All that money Çeviri Türkçe
2,822 parallel translation
If your client pleads guilty to a lesser charge, agrees to pay back all that money, and leaves for Port-au-Prince by the weekend, he's out of jail today.
Müvekkiliniz daha hafif bir suç işlediğini kabul eder,.. ... o parayı öder ve hafta sonu Port-au-Prince'giderse,.. ... bugün beraat eder.
They said that I can cut you off whenever I want, and they said that all that money is mine because I'm the reason we've made so much.
Seni istediğim zaman kesip atabileceğimi söylediler. Bütün paranın da bana ait olduğunu. Çünkü bu kadar para kazanmamızın sebebi benim.
Do you think I would have loaned him all that money without security?
Sence o kadar parayı güvencesiz borç verir miydim?
All that money spent on security and some crazy girl just comes and goes whenever she wants.
Güvenliğe o kadar para harca ve deli bir kız, her istediğinde girip çıksın.
You ever wonder why he has all that money but he hangs out down here?
O kadar parası olmasına rağmen neden burada takıldığını düşündün mü hiç?
Hey, Susan, you really think I was going to let you just walk in there with all that money?
Susan, oraya o kadar parayla gitmene izin vereceğimi mi sandın gerçekten?
Well, remember all that money I spent, traveling around the world?
Tüm paramı Dünya'yı dolaşarak harcadım hatırladın mı?
So why did Campbell take all that money to the priest?
Peki Campbell neden o kadar parayı rahibe götürdü?
With all that money, you end up like an asshole.
Tüm o parayla, bir pislik gibi yaşadın.
Where the hell'd you get all that money from?
O parayı nereden buldun sen?
They'll give me all that money?
O paranın tümünü veriler mi bana?
Wow, that's a shame, because I would pay all kinds of money to see you try to shanghai Helen Magnus.
Vay be, ne yazık. Çünkü Helen Magnus'u kaçırmayı denemenizi görmek için her şeyimi verirdim.
The meter was ticking, and, you know, time is money and all that stuff.
Zaman geçiyordu. Biliyorsunuz, vakit nakittir ve diğer aletler de öyle.
They're like... black holes that suck up all your energy, all your time, all your money, all your hair.
Onlar sanki bütün enerjini, bütün zamanını, bütün paranı, bütün saçlarını yutan bir kara delik.
Let me play captain obvious and say that keeping stolen money here is grounds for all our arrests.
Ukalalık yapmama izin verin ve şunu söyleyeyim burada çalıntı para bulunması hepimizi hapse düşürür.
Gentlemen, we all know that to give good money to a bad client is a fatal mistake.
baylar, biz herşeyi biliyoruzki, kötü bir müşteriye.. .. iyi para vermektesiniz.. .. ama bu ölümcül bir hata.
- Ernst Fischer Deadly riots over the government's plan to avoid defaulting on its loans... is that the unemployment keeps rising and it has to keep rising just because we have an excess supply of goods... this is all borrowed money... and that debt is owned by banks in other countries... M-O-N-E-Y, in the form of a convenient personal loan filter cigarette that delivers the taste... 45 malt liquor...
Ernst Fischer... hükümet üzerindeki ölümcül isyanlar borçlarını ödeme yükümlülüğünden kaçınma planı bu yüzden işsizlik giderek artıyor ve daha da artmalı ki siz daha da fazla ürüne ulaşabilesiniz bütün hepsi borçlanılmış paradır ve bu borç başka ülkelerinden bankalarından alındı P-A-R-A kullanışlı bir kişisel kredi şeklinde tat veren filtreli bir sigara ürettiler ve ben... 45 malt içkisi...
All that property and all that wonderful money...
Bütün o gayrımenkuller ve o harikulade paralar...
He says,'Well, once the introduction of money came in by men's tacit consent then it became...'and he doesn't say all the provisos are canceled or erased - but that's what happens.
Locke şöyle diyor : "Bir kere paraya ihtiyaç insanlığın zımni arzusundan feyz aldı ve ardından para varoldu..." Locke bütün koşulların iptal edildiği ve silindiğini söylemese de sonunda olan budur.
It's talking about Money Sequences of Value that is, all the receipts and all the revenues that are derived from selling goods and they're confusing that with life reproduction.
Malın satışından elde edilen bütün alındılar ve gelirler olan Para Değer dizisinden bahsediyor ve bunu yaşam üretimi ile karıştırıyorlar.
They're propagandists of money value and you will find that all of their models basically get down to token exchanges that are true to profit of one side or both sides or whatever but they are completely disconnected from the actually
Onlar para değerinin propagandacılarıdır ve kurdukları modellerin, son tahlilde jeton değiş tokuşu mantığında taraflardan biri ya da ikisi için gerçek kazanç anlamına geldiğini görüyorsunuz.
That's all it is, is tracking money sequences presupposing everything that matters. One :
Hepsi bundan ibaret, önemli olan her şeyi önceden tahmin ederek para akışını izlemek.
So, if all this debt was to be repaid right now not only would there not be one dollar left in circulation there would be a gigantic amount of money owed that is literally impossible to pay back, for it does not exist.
Yani, tüm borçlar bir anda ödense dolaşımda tek bir dolar kalmadığı gibi bir de ; varolmadığı için ödenmesi imkansız olan muazzam borçlar olacaktır.
Because now, when we find all of Miguel's money on you that you stole from him, you got a built-in explanation.
Çünkü şimdi, Miguel'den çaldığın parayı üzerinde bulduğumuzda, bunun hikayesini çoktan açıklamış oldun.
But it felt good, though, right, giving that money back to all those that deserved it?
Ama parayı hak edenlere geri verince içiniz rahatladı,.. ... öyle değil mi?
