Both times Çeviri Türkçe
495 parallel translation
Both times you were all battered up, just like MacFay was.
Her ikisinde de MacFay gibi delik deşiktin.
You know, I flipped this dollar twice with Adam. I lost both times.
Adam'la iki kez bahse girdim, ikisini de kaybettim.
Both times.
İki defasında da.
Both times you were in Elizabeth's room yourself!
Her iki olayda da, Elizabeth'in odasında olan bizzat sizdiniz!
Both times your own door was locked protecting you from discovery.
Her iki seferde de odanız, nerede olduğunuz anlaşılmasın diye kilitliydi.
The prosecutor made that perfectly clear both times.
Savcı her ikisinde de gayet açık ortaya koymuştu.
He's been married twice, both times disastrously, and there have been too many years of... too much dough,
Başından iki evlilik geçmiş, ikisi de tam bir felaket olmuş ve yıllarca... çok fazla para kazanıp,
I meant what I said both times.
Kastettiğim her ikiside.
You sure it was Sampson both times?
İkisinin de Sampson olduğuna emin misin? Oh, evet.
Wrong both times.
İkisi de yanlış.
And both times I've smelt a rat.
Yine bir leş kokusu ile beraber.
You've been at the service of the Lutherans in Germany and the Calvinists in Geneva, and you've been sent away both times.
Almanya'da Lüteriyen'lerin ve Cenevre'de Kalvinist'lerin hizmetindeydin. Ve her iki seferinde de kovuldun.
You turned me down both times.
İki seferde de beni reddetmiştin.
Both times I... I wanted a child, but... at the last minute I changed my mind.
Çocuk istediğimi düşündüğüm iki seferde de, aslında son dakika da, fikrimi değiştirdim.
I've seen him twice and both times he's wearing these goggles.
Onu iki kere gördüm ve ikisinde de şu koruyucu gözlüklerden takmıştı.
I've been to Paris twice, but I was miserable both times.
Paris'e iki kez gittim. Ama ikisinde de sefil oldum.
I don't know why it didn't come down after me both times.
Neden burada değil bilmiyorum. Ben iki kez geldiğimde buradaydı.
And both times the experiment failed.
Ama iki seferde de deney başarısızlıkla sonuçlandı.
He'd been reported dead twice before... and both times he showed up again at the front.
Daha önce iki defa öldüğü bildirilmişti - ama her ikisinde de sapasağlam karşımıza çıkıverdi
Both times it had enveloped the shuttle.
İki seferde de mekiğin etrafını sarmıştı.
I mean if I were ever going to buy a desk set... twice I would probably buy this one... both times.
Yani iki kere masa takımı alacak olsam büyük ihtimalle, ikisinde de bunu alırdım.
She called this morning to say that Maddy had seen the man twice in the past two days, both times in a vision.
Laura'nın kuzeni Maddy'nin son üç günde iki kez bu adamı gördüğünü söyledi.
Isn't it interesting that Lauren Kyte was present both times?
Her iki olayda da Lauren Kyte'ın bulunması ilginç değil mi?
And you've been involved both times.
Ve sen iki olaya da karıştın.
Both times.
Her iki seferde de.
Both times behind enemy lines and both times I escaped.
İkisi de düşman hattı arkasındaydı ve ikisinden de kaçtım.
Both times they only talked for about five minutes.
İki seferde de yalnızca beş dakika konuştular.
Listen, dear, if I take five drops three times a day... and if you don't worry about me too much... we'll both live to celebrate our golden anniversary.
Beni dinle hayatım, günde 3 defa 5er pastil alır ve sen de benim için bu kadar endişelenmezsen 50. yıl dönümümüzü kutlayacak kadar yaşayacağız.
Maybe both... at different times.
Belki farklı dönemlerde ikisinde de.
All together, for old times sake, I'll let you have both of them dead for a real bargain.
Hepsi birlikte, eski günlerin hayrına, her ikisinin ölümünü sana yok pahasına bırakırım.
At times he could be both personalities, carry on conversations.
Bazen iki kişiliğe de bürünür sohbet ederdi.
Let us both drink to better times.
Birlikte daha güzel günlerin serefine içelim.
Right both times.
