As it turned out Çeviri Türkçe
244 parallel translation
As it turned out, one part got to be a big padded cell and the other a mortuary.
Bir kısmının ses yalıtımlı hücre, öteki kısmının ise morg olduğu anlaşılıyor.
More to yourself perhaps, as it turned out, than to anyone else.
Belki sonuçta, herkesten çok kendine.
But as it turned out, my son doesn't seem to give a whit.
Ama öyle görülüyor ki bu oğlumun hiç umurunda değil.
And, as it turned out the audiences of the whole world could have been sitting in that courtroom
Ama, görünüşe bakılırsa, bütün dünya mahkeme salonundakiler gibi düşünüyorlardı.
But as it turned out, it wasn't the captain.
Sonra Kaptan olmadığı anlaşıldı.
As it turned out, they had been part of a gang of hijackers that stole supermarket carts, filed off the serial numbers, smuggled them to Mexico, where they had sold them as baby carriages.
Ortaya çıktı ki, bunlar otostop çetesinin üyeleri imişler, süpermatket arabalarını çalıyorlar, seri numaralarını silip, Meksiko'ya kaçırıyorlarmış. Orada bunları bebek arabası olarak satıyorlarmış.
As it turned out, it was a good thing we arrived when we did.
Sonunda o zaman ulaşmamızın iyi olduğu ortaya çıktı.
The lucky one, as it turned out.
Şanslı olan, yakalanmadığı için.
As it turned out, the bank was almost empty.
Anlayacağınız, banka tamamen boştu.
As it turned out Our chance meeting with the reverend arthur belling Was to change our whole way of life
Peder Arthur Belling'le tanışmamız sayesinde yaşam biçimimiz tamamen değişti.
But as it turned out, Warden LeGoff has gone on to a far greater reward.
Ama... ortaya çıktı ki, Müdür LeGoff çok daha büyük bir ödüle devam etmiş.
I mean, is it - h-has it turned out as well as you'd expected?
Yani, şey, demek istediğim anlaşma beklediğiniz kadar olumlu sonuçlandı mı?
Because well, as it turned out she was already dying and in great pain.
Sebebi sonradan ortaya çıktı ki zaten büyük acı çekerek ölmekteymiş.
But, as it turned out, I was wrong.
Ama yanıldığımı anladım.
But as it turned out someone else was keeping track of paradise as well.
Oysa biri daha cennette keşif peşindeydi.
As it turned out, we named him Richard, after my father.
Ona Richard adını verdik, babamın adı.
A harmless tradesman as it turned out.
Zavallı esnaf ters yüz olmuştu.
As it turned out, her description of the car was real close.
Daha sonra da verdiği tarifin arabaya çok yakın olduğu ortaya çıktı.
Too cocky, as it turned out.
Daha sonra, biraz fazla kendini beğenmiş olduğum ortaya çıktı.
As it turned out, we were the same season.
Meğerse aynı mevsimin insanlarıymışız.
And as it turned out, it was the best decision I ever made.
Anlaşıldığı üzere, Şimdiye dek verdiğim en doğru kararmış.
Five hours too late, as it turned out.
Olay ortaya çıktıktan beş saat daha sonra.
My father, as it turned out, had sort of gambling problems.
Babamda kumar hastalığı ortaya çıktı.
You actually interviewed Justice Rosenberg before he was shot on, as it turned out, the day he died.
Yargıç Rosenberg'le bir söyleşi yaptınız suikasttan hemen önce, öldürüldüğü gün.
The most splendid, replete, big-hearted - weak-hearted, as it turned out - and jolly bugger most of us ever met.
Çoğumuzun şu ana kadar tanıdığı en muhteşem, tıka basa doymuş, kocaman yürekli zayıf kalpli ve kaygısız başbelasıydı.
As it turned out that somebody was me.
O an geldi ve o kişi de bendim.
As it turned out, Tommy had himself a young wife and a new baby girl.
Zaman geçince, Tommy'nin evli ve yeni doğan bir bebeği olduğunu öğrendik.
As it turned out, I had nothing else to celebrate.
Anlayacağınız, kutlayacak bir şeyim yoktu.
