Don't mind Çeviri Türkçe
17,203 parallel translation
She don't mind that rent he be paying.
Kirası ödemesinden rahatsız olmuyor.
That's what she don't mind.
Rahatsız olmadığı şey bu.
Don't you think it ever crossed my mind to want to know other men?
Başka erkekler tanımak istediğim hiç aklımdan geçmedi mi sanıyorsun?
I hope you don't mind that i brought my friend Ellie along.
Umarım arkadaşım Ellie'yi getirmemin bir mahsuru yoktur.
Dad, I don't mind being lumped in with Mike.
Beni Mike'la aynı kefeye koyabilirsin.
I don't mind it as much as the last guy who had this job.
O kadar da önemsemiyorum bu işi en son yapan kişi ben değilim.
Don't mind going after an old drinking buddy like that?
Eskiden birlikte içtiğin kankanın peşine düşmenin sakıncası yok mu?
Oh, okay, don't mind me.
Oh, tamam. Yokmuşum gibi davran.
Hey, you don't think Dad would mind, do you?
Babam sorun etmez değil mi?
You don't mind if I look around, do you?
Etrafa şöyle bir bakarsam sizin için sorun olmaz, değil mi?
I'd rather not have my business spread all over the tele, if you don't mind!
Televizyonla işim olmaz, kusura bakmayın.
I would like to hear Mrs. Hodgson's story from her, if you don't mind.
Sakıncası olmazsa Bayan Hodgson'ı kendi ağzından dinlemek isterim.
If you don't mind me asking, is your ex-husband still in the picture?
Sormamın sakıncası yoksa kocanızla görüşüyor musunuz?
Hope you don't mind, a little American culture.
Sakıncası yoktur umarım. Biraz Amerikan kültürü işte.
But the spouses don't mind.
Ama kocaların umrunda değil
Please tell me where he is. Might not make any sense to you, but if I speak to him personally... I don't mind getting paid to look for somebody I'm already looking for.
lütfen bana nerde olduğunu söyleyin size pek anlamlı gelmeyebilir ama, onunla konuşabilirsem... zaten aradığım biri için birinin bana ödeme yapması bana dokunmaz onu aramanız için ödeme yapmıyorum onu bulmanız için yapıyorum
They don't mind a thousand failures because one success changes the whole goddamn game. And a guy like Tesla would be a goldmine for an outfit like that. Don't kid yourself.
binlerce başarısızlığı önemsemiyorlar çünkü tek bir başarı bütün oyunu değiştirir ve tesal gibi bir adam öyle bir kıyafet için biçilmiş kaftan kendinle dalga geçme Tesla kıyafet
Yeah, I don't mind.
Aynen.
I don't mind if you say no.
Hayır dersen problem değil.
Don't mind if I do.
Ben olduysam kusura bakmayın.
- Don't read my mind!
- Zihnimi okuma!
I don't mind.
Ben umursamam.
- Please don't read my mind.
- Lütfen aklımı okuma.
I don't mind.
Umrumda değil.
I found your diary and thought I would write you back if you don't mind.
Günlüğünü buldum ve ben de sana yazayım dedim. Tabii bir mahsuru yoksa.
Don't mind him.
Sen ona aldırma.
Barry don't mind.
Barry için önemli değil.
Don't mind my wife, sir.
Eşimin kusuruna bakmayın, efendim.
You don't have to tell them what's on your mind.
- Fikrini onlara söylemesen de olur.
I don't mind talking to her, no problem.
Benim için sorun olmaz, olur yani.
- I don't know - maybe the spirits changed their mind.
Bilmiyorum belki de ruhlar fikrini değiştirdi.
I'm gonna sit here and join you if you don't mind.
Eğer bir mahsuru yoksa, buraya oturup sana katılacağım.
I don't mind spending time with him.
Onunla vakit geçirmemin bir mahsuru yok.
Leonard, if you don't mind, I think I'm a little tired.
Leonard, sakıncası yoksa biraz yorgunum da.
- I hope you don't mind I got Bob a little something for Christmas.
- Umarım sorun olmaz B0b'a Noel için küçük bir şey aldım.
I hope you don't mind me being in here for the moment.
Umarım biraz burada kalmamın sakıncası yoktur.
- Don't mind my friend, but get in, motherfucker.
- Arkadaşıma aldırma, ama içeri girin orospu çocuğu.
You don't mind if I call you Jose Luís?
Size Jose Luis dememin bir sakıncası yok değil mi?
Are you sure you don't mind doing the night-shift with me?
Gece vardiyesinde benimle çalışmayı umursamıyor musun?
What's your line, if you don't mind me asking?
Ne işle uğraşıyorsun, Sormamda bir sakınca yoksa eğer?
Why don't you come and work for me while you make your mind up?
Neden benim için çalışmıyorsun? Kafanı toplarsın sen de.
Hey, you don't mind if I get her number when this is all over, do you?
Senin için sakıncası yoksa tüm bunlar sona erdiğinde senden numarasını alırım.
I'll give you a ride there if you don't mind...
- Sakıncası yoksa, sana bir gezinti yaparım...
Why don't you mind your fucking business?
Neden lanet olası işine aldırmıyorsun?
Hope you don't mind me barging in.
İçeri dalmam umarım mani olmadı?
I don't mind.
Sakıncası yok.
Can we talk in my office if you don't mind?
Beraber ofise yürüyelim mi?
If you don't mind will you answer it?
Sakıncası yoksa cevaplar mısınız? !
Um, if you don't mind, I'd like to record some... - Ah.
Sakıncası yoksa bir şey kaydetmek istiyorum...
If you don't mind.
- Sakıncası yoksa.
I don't mind.
- Benim için yok.
don't mind me 325
don't mind if i do 155
don't mind us 45
don't mind them 32
don't mind him 108
don't mind her 39
mind 439
mindy 774
minded 447
mind over matter 19
don't mind if i do 155
don't mind us 45
don't mind them 32
don't mind him 108
don't mind her 39
mind 439
mindy 774
minded 447
mind over matter 19
mind the gap 34
mind your head 41
mind your own business 391
mind yourself 33
mind your manners 33
mind your business 83
mind control 21
minding my own business 39
mind you 638
mind if i 32
mind your head 41
mind your own business 391
mind yourself 33
mind your manners 33
mind your business 83
mind control 21
minding my own business 39
mind you 638
mind if i 32