English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ B ] / But she's right

But she's right Çeviri Türkçe

1,082 parallel translation
But, if you're right, she was part of my son's murder.
Ama eğer haklıysanız, oğlumun cinayetinin bir parçasıymış.
She's out of the country right now but she'll be back tomorrow
Şu an ülke dışında ama 2 gibi gelecek.
Yeah, but she's, uh, right here.
Merhaba Al.
You know, she flapped around some, but she's all right.
Biraz itiraz etti ama, ikna oldu.
She's right. But the dinner will be short. And if you don't like anyone, you just give me the sign and... out.
Çok haklı ama yemek kısa sürecek ve kimseden hoşlanmazsan bana bir işaret verip çıkarsın.
She's got the morals of an alley cat, but she's right.
Bir sokak kedisinin ahlakına sahip, ama haklı.
– Right. – But she didn't ask for him.
Fakat karısı onu istememişti.
I call her once in a while but when I do, her mom or grandma say, " She can't talk right now.
Ara sıra arıyorum. Annesi veya büyükannesi " Şu anda konuşamaz. Meşgul.
But if she flies the coop, I'm tellin'you right now... it's gonna be your fault.
Ama kaybedecek olursan, bu senin suçun olacak. Sen kadınlardan ne anlarsın?
But she's not here, so I guess it's all right.
Ama burada olmadığına göre bir sakıncası olmaz herhalde.
She-She was here and she - She left a note but I-I wasn't here, but I - I have the note right here.
O- - O buradaydı ve o- - O bir not bırakmış ama ben- - Ben burada değildim, ama ben- - Not hemen burada, yanımda.
Right now she's an out-of-work cocktail waitress... but she's going to be a country music superstar... like that jerk in the cowboy hat and that dead lady.
Şu an işsiz olan bir kokytel garsonu..... ama büyük bir country müzik starı olacak hani şu kovboy şapkası takan ölmüş o ahmak kadın var ya, onun gibi.
But she's very nice, right?
- Ama çok hoş, değil mi?
She's from Queens but she's all right.
O Queens'den ama iyi.
But she's got this little mole, right here.
Ama tam şurasında küçük bir beni var.
If you're right... a big if... if she's never left this cabin or this part of the forest never known anybody but her mother... never encountered any of the images of the modern world, never seen a car, a television a gun, a Hershey bar... never heard rock'n'roll music or But now you said she can talk
Eğer haklıysan - eğer... Eğer bu kulübeyi veya ormanın bu kısmını hiç terk etmediyse, annesinden başka kimseyi tanımadıysa, modern dünya ile karşılaşmadıysa, hiç araba, televizyon, silah, gofret görmediyse, hiç rock'n'roll duymadıysa... - Konuşabildiğini söyledin.
Her daughter thinks she's doing the right thing but if we show her people are getting worse because of the lack of proper treatment...
Kızı haklı olduğunu savunuyor ama uygun tedavi görmemelerinden dolayı hastalarının kötüleştiğini kanıtlarsak...
But she's all excited about Christmas, right, Danielle?
Ama Noel için çok heyecanlı, değil mi, Danielle?
Well, I'm trying to, son, but she's sitting right there.
Unutmaya çalışıyorum oğlum ama tam şurada oturuyor.
But I know one thing. She's right.
Fakat bir şeyi anladım... o haklı.
I agree but she does have the right to make that choice even if we don't feel it's a good one.
Katılıyorum, yine de, biz doğru bulmasak bile bu seçimi yapma hakkına sahip.
- but if she's bleeding internally... - Laurel, he's right.
- Laurel, o haklı.
But, uh, she already enrolled in Clearview. Uh, well, that's all right.
Ama kayıt yaptırdı bile.
But she's got a compound fracture of the right hip.
Sağ kalçası zedelenmiş.
It's hard to explain, but from that day on she was never quite right anymore.
Anlatmak biraz zor. O günden sonra kendinde değil gibiydi.
She's stable, but she's got a compound right tib-fib fracture.
Durumu stabil, ama sağ bacağında diz altı kırıkları var.
but she's been in the hospital ever since. and there's no way they can leave their posts right now.
Hayati tehlikeyi atlattı ; ama o zamandan beri hastanede. Babam da dedem de laboratuvarda çalışıyor işlerini bırakmaları da mümkün değil.
