English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / Both sides

Both sides Çeviri Türkçe

1,958 parallel translation
Both sides have tasted blood.
Her iki tarafta acı çekti.
She refuses both sides.
İki tarafı da reddediyor.
Along both sides of the avenue hundreds and hundreds of hideous statues now lost to history.
Cadde boyunca her iki yanda yüzlerce korkunç heykel artık kayıp bir tarih.
Tony's been playing both sides all along.
Tony başından beri çift taraflı oynamış.
Soldiers on both sides, no admission weapons were not permitted...
Her iki tarafın da askerleri oraya girmiyor. Silah bulundurulmuyor.
There are those on both sides who favour force over dialogue.
Her iki tarafta da konuşmak yerine güç kullanmayı tercih edenler var.
And, with respect, Mr Mbeki... I must remind you that the agenda was agreed by both sides in advance.
İzninizle Bay Mbeki gündemi her iki tarafın da onayladığını hatırlatmak zorundayım.
Mr Esterhuyse takes the view that... before formal negotiations can take place... concessions, must be made on both sides.
Bay Esterhuyse, resmi müzakereler öncesinde, her iki tarafın da karşılıklı tavizler vermeye açık olması gerektiğini düşünüyor.
I'm... I'm certainly hearing both sides.
İki tarafı da kuşkusuz ki anlıyorum.
Piece of shit cop work for both sides. [Shouts]
Beş para etmez aynasız iki taraflı oynamış. ( Bağırır )
For 60 solid minutes, we dominated the line of scrimmage on both sides of the ball.
60 dakika oyunun her iki yönünde, başlangıç çizgisinde sizi ezdik.
Well, you have the same amount of excess skin on both sides.
Pekâlâ, iki tarafınızın da fazlalığı aynı oranda.
BY THE MIDDLE OF THE 16TH CENTURY, SPECTACLE LENSES WERE MADE FROM GLASS DISKS THAT WERE GROUND AND POLISHED ON BOTH SIDES.
16. yüzyılın ortalarında gözlük mercekleri, her iki yanı taşlanmış ve cilalanmış cam disklerden yapılmaktaydı.
Liz, no. Having been on both sides of that, I could tell you it's not a good idea.
Bunu iki yönden de tecrübe etmiş birisi olarak sana iyi bir fikir olmadığını söyleyebilirim.
Fractures on the transverse processes of the C2, both sides, and the spinous process. And check out the occipital protuberance.
İki taraftaki C2 omur çıkıntılarındaki ve dikensi çıkıntıdaki çatlakları ve kafanın arkasındaki çıkıntıyı kontrol edin.
When the cold war ended, agents on both sides formed an international organisation called Sycamore.
Soğuk savaş sona erdiğinde, iki tarafın ajanları Uluslararası bir organizasyona katıldılar, Sycamore.
Door was locked on both sides, unopened after he entered.
Girdikten sonra açılmamış. Öldüğünde yalnızmış burada.
Now present both sides, let her decide.
İki tarafı da göstereceksin ve o kadar verecek.
Plus, she knew fashion. For me, fashion meant a neat part down the middle equal on both sides.
1981 yılında saçı tam ortadan ayırmak modaydı.
Both sides of the law.
Kanunun her iki tarafından da.
That was the point to me, is get both sides.
İşte o an bazı şeylerin ters gittiğini anlamıştım.
until one day while i was out waking i found a coin with eagles on both sides.
Tabii dışarıda dolaşırken, iki tarafı kartallı olan madeni parayı bulana kadar.
But I think the problem with true love is that it has to be on both sides.
Ama bence asıI sorun gerçek aşkın karşıIıklı olabilmesinde.
Bullets whizzed by on both sides.
Kurşunlar iki taraftan da sıyırdı.
Ah, both sides amounts to neither.
- Her iki tarafın toplamı sıfır eder.
They bleed on both sides.
- Kan akıyor ikisinden de. Nasıl oldu bu efendimiz?
But nobody forced you to play both sides.
Ama kimse seni, çift taraflı çalışmaya zorlamadı.
A large number of troops on both sides are concentrated along the lake shore.
Her iki tarafta da çok sayıda birlik göl kıyısına odaklanmış durumda.
Now then... Both sides have been trying to attack, but every attempt has failed.
Her iki taraf da saldırmaya çalışıyor ama her girişimleri başarısızlığa uğruyor.
Uh, "when a person's facial expression" is not symmetrical on both sides of the face, "it is likely that they are pretending to feel the emotion."
"Bir insanın yüz ifadesi yüzün iki tarafında farklıysa muhtemelen o duyguya engel olmaya çalışıyordur."
There are many deaths, on both sides of the globe.
İki tarafta da bir çok sivil hayatını kaybetti.
I think a relationship works if both sides work at it.
Bence iki taraf da çaba gösterirse bir ilişki yürür.
Christina, I don't advise playing both sides of this coin.
Christina, bu jetonun iki tarafıyla oynamamayı tavsiye ederim.
You should leak the same information to both sides.
Her iki tarafa aynı bilgileri sızdırmalısın.
We can come at them from both sides.
Her iki taraftan da oraya girmeliyiz.
Using his forearm and biceps, the attacker puts pressure on both sides of the neck, cutting off the blood supply through the carotid arteries.
Saldırgan kolunun ön kısmını ve pazılarını kullanarak boynun iki yanına bastırıp damarlardan gelen kanı keser.
Like I said, we measure the degree of pollution on each floor on both sides of the block to determine the cause of the pollution.
Dediğim gibi, Bütün katlardaki dairelerin kirlilik oranını ölçüyoruz ki kirliliğin nedenini belirleyebilelim.
I wiped both sides.
- İki tarafı da sildim.
We'll work from both sides. Don't put all your eggs in one basket.
Birlikte çalışabiliriz.
Mao will never agree to separate governments on both sides of the Yangtze?
- Mao asla böyle birşeyi kabul etmez di mi?
They bleed on both sides.
- Kan akıyor ikisinden de.
In less than 12 hours, there's going to be a coordinated military operation on both sides of the Mexican border against the drug cartels.
12 saatten daha bir süre içinde, Meksika sınırının iki tarafında uyuşturucu tacirlerine karşı eş zamanlı askeri operasyon yapılacak.
Clear the businesses on both sides.
Her iki yandaki dükkânları boşaltın.
Both sides of the bridge! Shield wall.
Kalkan duvarı oluşturun!
I see both sides.
- Her iki tarafa da.
I want someone who can explain to the audience why one song can instantly change peyton's mood, someone who can recognize that there are two completely different sides to brooke davis, both of which are amazing.
Sadece bir şarkının bile Peyton'ın ruh halini neden değiştirebildiğini seyirciye aktarabilecek, Brooke Davis'in tamamen farklı iki yönünün olduğunu ve her ikisinin de harika olduğunu fark edecek birine ihtiyacım var.
I recognize that there are two completely different sides to brooke davis, both of which are amazing.
Brooke Davis'in her ikisi de müthiş olan iki ayrı yönünün olduğunun farkındayım.
Both sides suffer heavy losses.
Her iki taraf da büyük kayıplar verir.
If both sides make an effort...
İki taraf da çaba gösterirse...
Handpicked on both sides.
Affınız için yalvarmaya geldim.
For safer side, apply on both the sides.
İyileşmesi için her iki tarafada uygula.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]