But then i Çeviri Türkçe
12,974 parallel translation
I'll get you to medical, to safety, we'll contact Talbot, have him authorize military force to take back our base, but then I take the Quinjet to intercept the Zephyr... on my own.
Seni hastaneye götürüp güvene alacağız. Talbot ile iletişime geçip üssü geri almak için orduya yetki vermesini sağlayacağız. Ama sonra Zephyr'i kendi yolumla durdurmak için Quinjeti alacağım.
But then I saw it... with my own two eyes.
Ama sonra gördüm bizzat iki gözümle birlikte.
But then I listen to these other kids you like, the Nasty Bits.
Sonra senin sevdiğin gençleri dinliyorum Nasty Bits...
But then it hit me. I'm not 19.
Ama sonra bana çarptı.
Took me a second, but then I remembered.
Bir saniye düşündüm ama sonra hatırladım.
But then I thought, how would that look?
Ama sonra dedim ki : bu nasıl algılanır?
But then I saw the money was in my account, and I panicked.
Ama sonra hesabımdaki parayı görüp panikledim.
But then I realized we have the same initials!
Ancak sonra isimlerimizin ilk harflerinin aynı olduğunu fark ettim!
But then I saw how hard you were trying to make me happy, and I just love hanging out with you guys.
Ama sonra beni mutlu etmek için nasıl didindiğinizi gördüm ve sizlerle takılmaya da bayılıyorum hem.
I didn't think so at first, but then I found something that I think might help us.
Başta hiç sanmıyordum ama bize yardımı dokunabilecek bir şeyler buldum sanırım.
I am detecting a time beacon signaling the Waverider. But then again, this is 1960.
Dalgagüdücü'yü işaret eden Zaman Radyofarı tespit ettim, gerçi burası 1960 yılıydı.
And I know it's a long shot, but if I don't save you, then I can't save Josh and I can't save Kol.
Bunun uzun bir iş olduğunu da biliyorum, ama eğer seni kurtarmazsam Josh'u da kurtaramam, Kol'u da kurtaramam.
I'm sorry I didn't tell you then, I'm sorry, but I really liked it, I did.
Sana o zaman söylemediğim için çok üzgünüm. Ama gerçekten çok beğendim, gerçekten.
And then when I was released, he still tried to turn her against me, saying that I was unstable, and... he just wanted me out of the way, but thankfully, she knew it, and that is why she left him.
Taburcu edildiğimde onu bana karşı mevkii etmeye çalıştı. Güvenilmez olduğumu söyledi ve... Benim aradan çekilmemi istedi ama neyse ki annem anladı ve bu yüzden onu terk etti.
But I didn't live then, sadly enough.
Ama maalesef o dönemde yaşamadım.
I called them, but not then.
Polisi aradım ama olay esnasında değil.
You said he saw the shot, but then he testified that he was not injured during the shooting, so I'm confused.
Onun vuruldu, ama o yaralı olmadığını söyledi.
I'll give you two a minute to catch up, but then the police will be wanting to question him sooner than later.
İkinize biraz süre vereyim ama polis onu ne kadar çabuk sorgularsak o kadar iyi diye bekliyor.
I mean, I talked the chap out of it, but then this demented socialite...
Adamı caydırdım aslında ama sonra bu bunak sosyete...
But I want your people to see that we're better than General Lane, because maybe then we'll find a way to end this war.
Ama halkının General Lane'den daha iyi olduğumuzu görmesini istiyorum. Belki o zaman bu savaşı durdurmanın bir yolunu bulabiliriz çünkü.
I had planned to meet you, but then came the stuff in the way.
Seninle görüşmeyi planlamıştım ama beklenmedik işler çıktı.
They brought a big mop and then a cookie, which I thought was reinforcing the wrong behavior, but we ate the cookie anyhow.
Koca bir paspas ve kurabiye getirdiler. Kötü davranışını teşvik etmek gibi geldi bana ama yine de kurabiyeyi yedik.
I'm officially on the wagon, but every now and then I find something to celebrate.
Resmi olarak içkiyi bıraktım, ama ara sıra kutlayacak bir şey buluyorum.
I wouldn't say that, Chief, but we do need to rethink how this heroin links everything together, and then we got to hope that our witness comes through for us.
Ben öyle demezdim, şefim, ama bu eroinin nasıl her şeyi birbirine bağladığını etraflıca düşünmemiz gerek sonra da tanığımızın bizi sonuca ulaştırmasını ümit etmeliyiz.
Yeah, I mean, it was good for a while, but then she started getting too clingy.
Evet, bir süre ilişkimiz iyiydi ama sonra çok yapışkan olmaya başladı.
I'm prepared to tell you, but then you must swear... you'll never forget I'm helping you.
Söylemeye hazırım ama, önce yemin etmen lazım. Bu yardımımı hiç unutmayacaksın.
She's great, but it didn't work out, and then she started coming to Commune shows, and she became kind of obsessed with our group, and then I asked her to join the group.
O harika, ama işe yaramadı. Sonra komün şovlarına girmeye başladı, Ve o grubumuza saplantı haline geldi.
But if that's the kind of campaign that you want to run, then maybe I'm not the girl for the job.
Ama sen böyle bir kampanya yürütmek istiyorsan iş için gereken kız ben değilim sanırım.
Look, I know it's very disappointing, but I say we finish up dinner here and then we all head back to town and ransack the place for souvenirs.
