But in secret Çeviri Türkçe
396 parallel translation
But a secret instinct warned me not to give in... to the feelings he aroused in me.
Ama içimden bir ses, bana beslediği duygulara teslim olmamam gerektiğini söyleyip beni uyarıyordu.
That secret document is too dangerous to bring here, but not in the way he means.
Evet, belgenin buraya getirilmesi tehlikeliydi, ama başka nedenden dolayı.
As I see it you killed Phillip Musgrave in his own room, carried his body down through the secret passageway, out through the greenhouse into the garage where you crammed it into the rumble seat of that roadster but unfortunately for you,
Benim gördüğüm Phillip Musgrave'i kendi odasında öldürdün, cesedini, gizli geçitten aşağıya taşıdın, seradan çıkıp onu o arabanın arka koltuğuna tıktığın garaja girdin
Precisely. The document was actually entrusted to a reliable but insignificant man in our secret service.
Belge aslında gizli servisimizde çalışan güvenilir fakat önemsiz birine tevdi edildi.
If Bravano had to choose between really having Maria, in secret and not having her, but with the whole world thinking he did he'd want it just he way it was
Maria'ya gizlice sahip olmakla bütün dünyanın ona sahip olduğunu sanması arasında bir tercih yapmak zorunda olsa, ikincisini tercih ederdi.
Now, take me. I watch my health, take plenty of salt, of course, but I think the real secret is in one's mental attitude.
Bak bana mesela Sağlığıma dikkat ederim, bol tuz alırım elbette ama işin sırrı zihinsel davranışlarda.
BUT IN THE SECRET LANGUAGE OF POLICE AND CRIMINALS, DOULOS IS ALSO THE NAME GIVEN
Ama polislerin ve suçluların gizli dilinde Doulos, o şapkayı giyen kişiye de verilen bir isimdir.
The California sun is hot, and there is a strange antagonism in the eyes of the other workers, a hatred which he cannot fathom, but one which Richard Kimble tries to ignore, in his effort to keep the secret of his identity.
Diğer ırgatlar kendisine düşman gözlerle bakmaktadır. Bu garip nefretin sebebini anlayamamakla birlikte görmemezlikten gelen Kimble, kimliğini belli etmemek için uğraş vermektedir.
But remember, this is a secret. - In the morning your husband was transferred to Bastille.
Bastile nakledildi.
Of course, all this - The existence of a secret... library was known in high places... but there was no way of getting at it.
Elbette, tüm bunlar... Gizli bir kütüphanenin varlığı biliniyordu. Ama daha yükseklerde olduğu sanılıyordu.
Yeah, it's probably the most secret room in the whole country, but, you see, no guards.
Belki de bu ülkedeki en gizli oda. Ama gördüğünüz gibi koruma yok.
Do you know, during the first five months he took home quite a heap of policy files and other secret stuff, but during the last month he took away nothing but low-grade, non-secret digests of foreign policy that anyone could have read two days later in Time Magazine.
İlk beş ay boyunca kucak kucak... dış politika evrakı ve benzeri gizli belge taşımış eve. Ama son bir ay boyunca dış politikayla ilgili sadece ıvır zıvır... gizliliği olmayan ve birkaç gün sonra... Time dergisinde okunabilecek türden şeyler almış.
It's a secret in our family, but it's true, Father.
Bu ailemizin sırrıydı, ama doğru Peder.
I know about the rigorous training of the Vulcan youth, but tell me, did he ever run and play like the human children, even in secret?
Ancak hiç insan çocukları gibi koşup oynadı mı? Gizli gizli bile mi?
But Mr. F. G. Superman has a secret identity.
Ama Bay F. G. Süpermen'in gizli bir kimliği var.
The Order's secret, but it's legal.
Gelenek'in sırrı, ama yasal.
But you heard a witness testify to having seen you on the London docks on the night of November 14th, consorting in secret with a known enemy of the crown.
Fakat 14 Kasım gecesi sizi Londra limanında tahtın bilinen bir düşmanıyla gizlice görüşürken gören bir tanığı dinlediniz.