Her zaman vardır.
He has already seven times atoned for his sins for both his sins and yours.
Günahları için yedi defa günah çıkardı zaten hem kendi hem sizin günahlarınız için.
I've been supplied with full details on your military and moral delinquencies prison records, how many times you've been drunk AWOL or both.
Bana hepinizin askeri kayıtları, ahlaki eksikliklerinize, hapishane kayıtlarıza asker kaçağı olduğunuza, kaç defa sorhoş olduğunuza kadar detayıyla bildirildi.
I heard he fought in both wars and married three times.
İki savaşta bulunduğunu ve 3 kez evlendiğini duymuştum.
I want both you boys to be sure to protect yourselves at all times.
Her ikinizin de her zaman kendinizi korumanızı istiyorum.
The army, of both the sides, it increased seven times in four years.
Ordu, mevcudunu son dört yılda yedi misli büyütmüş durumda.
I think I've had more women... than both of you cats put together a thousand times.
İkinizin birlikte οlduğu... kadιn sayιsιnι binle çarpsan bile benimkini geçmez.
Much earlier, soon after 12 : 30, you and I both heard Mr. Ratchett ring his bell several times and then apologize for having had a nightmare.
Hatırlıyorum da, hemen gece yarısından önce Bay Ratchett birçok kez zili çalmıştı sonra da kabus gördüğünü söyleyip, rahatsız ettiği için özür dilemişti.
That way you got both hands on the wheel at all times.
Böylece ellerin daima direksiyonun üzerinde kalır.
I already said it to you both a hundred times, you are not made for one another
Size yüzlerce kez söyledim, siz birbiriniz için yaratılmadınız.
What? What did I say now that we both haven't said 100 times?
Daha önce defalarca konuşmadığımız şey hakkında ne söyledim şimdi?
Times have changed when a whore is a whore and both.
Zaman değişti. Bir fahişe hep fahişe kalıyor tabii...
I went back several times... and with Mr. Cunningham, he and I both searched... and could find no indications that that car had been hit by gunfire.
Birçok kez inceledim hatta Bay Cunningham'la birlikte araştırdık ama aracın bir kez bile isabet aldığına dair bir iz bulamadık.
Times have changed us, Lorie, me and Clara both.
Açıkçası zaman ben ve Clara'yı değiştirdi, Lorie.
I don't know, sir, but I read in the "Times" that they'd both been killed.
Bilmiyorum ama, her ikisinin de öldürüldüğünü'Times'ta okumuştum.
And my contacts at Time and Newsweek tell me they're both raves.
Times ve Newsweek kitabını sayıklıyormuş.
The both of you can kiss my narrow black butt... two times.
İkiniz de dar siyah kıçımı iki kere öpebilirsiniz.
But we both know that Fred's a hundred times smarter than the plateheads you got at that school.
Ama ikimizde biliyoruz ki Fred, okulundaki kalın kafalılardan yüzlerce kez daha zekidir.
They both cited incidents of abuse : dates, times...
İkisi de şiddet suçundan mahkemeye çağrılmışlar ; tarihler, saatler.
times 1964
times square 22
times are tough 45
times are changing 28
times a week 28
times in a row 26
times before 18
times a day 121
times change 49
times over 33
times square 22
times are tough 45
times are changing 28
times a week 28
times in a row 26
times before 18
times a day 121
times change 49
times over 33
times three 18
times are hard 26
times have changed 100
times already 25
times out of 28
times like this 17
times that 17
both of us 267
both of you 1783
both of them 366
times are hard 26
times have changed 100
times already 25
times out of 28
times like this 17
times that 17
both of us 267
both of you 1783
both of them 366
both laugh 381
both grunting 124
both screaming 34
both sides 54
both laughing 234
both hands 46
both grunt 36
both gasp 40
both dead 17
both of' em 29
both grunting 124
both screaming 34
both sides 54
both laughing 234
both hands 46
both grunt 36
both gasp 40
both dead 17
both of' em 29
both moaning 27
both chuckling 67
both scream 23
both groan 17
both chuckle 199
both panting 22
both giggle 18
both chuckling 67
both scream 23
both groan 17
both chuckle 199
both panting 22
both giggle 18