Can sıkıcı olduğunu bılıyorum, dıyorum kı yemeğı bıtırıp şehre ınelım ve hedıyelık eşya ıçın yağmalayalım.
I know that I just... I sounded like Alice just then, but I'll...
Alice gibi konuştuğumu biliyorum ama...
But then, I confirmed it when I watched this.
Ama bunu izledikten sonra doğruladım.
But when you work so hard to get something going and then somebody just tries to snatch it away from you, what, am I just supposed to let her get away with that?
Ama bir şeyi yapmak için çok uğraşıyorsun ve birisi gelip onu senden kapmaya çalışıyor. Ne yapacaktım? Bunu yapmasına izin mi verecektim?
But if you bring the briefcase back, then I can get the whole share and cut her out of it.
Ama çantayı geri getirirsen o zaman tüm payı alabilirim ve onun payını keserim.
We have moments when I feel so close to you, especially when you're inside me, but then you don't want to talk, and I wonder why you really came for me and took me away from my child.
Kendimi sana çok yakın hissettiğim zamanlarımız oluyor özellikle sen içimdeyken, ama sonra konuşmak istemiyorsun ve gelip, beni çocuğumdan uzaklaştırmanın gerçek... nedenini merak ediyorum.
I mean, probably now, but even when I was dead, did you ever hear me then?
Peki ya ben ölüyken o zaman beni hiç duydun mu?
Okay, I get this wasn't a day to miss a treatment, but if you're mad at me, then just yell or something.
Tamam, bunun tedaviyi kaçıracak gün olmadığını anladım. Ama bana kızgınsan bağır falan.
But if I don't, then Malcolm could kill Mary.
Ama eğer yapmazsam sonra Malcolm, Mary'i öldürebilir.
Listen, right now, it's about getting those two convicts, but then you and I need to have a talk about exactly what happened on that bridge.
Dinle, şu anda o iki suçlunun peşindeyiz ama daha sonra o köprüde tam olarak ne olduğu hakkında konuşmak istiyorum.
Came here to buy a car, but if this is your handshake, then I'm not sure we could do business.
Buraya araba almak için gelmiştim. Ama el sıkışın böyleyse iş yapabileceğimiz konusunda emin değilim.
I want him in our lives, but let me get him to trust me, then I can do something about it.
İlk önce güvenini kazanmak istiyorum. Sonrasında bu konuda bir şeyler yapabilirim. Tamam.
You know, I thought so, but then, there was just a lot going on.
Var ya ben de öyle düşünmüştüm. Ama bir sürü şey oldu o an.
If plan A works, then fine, Pollyhop is no longer a problem, but if it doesn't, I need to start laying the groundwork.
A planı işe yararsa, tamam. Pollyhop artık problem olmaz. Ama yaramazsa, altyapı hazırlığına başlamam lazım.
Then I'll take you back to Pineview, but we're going to talk, Norman.
Sonra Pineview'a götüreceğim ama konuşmamız gerekecek Norman.
But then he left Killer Frost alive and then took off with Barry.
Ama sonra Killer Frost'u hayatta bıraktı. Sonra da Barry'i alıp gitti.
I liked that, but then... the warmness and the wetness poured out onto the floor.
Hoşuma gitti ama sonra o sıcaklık ve ıslaklık yere dökülüp gitti.
I tried to help Frank Kitchen, but the fact remains he killed all four, then he shot me, and proceeded to do other vile things.
Frank mutfağına yardım etmeye çalıştım. Ama gerçeği, dört kişiyi de öldürdüğü kaldı. Sonra beni vurdu ve diğer aşağılık şeyleri yapmaya başladı.
I'm not sure what you're doing, because you're being so subtle, but if you think a giant, slobbery dog is what this household needs, then color me gung ho.
O kadar üstü kapalı hareket ediyorsun ki, ne yaptığını anlamıyorum ama bu ev halkının kocaman ve salyalı bir köpeğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorsan ben dünden razıyım.
We were talking and... Anyway, I said that I hadn't thought much about whether or not I would keep it or not, but that if we got stuck in here for much longer, then I wouldn't really have a choice.
Konuşuyorduk ve... her neyse, bebeği doğurup doğurmama konusunda fazla düşünemediğimi söyledim, ama burada daha fazla kalmak zorunda kalırsak da, çok fazla şansım olmayacaktı.
But I can give you two hours, then I'm gonna press "send."
Ama sana iki saat verebilirim, sonrasında "gönder" tuşuna basarım.
But then again, I guess you always were.
Ama hep öyleydin sanırım.
But if things go badly, then I shall signal to you with the words,
... ama işler sarpa sararsa şu sözleri söylerim.
but then i realized 51
but then i thought 84
but then i remembered 16
but then 1738
but then again 387
but then one day 26
but then what 44
then i'm leaving 17
then i 166
then it's a date 18
but then i thought 84
but then i remembered 16
but then 1738
but then again 387
but then one day 26
but then what 44
then i'm leaving 17
then i 166
then it's a date 18
then it's settled 125
then i'll wait 16
then i will 133
then i'm out 28
then i'm in 23
then i'm sorry 63
then i'm done 16
then i'm 33
then i'm gone 20
then i'm going with you 23
then i'll wait 16
then i will 133
then i'm out 28
then i'm in 23
then i'm sorry 63
then i'm done 16
then i'm 33
then i'm gone 20
then i'm going with you 23