I've been keeping it secret for two days, but you'll find out in the end
İki gündür bunu bir sır olarak saklıyordum ama artık bilmenizin daha iyi olacağını düşünüyorum.
But to find his name, and to do it in secret is a job of pure detective work.
Ama ismini öğrenmek, hem de bunu gizlice yapmak... tam bir dedektiflik işi.
- Yes, but not in secret!
- Evet ama, gizli gizli değil!
Maybe not, but it was not in secret!
Belki öyle, ama gizli gizli değildi!
- We haven't all the details yet, but it appears he'd become involved in a British Secret Service operation.
- Henüz detayları bilmiyoruz, ama bir İngiliz Gizli Servis operasyonuna karışmış.
I interfered in few cases, on behalf of Secret Services but never on my own behalf.
Gizli Servis'in hayrına birkaç davaya müdahil olmuştum ama kendi çıkarım için asla olmadım.
But in reality, I'm a lady spy who's looking for this castle's secret.
Ama gerçekte bu kalenin sırlarını araştıran bir casusum.
You asked them to get the evidence. But you imprisoned 4th Brother... in order not to let the secret out.
Onlara bir kanıt getirmelerini istemişsin ama 4üncü kardeşi, sırrını yaymasın diye..
But in their rage, the gods forgot the secret of steel...
Ama öfke icindeki tanrılar çeliğin sırrını almayı unutup...
But the real secret is in the right heel.
Fakat gerçek sır sağ topukta.
But, in secret, I went to every one of those five.
Ama, gizlice, her akşam her beşini de görmeye gittim.
This is your secret name in our troop, but you must choose the name of manhood... which we will call you openly.
Bu sizin bizim askerlerin arasındaki gizli isminiz, fakat sizi daha açık şekilde çağırabileceğimiz... insan ismini seçmeniz gerekir.
Only I knew the secret of Hen Wen's power, but now the Horned King has discovered it.
Hen Wen'in gücünün sırrını sadece ben biliyordum ama şimdi Boynuzlu Kral da öğrendi.
And the "final solution," you see, is really final, because people who are converted can yet be, in secret, Jews, people who are expelled can yet return, but people who are dead will not reappear.
"Nihai Çözüm." Gördüğünüz üzere "Nihai Çözüm" gerçekten de nihai çünkü dininden dönen insanlar hâlâ içten içe Yahudi olabiliyorlar. Sürgün edilen insanlar geri dönebilir.
And the fact that, in this entire document, which, after all, deals with death trains, 0H6 cannot SEE... not only on this one, but one cannot see it on others... one cannot see the word "geheim," "secret," is astonishing to me.
Gerçek şu ki, ne ölüm trenlerinden bahseden bu belgenin tamamında, ne de diğer belgelerde "geheime" e, yani "gizli" kelimesine rastlamıyor oluşunuz hayret verici bir şey.
But the head of a secret Triad? There's no Triads in New York.
Ama gizli çeteye gelince, New York'ta öyle şey olmaz.
Sir, you may disparage your predecessors all you like but I don't recall in the past any secret investigation that required the entire Department of Defense circumvented CIA and the FBI and the Washington police.
Bayım seleflerinizi istediğiniz kadar kötüleyebilirsiniz ama geçmişte Savunma Bakanlığı'nın seferber olduğu ama CIA, FBI ve Washington polisinin dışlandığı gizli bir soruşturma yapılmadı.
Well, normally the skels start terrorizing the street and we go in and kick ass, but Bronson, he's been keeping things real secret.
Normalde bu pislikler sokakları terörize etmeye başlar bizde gider kıçlarını tekmeleriz, ama Bronson, herşeyi gizli tutuyor.
But the secret will always remain locked in the mouth of its builder.
Parşömen bir sırrı açıkladı. Mimar ağzından yazılmış.
But in your heart, you have a secret preference.
Gene de kalbinde birini diğerine yeğ tuttuğunu saklıyorsun.
No. But before my birth, as I lay in my mother's womb, I heard my father speak of this secret.
Fakat daha doğmadan, anamın rahminde yatarken, babamın bu sırrı söylediğini duydum.
There's a secret compartment, but she's not in it.
