At some point Çeviri Türkçe
2,927 parallel translation
This print was made by a Caucasian male, approximately 200 pounds ; at some point suffered an injury to his left knee.
Bu izler, yaklaşık doksan kiloluk, hayatının bir döneminde sol dizinden sakatlık geçirmiş beyaz bir erkeğe ait.
But at some point, like Pinocchio's nose, the lies just keep growing until it's hard to tell what's real and what's not.
Ama bazen, Pinokyo'nun burnu gibi yalan uzadıkça uzar. Ta ki neyin gerçek olup, neyin yalan olduğunu ayırt etmek zorlaşana kadar.
Can we speak with him at some point?
Onunla konuşma imkanımız olacak mı?
We would actually like to talk to you at some point if you're cool with that.
Şayet seni rahatsız etmiyecekse, seninle bazı şeyleri konuşmak istiyoruz.
So you put it together at some point, right?
Sonuçta bir noktada anlamışsındır, değil mi?
I'm sorry, at some point, I...
Pardon. Bir noktada ben...
I expected you guys to be showing up for lessons at some point.
Sizin belli bir zamanda ders almak için ortaya çıkmanızı bekliyordum.
But at some point, George is going to get tired of slumming and come back to me.
Ama George elbet, hayır işlerinden sıkılacak ve bana geri dönecek.
At some point, you have to let go of the past and stop looking behind and embrace what comes next.
Bir noktada geçmişi boşvermek, ardına bakmamak ve geleceğe kucak açmak gerekir.
I'm just saying, at some point, you'll have to make decisions for yourself.
Bir noktadan sonra kendi kararlarını vermek zorunda kalacaksın.
We all feel caught at some point or another between choices.
Hayatımızın bir noktasında kendimizi seçimler arasında kalmış hissederiz.
Just at some point in the conversation.
Sohbetin birkaç noktasında.
And we didn't like them either, but we worked together... knowing that at some point, either later that same day... or twenty years from now when the politics changed, we'd be trying to kill each other again.
Ve onlardan bizde hoşlanmadık, ama birlikte çalıştık..... bu noktaya geldiğimiz biliyorduk.. .. ya aynı günün sonunda ya da yirmi yıla kadar politikalar değişmiş olur,... birbirimiz tekrar öldürmeye çalışıyor olurduk.
I'm sure I'll get my car back at some point.
Eminim yakında arabamı geri alırım.
I'll check the diary, but they'll be free at some point -
Ajandaya bakarım da bir yerden sonra bedava oluyor.
You know, at some point, he's gonna have to figure it out on his own.
Biliyorsun, bir noktada, kendisi halletmesi gerekecek.
You left her alone with your credit card at some point.
Bir yerde kredi kartınla onu yalnız bıraktın.
'I'd always known I'd have to run away from home at some point.
Hep bir noktada evden kaçmak zorunda kalacağımı biliyordum.
It had a compartment ripped out of it at some point.
Bir yerden bir parçası Sökülmüş durumda.
He's been whammied, just like we've all been whammied at some point.
Nazarlandı hepimiz bir ara nazarlanmadık mı?
If his application is approved, he will probably, at some point, be assigned to cover a class here.
Başvurusu kabul edilirse, Muhtemelen, bir kaç sınıfı, kapsayacak şekilde atanacaktır.
All of you that pass out will be deployed at some point in the future.
Hepiniz geleceğe giden bir yolsunuz
At some point, I must be tough on you.
Peki ordu devrimi korudu mu?
Charlie, at some point in your life, she'll be one of the last people who remembers your childhood.
Charlie, hayatının bir noktasında o, senin çocukluğunu hatırlayan son kişi olacak.
It used to, but then, at some point, I guess I just realized he does it'cause he cares.
Önceden öyledi. Ama sonra bir noktada bunu değer verdiği için yaptığını anladım.
Okay, you're gonna need to embrace the internet at some point.
Tamam, bir noktada interneti benimsemen gerekecek.
I-I guess I always just kind of... saw us circling back towards each other at some point, you know?
Sanırım, hep ikimizi bir noktada birbirimize dönerken görüyordum.
Though you might want to think about getting a job at some point.
Ama bir noktada iş bulma konusunu düşünmek isteyebilirsin.
You know, at some point, the guy's gonna stop drinking.
Bir noktada adam içmeyi bırakacak biliyorsun.
Every doctor gets a complaint at some point.
Her doktor bir noktada bir şikayet alır.
We've all been whammied at some point, right?
Hepimiz bir ara nazarlandık, değil mi?
I'm sure you don't believe me, but I promise you, at, at some point today, that number will matter.
Bana inanmadığınıza eminim ama size söz veriyorum ki bugün bir noktadan sonra bu numaralar önem kazanacak.
Look, at some point, we are gonna have to put this behind us.
Bak, bir noktada, bunları arkamızda bırakmamız gerekecek.
Tilikum at some point grabbed a hold of her left forearm and started to drag her and eventually did a barrel roll and pulled her in.
Tilikum bir anda onu sol kolundan tutuyor onu sürükleyip sonunda etrafında dönerek onu suya çekiyor.
At some point, Jo, arguing with you stops being a sport.
Bazen seninle tartışmak, spor olmaktan çıkıyor, Jo.
At some point, they grabbed this thing, maybe out of anger or to intimidate, and they threw it through the table.
Sonra bir ara, bu şeyi tutuyor belki sinirden, belki de gözdağı vermek için masaya doğru fırlatıyor.
Bruce definitely fired a gun at some point.
Bruce, bir ara kesinlikle silahı kullanmış.
Would--okay, would you- - would you want to maybe just get together at some point and just talk all this through?
Acaba... Peki, acaba... Belli bir noktada bazı şeyleri konuşmak ister miydin?
Hopefully, he'll go to sleep at some point.
Umuyorum ki, bir noktada uyuyacaktır.
I'm just saying, at some point, we might have to put some clothes on and use our mouths for food.
Diyorum ki, bir ara bir şeyler giyip, ağzımızı yemek için kullanmamız gerekebilir.
I mean, seriously, wouldn't Chewbacca, at some point, go,
Yani gerçekten, Chewbacca'nın,
We should probably sleep at some point.
Bizim muhtemelen uyumamız gerekir.
Except Mer, and she probably wanted me at some point.
Mer hariç. Gerçi o da muhtemelen bir ara istemiştir beni.
They say that everyone outgrows their friends at some point in their lives.
Herkes hayatının bir noktasında arkadaşlarından kopar derler.
You know, it happens to all of us at some point in life.
Bilirsin, hayatta hep başımıza gelir.
Yeah, but at some point, cases like this go cold, as I'm sure you're aware.
Evet ama bazen davaların üzerinden zaman geçer eminim bunun farkındasındır.
And, at some point in the history of the Galapagos, the currents carried an iguana across 600 miles of ocean to the islands.
Ve bir bakıma Galapagoslar'ın tarihinde akıntılar 600 mil boyunca bir iguanayı taşıyıp adalara getirmiştir.
But... At some point, you are gonna say yes to me.
Ancak gün gelecek bana evet diyeceksin.
You might find yourselves living alone at some point.
Bir gün yalnız başınıza yaşayabilirsiniz.
At some point, they all do.
Bir yerden sonra hepsi hoşlanır.
At some point, I'm going to explode.
Görebileceğiniz şeylerin de bir sınırı var.
point 398
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point made 26
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point made 26