Do we agree Çeviri Türkçe
257 parallel translation
Do we agree on these facts?
Bu olguya katılıyor muyuz?
Do we agree that as long as Americans demand drugs, they will be supplied?
Kabul edersin ki, Amerikalılar talep ettiği sürece, uyuşturucu tedarik edilir.
Do we agree on this one?
- Bunda mutabık mıyız şimdi?
- Especially the blonder ones. - Do we agree that punching him is now appropriate?
Hepimiz onu yumruklamamın gayet yerinde olacağına hemfikir mi?
But I also agree with Jet's view that we should do something before it's too late.
Jet'in çok geç olmadan bir şeyler yapmamız gerektiği fikrine de katılıyorum.
We can eat at that little restaurant, do you agree, Madame Dufour?
Şu küçük restoranda bir şeyler yiyebiliriz, sen ne dersin Madam Dufour?
Dr. Murchison always argued we did not do enough in that direction, and I agree with him.
Dr. Mercheson'ın da hep söylediği gibi o yönde fazla çalışmamız olmadı.
- If we all agree, he can't do anything.
- Birlik olursak, bir şey diyemez.
Without being unkind to either the Henry or the Spencer, do you suppose we could agree that this is the finest gun in the world?
Henry veya Spencer'a saygısızlık etmeden bunun dünyanın en iyi silahı olduğunu söyleyebilir miyiz?
In that case, Sir Gawain, I think we must assign Prince Valiant's tutelage to you, or do you not agree, Sir Brack?
O halde sır Gawain prens Valiant'ı size teslim etmek en doğrusu.
We won't do anything that you don't agree to.
Mutabık olmadığın hiç bir şeyi yapmayacağız.
If we can agree on a plan, and if Dov is necessary... and if we can find him, I will give him the choice. But I will not order him to do it.
Planda anlaşabilirsek, Dov gerekirse ve onu bulabilirsek ona söylerim ama emretmem.
I agree with you, but what will we do now?
Peki şimdi ne yapacağız?
If she doesn't agree, we'll do things my way.
Mümkünü yoksa benim dediğim olur. Kaçacaksın bana.
Mm, and what's more I entirely agree with what we're about to do.
Ne yaptığımın kesinlikle farkındayım.
If we are to enjoy equal rights with man, we must respect him, and, if we are to respect him, then we must save him from himself and from the poison of alcoholic spirits! - Do you agree?
Eğer erkeklerle eşit olmanın tadını çıkarmak istiyorsak, onlara saygı göstermeliyiz ve eğer onlara saygı gösterirsek, o zaman onu kendi kendinden ve alkol ile zehirlenmiş ruhundan arındırmalıyız!
All right! I agree - we've got to do something.
Katılıyorum - birşeyler yapmak zorundayız.
We agree, you do not have to take it. -
Kabul ederiz, almak zorunda değilsin.
- Do we all agree?
- Herkeş hemfikirmi?
After many years, you'll agree, we realize we want to do well.
Onca yıldan sonra, birbirimize iyi davranmamız gerekliliğinin farkına varıabiliyoruz.
Do you agree with Ben, or do you think we can stimulate growth through temporary incentives?
Ben'le ayni f ¡ k ¡ rde m ¡ s ¡ n ¡ z, yoksa geç ¡ c ¡ tesv ¡ klerle... büyümey ¡ artirab ¡ l ¡ r m ¡ y ¡ z?
If we do nothing, we implicity agree with the speech.
Karşılık vermezsek, konuşmayı kabullenmiş gibi oluruz.
" then why shouldn't we meet, do you agree?
O zaman neden buluşmayalım, katıIıyor musunuz?
We do not agree with Dr. Fletcher's ideas.
Dr. Fletcher'ın düşüncelerine katılmıyoruz.
We'd like to keep him and do the bypass but he has to agree to it.
Burada kalmasını ve baypas yapmayı istiyoruz ama kabul etmesi lazım.
Do we ever agree on anything?
Hiç herhangi bir şeyde anlaşabildik mi?
Oh, yes, certainly, we do, of course, I agree.
O, evet, kesinlikle katılıyorum.
Do you realize that whatever I do is inevitable? Can we agree on that?