Gizli bir bölme vardır. Ama oradan kaybolmuş.
I know it sounds like a funky club for podiatrists... but I've been speaking with a lot of Japanese-Americans... in the past few days who say that our recent crime wave... is reminiscent of a secret band of ninja thieves... who once operated in Japan.
Biliyorum acayip bir klüp ismi gibi geliyor kulağa... fakat bir çok Amerikalı japonlarla konuştum... Geçtigimiz günlerdeki suç dalgamız... gizli ninja hırsız takımını hatırlatıyor... daha önce japonya'da görülenlerden.
I never told Nora, of course, but I just had to carry that secret all those years... because I saw him, you know... lying right there in that section of the river Des Peres, right where they found him 14 years later.
Tabii ki Nora'ya söylemedim ve bu sırrı yıllarca içimde gizledim. Çünkü onu görmüştüm. Tam De Pere nehrinde, onun 14 yıl sonra bulunduğu yerde.
But Eve was in on the secret.
Fakat Eve'in bundan haberi vardı.
Acts overtly Marxist. But he's stationed at a top-secret air base in Japan where U-2 spy flights over Russia originate.
Komplo kurmak... ve Başkan John F. Kennedy'yi öldürme amacıyla başkalarıyla anlaşma yapmak... suçundan tutuklandınız.
To my father, I spoke German, but he warned me to keep this language a secret because outside of our neighbourhood in Queens, New York, if people heard me speak German, they would either think I was a Nazi sympathiser,
Babamla Almanca konuşurdum. Ama beni bu dili gizli tutmam konusunda uyarmıştı. Çünkü New York'ta, mahallemiz Queens'in dışında insanlar Almanca konuştuğumu duyarlarsa ya Nazi sempatizanı olduğumu düşünürlerdi ya da Yahudi olduğumu anlarlardı.
Don't take this personally, Liz... but you were the only one who knew Martin's secret.
Bak, üzerine alınma Liz. Ama Martin'in sırrını bilen tek kişi sendin.
Not in secret! But to all of you.
Gizli saklı değil hepinizin gözü önünde.
I understand you're not very skilled yet in the secretarial arts but I'll tell you a secret :
Sekreterlik konusunda henüz çok tecrübeli değilsin ama sana bir sır söyleyim :
The name is top secret, yet you, Mr. Kent, call me up... you tell me not only do you know about the project... but that you suspect that Thaddeus Rourke... a man with whom I've had previous unsatisfactory dealings... intends upon sabotaging the impending test... a test which commences in six-and-a-half minutes.
Bu isim çok gizliydi, ta ki, Bay Kent, siz beni arayıp... sadece projeyi sizin bilmediğinizi söyleyene kadar... ama Thaddeus Rourke'dan şüpheleniyorsunuz... daha önce memnun olmadığım anlaşmalar yaptığım kişi... ve 6,5 dakika sonra gerçekleşecek olan... testimi sabote etmeye kalkacak kişi.
Like a secret, but visible to all as in Bethlehem.
Herkesin gözünün önüne gizlenmiş bir sır gibi ; aynı Bethlehem'de olduğu gibi.
In other words the secret of the box isn't on the surface but at the bottom
kutudaki sır yüzeyinde degil ama tabanında
But this secret, swift... extraordinary buildup of Communist missiles... in an area well-known to have a special and historical relationship... to the Unites States and the nations of the western hemisphere... in violation of Soviet assurances, and in defiance with American and hemispheric policy...
Komünist füzelerinin, Amerika ve batı dünyasıyla ilişki içinde olan bir yere, böyle gizlice, birdenbire ve garip bir şekilde yerleştirilmesi Sovyetler'in verdiği teminatları yerine getirmediğini ve Amerika'ya meydan okunduğunu göstermektedir.
but in the end 317
but in order to do that 29
but in my defense 43
but instead 336
but in a good way 48
but in the meantime 283
but in time 33
but in 118
but interesting 19
but in my experience 31
but in order to do that 29
but in my defense 43
but instead 336
but in a good way 48
but in the meantime 283
but in time 33
but in 118
but interesting 19
but in my experience 31