I'll give back all the money that I stole from the company. Uh...
Şirketten çaldığım bütün parayı geri vereceğim.
When Spenser does not return with that money, all right, whoever he's working with is going to know that this went bad... and then Nicole's dead.
Spenser o parayla dönmeyince çalıştığı kişiler bir sorun çıktığını anlayacak ve o zaman Nicole ölür.
He spent all his time with her, leaving a mess for me to clean up. That's for you, slut. We'll lose a lot of money over this.
" Son zamanlarda sana o kadar kendimden verdim ki... ne kadar şişmanladığını fark edemedim.
Hey look, all I'm saying is that you gonna run out of money eventually.
Bak, tek söylediğim eninde sonunda paranın biteceği.
They claim that Tim is the one who get all the money, so until we sort that out, I'm pretty much stuffed.
Bütün para Tim'e aitmiş Bunu çözene kadar tıkanmış durumdayım.
You say that you gave all the money that you stole to the orphanage.
Çaldığın tüm paraları yetimhaneye verdiğini mi söylüyorsun?
Mr Carlin and the other bank managers say that all of the money went to the orphanage save for $ 200.
Bay Carlin ve diğer banka müdürleri iki yüz dolar hariç tüm paranın yetimhaneye gittiğini söyledi.
All I need is your signature and Monica's, and the money is all yours... with the exception of a third of it, that goes to me.
Tüm gereken senin ve Monica'nın imzası. Sonra tüm para senindir. Üçte biri hariç tabii ;
Aren't you very disappointed that you spent all this time and all this money?
Bu kadar zaman ve para harcadığınız için hayal kırıklığına uğramış olmalısınız.
I was assured that we'd be getting all of our money back.
Paramızı alacağımızdan emindim.
Listen, if you open that door, I will give you all the money in the world.
Dinle, eğer kapıyı açarsan sana dünya kadar para veririm.
All that extra money would have just weighed me down.
Fazla para üzerime ağırlık yapardı yoksa.
See, Lennox, you're using your modeling money for college because that's the plan we all had in my mind.
Lennox, mankenlikten kazandığın parayı üniversite için kullanacaksın. Çünkü hepimizin aklındaki planım bu.
Guys just hang on a second so we've got that money and we're all in the clear?
Biz bu parayı alacağız ve konu kapanmış olacak öyle mi?
Now that you're the key player, is money all you care about?
Başka işlerde çalışarak da çok para kazanabilirsin değil mi?
But now that we've rescued Jess all he sees is that we have her, you have money...
Şimdilik Jess bizde ama, adamın tek derdi para olmuş durumda. Sizden kıza karşılık daha fazla para istiyor...
The banks made so much money off the sky-high interest from the synthetic rate swap scheme, that they bribed city officials into rubber stamping all the deals.
Bankalar değiş tokuştan o kadar çok para kazandılar ki tüm ihaleleri onaylamaları için şehir yetkililerine rüşvet yedirdiler.
Probably has money, and Sabrina's just stockpiling all she can for that retirement fund.
Muhtemelen zengindi ve Sabrina onu emeklilik fonunu doldurmak için kullanıyordu.
So, you don't mind the fact that he's told all of us what you used to do for money when you were really messed up?
Onun senin hakkında hepimize söylediklerine aldırmıyorsan lanet olsun sana.
So, pretty soon, our offices were just filled with lawyers and scholars, all doing research on the history of the states that had ratified the Fourteenth Amendment, and we were running out of money.
Biz de hiç vakit kaybetmeden, ofislerimizi avukatlar ve uzmanlarla doldurarak 14. Madde'deki değişikliği tasdik eden Eyaletlerin tarihini araştırarak geçirmeye başlamıştık ama paramız suyunu çekmeye başlamıştı.
All that money...
Onca para.
He told me that all the money that the lady made from the fairgrounds she kept up underneath of her bed.
Bana kadının panayırdan kazandığı tüm parayı yatağının altına sakladığını söyledi.
And when he let go those men that stole all the country's money and everybody knew it.
Ve salıverdiği adam tüm ülkenin paralarını çalmış bunu herkes biliyor
Well, think about the people that donate that kind of money to charity... All right, Wall Street executives, crooked politicians, troubled celebrities...
- Peki, bu miktarda bir para bağışlayanları düşün bir borsa yöneticileri, yozlaşmış politikacılar sorunlu ünlüler.
Me? I stole from her, that is all. And I didn't really steal from her because that money was mine.
Ondan para çaldım, hepsi bu ve gerçekte ondan çalmadım çünkü para benimdi.
Ted Winters. You know that ; so we lose all our money right, where's the justice in that?
Bunu biliyorsunuz, peki biz tüm paramızı kaybettik, adalet bunun neresinde?
all that matters 18
all that shit 30
all that 276
all that stuff 77
all that time 39
all that sort of thing 17
all that crap 20
that money 28
money 2165
moneypenny 26
all that shit 30
all that 276
all that stuff 77
all that time 39
all that sort of thing 17
all that crap 20
that money 28
money 2165
moneypenny 26
money talks 25
money first 26
moneybags 16
money isn't everything 29
money problems 28
money laundering 67
all the world's a stage 17
all this time 373
all the way up 39
all the time in the world 18
money first 26
moneybags 16
money isn't everything 29
money problems 28
money laundering 67
all the world's a stage 17
all this time 373
all the way up 39
all the time in the world 18
all the way home 19
all things are possible 16
all the time 1146
all the way down 60
all the way back 32
all things considered 154
all these years 280
all the single ladies 21
all the while 44
all those years ago 44
all things are possible 16
all the time 1146
all the way down 60
all the way back 32
all things considered 154
all these years 280
all the single ladies 21
all the while 44
all those years ago 44