Almost everyone Çeviri Türkçe
262 parallel translation
By 7 pm almost everyone is drunk.
Akşamın yedisinde La Alberca'dan ayrılırken neredeyse herkes sarhoş olmuştu.
Almost everyone in Las Hurdes has malaria.
Bütün hurdeslilerin sıtmalı olduğu söylenebilir.
- No, I think I know almost everyone.
- Sanïrïm herkesi tanïyorum.
I know almost everyone who lives there now.
Şu anda orada yaşayan neredeyse herkesi tanırım.
Almost everyone in Cana knew him.
Celile'de herkes onu tanırdı.
Almost everyone got some good out of it. Except Hughson's company.
Herkes bundan iyi bir şey çıkardı, Hughson'ın şirketi hariç.
Almost everyone was stricken.
Neredeyse herkes yakalanmıştı.
Almost everyone is.
Neredeyse herkes öyle biliyor.
Almost everyone is. "
Onun da öldüğü sanılıyor. Neredeyse herkesçe. "
I ought to tell you that I have almost everyone I need for this expedition.
Bu gezi için elimden geldiğince fazla adam toplamam gerekiyor.
Everyone was... or almost everyone.
Herkes öyleydi... ya da hemen hemen herkes.
Almost everyone does.
Neredeyse herkes alışıyor.
Almost everyone.
Neredeyse hepsi.
Dafeng Hall has invited almost everyone except us, the Tang Clan of Shu Province
Dafeng Salonu herkesi davet etmiş Shu Eyaletinin Tang Klanı hariç herkesi
Almost everyone exposed to it will bleed.
Maruz kalan hemen herkeste kanamalar oluyor.
ACROSS THIS GREAT NATION, ALMOST EVERYONE HAS BEEN AFFECTED
Ülkenin her tarafında birileri bu korkunç domateslerden etkilendi.
Funny, almost everyone here's in the fruit trade.
Garip neredeyse buradaki herkes meyve ticaretinde.
Almost everyone.
Hemen hemen herkes.
Vain and incompetent, he has succeeded in earning the dislike of almost everyone in the German government.
Kendini beğenmiş ve ehliyetsiz, Alman Meclisinde ki herkesin nefretini kazanarak başarıya ulaştı.
That's what almost everyone thought.
- Çoğu kişi de öyle sandı.
Almost everyone's got them now.
Şimdi hemen herkeste var.
Almost everyone dies before age 30.
Neredeyse herkes otuzuna basmadan ölür.
Almost everyone. I got vomit from Clip.
Clip bana kusmuk verdi.
Almost everyone will stay here
Hemen hemen herkes burada kalır.
Almost everyone calls me Castillo.
Bana neredeyse herkes Castillo der.
You know, almost everyone has a moment in life when they exceed their own limits, achieve what seems to be impossible.
Neredeyse herkesin hayatında, kendi sınırlarını aştığı, imkansız görüneni başardığı bir an vardır.
Almost everyone was dead.
Neredeyse herkes ölmüştü.
Hey, almost everyone is weaker than me, Grandpa, and slower.
Hey, dede zaten herkes benden zayıf ve yavaş.
At times I think, if so many innocents, so many people, children, women, if almost everyone loses their house, and if ours
- Selametle, selametle. - Size de. Bu zamanda, eğer o kadar masum insan, çocuk, kadın, nerdeyse herkes evlerini kaybetmişken, eğer bizimkiler ayakta kalabilmişse, bu Tanrı bizim yanımızda demektir.
Well, he fooled almost everyone... but there was one little boy who never lost his mistrust.
Şey, hepimizi tuzağa düşürdü... ama küçük bir delikanlı vardı ki ona asla güvenmedi.
I found them on almost everyone so far.
Hemen hemen herkeste onlardan var.
But now, it's so empty, and almost everyone has left.
Ama şimdi bomboş, herkes ayrıldı.
Almost everyone seems to be a Williams, a Jones or an Evans.
Herkes sanki bir Williams, Jones veya bir Evans gibi görünürdü.
So that I can go back to a world where everyone I ever loved has died, where almost everyone I meet is going to die?
Bu sayede, sevdiğim herkesin öldüğü bir dünyaya gitmemi mi sağlayacak?
But inventing the Abbotts was something almost everyone in Haley did and still do.
Haley'de Abbotların keşfi neredeyse herkes için önemli birşeydi ve hala yapıyorlardı.
He seems unkind to almost everyone outside of the club. I can understand your concern.
- Öyle görünüyor ki klübün dışındaki herkese karşı kaba davranıyor.
Almost everyone's in camps.
Neredeyse herkes kamplarda.
But almost everyone here is top of their game.
Herkes kendi alanında uzman.
Or, almost everyone.
Hemen hemen herkesin.
And we found a place where almost everyone speaks English.
Hemen hemen herkesin İngilizce konuştuğu bir yer bile bulduk.
And so one day, rounding Capo dei Mulini... the Valastros'boat returns... which by now everyone had almost forgotten.
Valastrolar'dan herkes umudu kesmişti.
Everyone's here, almost like a reunion.
Sanki anma toplantısı gibi olmuş, herkes burada.
I'm almost part of the family, as everyone knows, that's right Clara?
Neredeyse aileden biri sayılırım, herkes beni tanır, değil mi Clara?
Brain activities ; almost none. Everyone knows that I don't have a brain.
- Herkes bilir benim beyinsiz olduğumu ya!
We really expect almost everyone to be seated when the motorcade arrives.
Elbette.
I had Tron almost ready... when Dillinger cut everyone with Group-7 access out of the system.
Tron neredeyse hazır olmuşken... Dillinger Grup-7 deki herkesin sisteme girmesini birden yasakladı.
You almost got everyone killed.
Senin yönteminle, ölecekti.
It was almost impossible for everyone to come.
Hepimizin gelmesi imkânsız gibiydi.
Almost everyone's in camps.
Nerdeyse herkes kampta.
Weekend's almost over, everyone, so enjoy it while you can.
- Hafta sonu neredeyse bitmek üzere. Elinizde hala fırsat varken keyfini çıkarmaya bakın.
Almost everyone.
Neredeyse herkese.
everyone 6978
everyone does 112
everyone knows that 202
everyone's fine 32
everyone else 136
everyone makes mistakes 31
everyone says 22
everyone knows 120
everyone is here 26
everyone dies 42
everyone does 112
everyone knows that 202
everyone's fine 32
everyone else 136
everyone makes mistakes 31
everyone says 22
everyone knows 120
everyone is here 26
everyone dies 42
everyone else does 24
everyone's gone 34
everyone says so 22
everyone out 134
everyone's dead 32
everyone does it 23
everyone knows it 22
everyone calm down 28
everyone here 42
everyone's 29
everyone's gone 34
everyone says so 22
everyone out 134
everyone's dead 32
everyone does it 23
everyone knows it 22
everyone calm down 28
everyone here 42
everyone's 29