Yeah, well, as it turned out, whatever your impression of the way it was handled, I didn't get to thank you for going out there and putting it on the line.
Yaşadıklarınızdan sonra, olayın halledilişiyle ilgili izleniminiz ne olursa olsun,... oraya gidip hayatınızı tehlikeye attığınız için size teşekkür edemedim.
As it turned out, Todd Carter wasn't the only man in Daphne's life.
Anlaşılan, Todd Carter, Daphne'nin hayatındaki tek erkek değilmiş.
- Well, as it turned out, the dogs did remember me.
Meğer köpekler beni hatırlıyormuş.
Anyway, everything's turned out fine as it usually does.
Yine de, her zamanki gibi her şeyin sonu hayırlı oldu.
It all turned out just as you once suspected, Cathy... that I had been kidnapped by wicked sailors and brought to England.
Herşey bir zamanlar şüphelendiğin gibiydi Cathy... kötü denizciler tarafından kaçırılıp İngiltere'ye getirilmiştim.
It started just as I turned out of the high street.
Tam High Street'e saptığım anda başladı.
As a matter of fact, although I say it myself, I think I contributed in no small way to what turned out to be a highly successful party.
Kendimi övmek gibi olmasın ama böyle başarılı bir partiye... hiç de azımsanmayacak bir katkıda bulunmuş oldum.
I planned it all and it's turned out as I hoped it would.
Hepsini ben planladım ve umduğum gibi de sonuçlandı.
It turned out I was the first man she'd ever been in love with.
Aşık olduğu ilk adam olduğumu sonradan öğrendim.
As for our boxing match, it turned out to be the shortest fight on record.
Boks maçımıza gelince, kayda geçen en kısa dövüş oldu.
If this department starts even hinting that Fennan might have been murdered, and then it turned out to be wrong...
Bizim şube Fennan'ın öldürülmüş olabileceğini ima etmeye kalksa... sonra bu asılsız çıksa...
As fate would have it, he turned out to be a jeweller. And the green glass turned out to be emeralds.
Kader işte, randevusu bir kuyumcuylaydı, yeşil cam da zümrüt çıktı.
as soon as my back is turned... you run right out and spend it on props... for your morbid little games.
Arkamı döner dönmez dışarı fırlayıp... hastalıklı oyunlarında kullanmak üzere... çer çöpe yatırıyorsun paranı.
And all has turned out exactly as it foretold.
Ve herşey tam da önceden söylediği gibi oldu.
I had to fiind out... to get as close to him as I could... even if it turned into a shit-bad night.
Ama boktan bir geceye dönüşse bile ona mümkün olduğunca yakın olmanın bir yolunu bulmak zorundayım.
In actual fact, it's turned out to be a balls-up, hasn't it?
Aslına bakarsan iş asıl şimdi çetrefillendi gibi...
She comes out here and she says that she's sorry and she wants to make up for it, and then the second my back is turned, she comes onto the guy she thinks is my boyfriend.
Gelip özür diliyor ve barışmak istiyor. Sonra da arkamı döndüğüm anda erkek arkadaşım sandığı adama asılıyor.
The brain is a kind of computer but it's a computer such as no human factory has ever turned out.
Beyin, bir çeşit bilgisayardır. İnsanın kapatamadığı bir bilgisayar.
It seems as though everything has turned out for the best.
Görünüşe göre her şey en iyi şekilde çözüldü.
But, as engagement rings go, it turned out to be a little, you know, "big" for the lady.
Ama bir nişan yüzüğü olarak, aday için biraz bilirsin işte "büyük" geldi.
It's remarkable he turned out as well as he did.
Böyle başarılı olması inanılmaz.
It's remarkable he turned out as well as he did. lsn't it?
Böyle başarılı olması inanılmaz. Değil mi?
You know, Kel, it's a wonder we turned out as well as we did.
Biliyor musun Kel, bizim böyle olmamız bir mucize.
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as it turns out 330
as it goes 32
as it stands 27
as it should be 53
as it so happens 16
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as it turns out 330
as it goes 32
as it stands 27
as it should be 53
as it so happens 16