, go ahead, but then I want you asleep, all right?
Tamam, tamam, devam et, ama sonra uyumanı istiyorum, tamam mı?
All right, go ahead.
- Pekala, tamam.
All right, go ahead.
Tamam, bildiğin gibi yap.
If you decided to leave once and for all despite everything, then go ahead.
Bir kez her şeyi bırakıp gitmeye karar verdiysen, git o zaman.
Hey, man. I'm moving ahead. All I need is a different spread.
Adamım, ilerliyorum İstediğim farklı bir yayılış
It's going to be great, may God be with us. We have all summer ahead of us.
Her şey güzel olacak Allah'ın izniyle.
Look straight ahead, all right?
Önüne bakar mısın?
- It's all right, go ahead.
Her şey yolunda. Devam et.
- Bill, we're all here. Go ahead.
Bill, hepimiz buradayız, devam et.