Do not say that Çeviri Türkçe
750 parallel translation
" Do not say that!
Böyle söyleme!
I do not say that you want to understand me, Mrs. Müller.
Beni anlamak istediğinizi sanmıyorum, Bayan Muller.
Do not say that.
Böyle bir şey söyleme.
- Do not say that.
- Öyle demeyin.
Do not say that so ugly, even a pig can be a husband.
Böyl laflar söyleme.. Bir domuzdan bile koca olabilir.
No, do not say that.
Hayır, öyle değil.
Do not say that, Paris.
Böyle söyleme, Paris.
Do not say that you were innocent.
Masum olduğunu söyleme.
You do not say that to please me?
İşte bunu söylemen iyi oldu..
Do not say that again, Aminah.
Bunu bir daha söyleme, Aminah.
Do not say that.
Böyle söyleme.
- Do not say that.
Böyle yapma.
- Good, do not say that you have succeeded, but... but, by phone... per phone was me by "Thou".
- Bunu başardığıma sevindim. - Yâni, şimdi olmasa bile ama, telefonda telefonda ki şey başkaydı.
Do not say that word
Şu kelimeyi söyleme.
Do not say that word
O kelimeyi söyleme.
Not exactly, Mom... but you see, I've been doing engineering work in the Army... and that's the kind of work I want to do now.
Tam olarak buldum sayılmaz, anne ama sen de bilirsin, ordudayken mühendislik işleriyle uğraşıyordum ve artık yapmak istediğim iş türü de bu.
Do you say that I has a liking for you, Is not it to respect your personality?
Seni sevdiğim için sana saygı göstermeyeceğimi mi düşünüyorsun?
I did not say that I do not think.
Düşünebilirim dedim, Harry.
I'm not that frightening, am I? What do you say?
O kadar korkutmuyorum, değil mi?
You do not know that people from the utmost different parts of the world have found refuge in the United states of america?
Dünyanın çok farklı yerlerinden çok sayıda....... insanın A.B.D'de barındığını bilmiyor musun?
You're not tryin'to say that we had anything to do with that.
Bununla bir alakamız olduğunu söylemezsin.
Nor do not saw the air too much with your hand, thus, but use all gently, for in the very torrent, tempest, and as I may say, whirlwind of your passion, you must acquire and beget a temperance that may give it smoothness.
Elini kolunu da havalara savurma öyle, ölçüsünde, tadında bırak her şeyi. Duyduğun coşkunluk bir sel, bir fırtına, bir kasırga gibi de olsa, onu dindirecek bir hava bulmalı, buldurmalısın.
I should report that which I say I saw, but know not how to do it.
Gördüklerimi anlatmaya geldim ; ama nasıl anlatsam bilmiyorum.
I came here to say that I do not recognize anyone's right to one minute of my life.
Buraya, hiç kimsenin hakkını kendi hayatımın bir dakikasına değişmeyeceğimi söylemeye geldim.
Do not say that.
- İrlanda'ya geri dön.
Do not say that.
Yapma bunu söylemeye cüret etme.
Do not dare to say that.
Şuna gelelim.
Do not say to me that I have anything to live for.
Bana yaşamak için bir şeyim olduğunu söyleme.
I do not know whether there's anything... peculiarly exciting about the air... of this particular part of Hertfordshire... but the number of engagements that go on seem to me... to be considerably above the proper average... that statistics have laid down for our guidance.
Hertfordshire'in bu tarafındaki havadan mı kaynaklanıyor bilemiyorum ama bana sanki nişanlılık sayısı istatisliklerin bize bildirdiği ortalamanın oldukça üzerindeymiş gibi geliyor.
Do not think that I do not agree with everything you say, Harry
Söylediklerine katılmadığımı sanma, Harry.
And I do not hesitate to say that... All the ministers were against this amnesty.
Bakanlar Kurulu, üzülerek bildiririm bu konuyu oy birliğiyle reddetmişlerdir.
What do you now fear to say that you did not fear to say last night?
Şimdi söylemeye korktuğun şey, dün gece söylemeye korkmadığın şey mi?
I do not care who you are or what you are or what they may say about you, but I want to hear from your own lips that you are not a traitor, that you would not lead these people in revolt against me.
Kim olduğun ya da ne olduğuna aldırmıyorum... ama hain olmadığını ve bu insanları bana karşı ayaklandırmayacağını kendi dudaklarından işitmek istiyorum.
I do not say it's my idea that I do more.
Bunun benim fikrim olduğunu söylemedim.
That's easy to say, not so easy to do.
Söylemesi kolay. Yapması o kadar değil.
If this is the only way of convincing Nicholas that he did not bury his wife alive then I say by all means - do it.
Eğer bu Nicholas'ı, karısını diri diri gömmediğine inandırmanın tek yolu ise, o zaman bırakalım yapsın.
I must say, Mr. Stamper, I do not feel that the boy should remain in school here.
Bay Stamper, onun bu okulu istediğinden emin değilim.
Not that we can't do it, you understand, in spite of being understaffed, overworked and underpaid.
Bu çalışan sayımız az, fazla çalışıp az kazanıyor olmamıza rağmen bulamayız anlamına gelmez.
Gentlemen, I do not think it over ambitious to say that in about ten years, or perhaps less, not only will we be able to grow many blue oranges in the desert sands, but all of the major crops that are essential to human life -
Baylar, şunu söylemem, sanırım çok iddialı olmayacaktır... On yıl, veya daha az bir zaman içinde, çöl kumlarında mavi portakallar yetiştirmekle kalmayacağız, insan hayatı için vazgeçilmez olan her tür ürünü yetiştireceğiz.
No, I do not want to say that the German nation was blind.
Bu bir savaş körü.
You're lying when you say that you do not work for digicorp.
Digicore için çalışmadığınızı söylediğinizde, yalan söylediniz.
I'm not as young as I think I am. Why do you say that?
Düşündüğüm kadar genç değilim galiba.
Say, at least, that you do not refuse me absolutely.
Böyle söylediğinize göre beni reddetmiş de olmuyorsunuz.
The valley has different ways. Do you say that Landru is not everywhere?
Landru her yerde değil mi diyorsun?
That will not be necessary, providing you do precisely as I say.
Dediklerimi aynen yaparsan buna gerek olmayacak.
Why do you say "that" and not "woman"?
Niçin "sevdiği kadının" değil de, "sevdiğinin" dedin?
do not say to me that your wife has problems.
Sakın bana karının istemediğini anlatmaya kalkma.
Now, I can say voces that the American people, today, it knows that these histories are false and they do not have bedding.
Şu an rahatlıkla ifade edebilirim ki, Amerikalılar bu iddiaların mesnetsiz ve gerçek dışı olduğunun artık farkındadır.
But they do not say me that this did not give spirit to them.
Ancak bana bunun sizi yüreklendirmediğini söylemeyin. "
"I do not see reason some", Chamberlain if would come back for Halifax and he would say : "In this in case that, if the king to ask for my opinion, I suggest you."
Chamberlain Lordlar kamarası üyesi Halifax'dan yana tavır koyabilir ve "Kral benim fikrimi soracak olursa ; ben de bu durumda Halifax'ı önerebilirim." diyebilir.
I do not know if I must say this, but it found that very unjust age.
Bilmiyorum bunu söylemem ne kadar doğru ama... Bunun adil olmadığını düşünürdüm.
do not disturb 82
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not cry 56
do not panic 50
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30
do not panic 50
do not fear 30
do not forget 37
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30