But she's right, I don't stand a chance with her.
Haklı. Onunla bir şansım olamaz.
- You see the one on the right? She's a major slut. I don't know from experience or anything, but...
Sağdaki tam bir orospu Tabii ben bileme...
What the... She's all right, but there's three people up in Brainerd who aren't so okay, I'll tell you that.
Gayet iyi, ama Brainerd'da hiç iyi olmayan üç kişi var.
I know she likes girls, but it's no big deal, right?
* Kızlardan hoşlandığını biliyorum ama büyütecek bir şey yok.
She got a big mouth, but she's going to keep it shut... and act very friendly now, right?
Boşboğazdır ama şimdi sesini kesecek... ve dostça davranacaktır, öyle değil mi?
- She's nothing but charm. - Come on. All right, man.
Ne şirin kız.
That's right. The point is, I'm trying to make francoise come and live with me, but she says she won't because of you.
Françoise'ın benimle birlikte yaşamasını istiyorum ama o bunun senin yüzünden olmasını istemiyor.
You're right, Mrs. Weston! Miss Fairfax might prefer to be invited by others, but she receives attentions from Mrs. Elton which no one else pays her.
Bayan Fairfax başkaları tarafından da davet edilmekten hoşlanabilir ama Bayan Elton dışında kimseden ilgi görmüyor.
But according to the producer people, she doesn't have the right look.
Ama yapımcıların dediğine göre, güzel sayılmazmış.
She may be a member of an intellectually challenged species, but she's right.
Zeki ve uğraştırıcı bir türün üyesi olabilir, ama haklı.
You know, she starts like a cold fish, but you press the right buttons, hold on... It's quite a ride.
Biliyor musun, o... soğuk bir balık gibi başlıyor, ama... doğru tuşlara basıyorsun... orada dur... o oldukça iyi bir sürüş.
But talk to her on her left because she's stone-deaf on her right ear.
Sol kulağına konuşmalısın çünkü sağ kulağı bir duvardan farksızdır.
I don't know whether it was the clothes she wore, the sound of her voice, or the look in her eye, but I knew right then and there, I was hooked for life.
Bilmiyorum, belki giydiği kıyafetlere, sesinin tonuna, ya da bir bakışına tav oldum. ama o andan itibaren emindim ki bir ömürlük tutuldum!
- But she's all right.
- Ama şu anda iyi, değil mi?
But I figured she's owed, right?
Ama bence hayattan alacaklı, değil mi?
But as long as she's still alive, there's hope, right?
Ama sağ olduğu sürece umut var, değil mi?
But if it's a raucous political debate you want, meet newlyweds Hank and Hannah Finch. - He's a right-wing Baptist preacher, she's a fun-loving bisexual. - Hello, Hank.
Kulakları tırmalayan bir siyasi tartışma dinlemek istiyorsan yeni evliler Hank ve Hannah Finch'le tanış.
Yeah, but she's a girl who's listening to some voice inside telling her what she thinks is right.
Evet ama, içinden bir sesin "Düşündüğün şey doğru" deyişini dinleyen bir kız.
But we go get it as soon as she's done, split it up right there...
Ama o doğum yapar yapmaz parayı almaya gideceğiz ve hemen orada paylaşacağız.
But I feel bad about my mother because I know she didn't want it that way. But if she knew I was living here, and I didn't need the store, or even the house or anything, then I think she might think it's all right to let it go.
Ama annem adına kötü hissediyorum çünkü böyle olmasını istemediğini biliyorum ama burada yaşadığımı bilseydi ve mağazaya ihtiyacım olmadığını ya da hatta eve bile, bence o zaman bırakmam sorun olmazdı.
But she's right.
Ama haklı.
We thought it was a bit fancy when we seen it goin'up... but she's state of the art, all right.
Bu böyle yükselirken biraz fanteziye kaçtığımızı düşünmüştük ama gelinen son durum bu işte.
I haven't even seen her recently because she's always at Vince's, which is definitely right, but what does that say about our friendship?
Son günlerde hiç görmüyorum. Zamanının çoğunu Vince'in evinde geçiriyor. Doğrusu da bu.
No, but she's definitely pissed and hostile, and she clearly is starting to think that something's not right.
Hayır, fakat kesinlikle sinirli ve saldırgandı belli ki bir şeylerin doğru olmadığının farkına varıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]