All around Çeviri Türkçe
14,344 parallel translation
The walls are cement, all around.
Duvarlar tamamen beton.
- So we ran back inside and sure enough, there's little toys lego brick flying all around the room.
- İçeri girdik ve legolar havada uçuşuyordu.
Complete whiteout, uh, we can't see anything around us except, uh, white and a few chunks of blue ice, uh, all around us.
Beyaz ötesi, çevremizdeki hiçbir şeyi göremiyoruz! Birkaç parça beyaz şey, mavi buz, her yerimizde.
And there was this voice all around I could not fathom.
Etrafı aklımın almadığı bir ses kapladı.
They've been searching ancient sites all around the world for clues.
Dünyanın dört bir yanındaki kazı alanlarında ipucu arıyorlar.
Top marks all around.
Top marks all around.
There's a bunch of them Gangster Disciples down there on the corner, with their pants hanging all around their ankles.
Orada köşede bir demet Gangster Müridi var, Pantolonları bileklerinin etrafında asılı duruyordu.
The minibus is here and we're taking a trip, so I want big smiles all around!
Minibüs geldi, seyahate çıkıyoruz bu yüzden etrafımda kocaman gülücükler istiyorum.
Not only in the United States but all around the world.
Sadece ABD içinde de değil, tüm dünyada.
She's gonna twitch and itch her ass all around the mid-way.
Çimdikleyecek ve kıçını ortasında kaşıyacak.
One thing i might should say, being as y'all ain't from around here, not all places fit for visit.
Buralı olmadığınız için, bir şey söylemeliyim, Buralarda öyle her yer gezmek için uygun olmayabilir.
No, we get caught out in the open road with all those... people after dark, then we'll have every one of those... things from miles around chasi " us all the way to the airport.
Hayır, hava kararınca onca şeyle yolun ortasında... insanlara yakalanırız, ardından bir kilometre çapında... ne kadar şu şeylerden varsa bizi havalimanına kadar kovalar.
Around the time this all started.. Janet started waking up here, in the middle of the night.
Her şeyin ilk başladığı zamanlarda Janet gece yarısı burada uyanmaya başladı.
Bohemian Grove? That camp near San Fran where all the big wigs dance around the bonfire thinking up ways to manipulate the world economy?
Sanfrancisco yakınlarındaki o kamp... tüm büyük peruklular ateş etrafında dans edip..
When people were getting around on horseback, he envisioned a wireless device so small you could keep it in your pocket. It would let you check the news or the stock market or talk to anyone anywhere in the world. Here, all the way to the top.
o kadar küçük bir kablosuz cihaz planladı ki cebinde bile taşıyabilirdin haberleri ya da borsayı kontrol etmeni sağlayacak... ya da dünyadaki herkesle konuşabilecektin işte her yerde
All right, gather around. Indulge me.
Etrafıma toplanın, şımartın beni!
But tonight, however, in this effect, all of you people around the Thames here. And since we're streaming live, everyone around the world already knows everything.
İstisna olarak bu gece Thames'in çevresindeki herkes ve yaptığımız canlı yayın sayesinde tüm dünya zaten her şeyi biliyordu.
As soon as he's around women, it's like he can't relax, you know, and that's all he needs to do.
Kadınların yanındayken gevşeyemiyor, oysa yapması gereken tek şey o.
A daily ritual is phoning around all the record companies, just trying to get one of them to come down and see you live.
Her gün tüm plak şirketlerine telefon edip bizi canlı izlemelerini sağlamaya çalışıyorum.
I mean, the rap was all right, but... not with some middle-aged uncle at a wedding dancing around.
Rap fena değildi ama... düğündeymiş gibi dans eden orta yaşlı bir amca olmaz.
It's kind of hard to imagine if you hadn't ridden one before, but all it takes is a little bit of practicing, like zooming around traffic, like- -
Daha önce basmışsanız hayal etmeniz biraz zor, Ancak gereken tek şey biraz pratik yapmak, Trafiği yakınlaştırmak gibi, örneğin- -
Alright, I know Where it is, and no one else, no one else needs to die, This facility is over nine hundred thousand square feet of corridors, tunnels, all designed to make you go around in circles without realizing.
Pekala, nerede olduğunu biliyorum başka kimsenin ölmesine gerek yok bu tesisin çevresinde siz farketmeden dolaşmak için tasarlanmış dokuz yüz bin metre kare tüneller, koridorlar, hepsi bu
Yeah, it's bouncing around all over the place.
Evet, bir oraya bir buraya yayılıp duruyor.
I'm gonna put this around you. All right?
Bunu sana örteceğim tamam mı?