Yaptıklarımın kaçınılmaz olduğunu, farketmiyor musun?
We don't have to agree with it or understand it but we do have to respect his beliefs.
Onaylamamız ya da anlamamız şart değil... ama inançlarına saygı duymalıyız.
I'm sorry. we do not agree. you are ordered to stop teaching the gwailo.
Üzgünüm. Anlaşamıyoruz. "Gwailo" yu öğretmeyi bırakman emrediliyor.
Do you think, after we've dried off, after we've spent lots more time together, you might agree not to marry me?
Sence, kurulandıktan sonra, ve beraber çok zaman geçirdikten sonra benimle evlenmemek isteyebilir misin?
Although we do not always agree, Your Honour... our two great societies have always lived in peace.
Her zaman anlaşamasak bile, Ekselansları. Bizlerin iki büyük topluluğu hep barış içinde yaşadılar.
And I would agree with you if in place of decimated forests... we had industry, rail roads, schools. If the populous were happier, better employed, in better health. But what do we have here?
Size katıIırım eğer yok olan ormanların yerine fabrikalar, tren yolları, okullar yapıIsaydı, halk daha mutlu, daha sağIıklı olurdu.
We do not agree.
Aynı fikirde değiliz.
If you accepted adults with as little whim as you do these children, we might always agree.
Yetişkinleri de, çocukları kabul ettiğin gibi kabul etseydin her zaman iyi anlaşabilirdik.
Now, do we all agree that what we are dealing with is vampires?
Şimdi hepimiz karşı karşıya olduğumuz şeyin vampirler olduğunda hem fikir mi?
Now that we agree we're dealing with vampires, what do we know about vampires?
Sorunumuzun vampirler olduğunda anlaştık. Haklarında ne biliyoruz?
If we went to see your cousin, do you think she'd agree to act in the film?
Sence kuzenini görmeye gitseydik, Filmde oynamaya ikna olur muydu?
We all agree, do we not, that Britain is overpopulated.
Hepimiz Britanya nüfusunun aşırı arttığında hemfikiriz değil mi?
You do agree that we need to record his testimony.
Siz de kabul edersiniz ki tanıklığına ihtiyacımız vardır.
- I agree we've got work to do back home.
- Yapılacak işlerimiz olduğu muhakkak.
- You agree we can do without her.
Sen de kabul edersin ki onsuz da hayatta kalabiliriz.
- We do not agree.
Katılmıyoruz.
Do you agree with the Bible that we'll see the Second Coming of Christ?
Ve bunun ne gibi bir ilgisi olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyorum. İncil'deki, İsa'nın Dirilişi inancına katılıyor musunuz?
What do we still agree on here?
Ne üzerinde anlaştık?
Although we do not always agree, Your Honor... our two great societies have always lived in peace.
Her zaman anlaşamasak da, Ekselans halklarımız birlikte barış içinde yaşadı.
If we're gonna do this. let's agree on one thing. okay?
Bunu yapacaksak bir konuda anlaşalım, olur mu?
So, what we're gonna do, tomorrow night New Year's Eve 1999, we just got Rod Stewart to agree to play a COME-BACK CONCERT AT THE
Peki yarın gece ne yapacağız.. 1999 un son gecesi yılbaşında.. Rod Stewart bize Las Vegas'da bir geri dönüş konseri verecek.ve siz hepiniz gidiyorsunuz..
If we strike we must agree to do it before the missiles become operational
Eğer saldıracaksak bunu füzeler aktif olmadan önce yapmamız gerekiyor
Short of disarmament, to which I doubt the Soviets would agree what shall we do?
Silahları yok etmekten başka, ki bence Sovyetler de buna yanaşmaz zaten... ne yapabiliriz?
- You do? So we agree?
Gerçekten mi?
do we know each other 88
do we have a deal 220
do we have a problem 55
do we have 28
do we understand each other 72
do well 16
do we have a deal or not 24
do we have a choice 32
do we know 32
do we have a plan 22
do we have a deal 220
do we have a problem 55
do we have 28
do we understand each other 72
do well 16
do we have a deal or not 24
do we have a choice 32
do we know 32
do we have a plan 22