To think she was carrying around all that pain, all that unhappiness every day.
Onca acıyı, mutsuzluğu her gün sırtında taşımasını düşünmek.
All right, listen, let's go around the stadium.
Pekala dinle, stadyumun etrafına gidelim.
All we need to do is seal the steam vents around it.
Tek yapmamız gereken ağzını kapayıp buharı beklemek.
So we can watch you sit around all afternoon feeling sorry for yourself?
Tüm öğleni kendine eziyet ederek geçirdiğini görelim diye mi?
Or else, fit your practices in around me,'cause I'm all out of options.
Yahut antrenmanı bana göre ayarlayın. Çünkü başka seçeneğim kalmadı.
Can't have you laying around all week getting fat.
Tüm hafta oturup şişmanlamana göz yumamam.
Put on lipstick, dance around and all.
Ruj sürersin, dans edersin.
All right, so we're gonna go around the island and straight on.
Şimdi adanın etrafından geçip düz devam edeceğiz.
The roof is anchored to half-inch pipes fixed by 18-inch U-bolts to vertical railway lines spaced 10 feet apart all the way around the perimeter, sunk three feet into solid concrete.
Çatı, evin etrafında 3 metre arayla 90 santim betona gömülü dikey demiryolu raylarına 45 santimlik u civatalarla sabitlenmiş yarım inçlik borulara tutturulmuş vaziyette.
Can't just sit around all day!
Bütün gün orada oturamazsın.
You all act like all I do is sit around eating all day.
Bütün gün sadece oturup tıkınıyormuşum gibi yapıyorsun.
You got these musty negroes sitting around here all day, like it's an unemployment office.
Bütün gün burada oturan bu küfür zencenlerin var, Sanki işsizlik bürosu gibi.
He ain't coming around y'all broke negroes.
Zencileri kırdığın için gelmiyor.
You're just gonna loop all the way around to 216.
216'ya kadar dolanacaksınız.
Then we'll come around with a bag for all your phones and tablets.
Sonra bütün tablet ve telefonlarımızı çantaya atıyoruz.
Now, I know you're probably feeling a little bit sad right now that she lied to you, but in all fairness, you weren't supposed to grab her, and you certainly weren't supposed to drag her around all over town and then send her back to me looking like a piece of...
Şimdi, sana yalan söylediği için muhtemelen üzgün hissediyorsundur biraz, biliyorum ama dürüst olmak gerekirse, onu kaçırmana gerek yoktu ve kesinlikle şehrin her tarafına onu götürmene ve sonra onu bir şeye benzer halde bana geri göndermene hiç gerek yok...
Yeah,'cause you wanna sit around and strum your six-string all the doodah day.
Evet, çünkü oturmak istersiniz Ve bütün güpegündüz altı telli siciminizi sokun.
I see you guys walking around here, all zig-zaggy.
Bu bölgede zik-zak çizerek yürüdüğünüzü gördüm.
We all just sit around and we eat food and we make fun of our parents.
Öylece oturup yemek yiyoruz ve... ailelerimizle dalga gaçiyoruz.
So no more fucking around behind our backs, all right?
Artık arkamızdan iş çevirmek yok, anlaşıldı mı?
So it's all right to fool around in the back seat with a country boy, but as soon as summer camp's over, rich girls go home to their rich boyfriends, is that it?
Yani cepteki köylü çocuğuyla zaman harcamanda sıkıntı yok ama kamp biter bitmez zengin kızlar zengin erkeklerinin evine dönerler, değil mi?
Two freaky guys were coming around. They were all like, " Where is she?
İki acayip adam etrafta dolanıp " Nerede?
All the bees are riding around in cars these days.
Tüm arılar artık arabalara biniyor.
Got enough cash for all your little minions running around here.
Şu etrafta dolaşan yardakçılarına da yetecek kadar para al.
You certified all the gold that he brought in so you followed him out one night probably foggy, nobody around and you made sure that nobody ever found his body.
Getirdiği tüm altınları tasdikledin sonra da onu bir gece takip ettin muhtemelen sisli bir geceydi, etrafta kimse yoktu ve cesedini de kimsenin bulamayacağından emin oldun.
They don't want for us to be sitting around all night on our back side.
Bizim için istemiyorlar Oturmak Bütün gece bizim arka tarafımızda.
All right my best play is I circle around go cut them from the back side.
Pekala, en iyi oyunum etrafımda dolaşmam Arka taraftan onları kes.
all around the world 22
all around us 25
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20
all around us 25
around 956
around the world 31
around the corner 75
around noon 17
around me 18
around midnight 41
around here 182
around money 20