During this time Çeviri Türkçe
408 parallel translation
- Did Ruth visit you during this time?
- Bu sırada Ruth ziyaretinize geldi mi?
- During this time you were living...
- Bu sırada Bar Harbor'da
And during this time, you've had other disputes over prior claims and water rights?
Bu sırada su hakları konusunda öncelik iddialarınız oldu.
All conversion must be completed during this time period.
Tüm dönüşümler, bu zaman aralığında tamamlanmalı.
During this time, they saw the switch knife.
Bu süre boyunca, onlar bıçağı gördüler.
Much has been discovered during this time. What can Russia get from this gorgeous region, when the railways connect it with the rest of the country.
Bu süre boyunca Rusya'nın bu güzel topraklardan tren hattı kurulduğunda elde edeceği... pek çok şey keşfetmiştik..
During this time he was made to feel he was suspected of poisoning a dog... a truly despicable act, causing serious damage to his reputation.
Bu arada bir köpeği zehirlediğinden şüphelenildiği kendisine hissettirildi. İtibarının ciddi zarar görmesine neden olan iğrenç bir davranış.
And during this time the Condor Legion and the Italian expeditionary corps actively contribute to the victory of Franco.
Ve bu süre boyunca, Almanlar ve İtalyanlar aktif olarak Franco'nun ve faşistlerin zaferi kazanmasına katkıda bulundu.
Comes during this time of the year.
Yılın bu zamanı olur.
Unknown to any of us during this time, a duplicate of me, some strange alter ego, had been created by the transporter malfunction.
Haberdar olmadığımız konu, taşıyıcıdaki bozukluktan dolayı benim farklı kişilikteki garip bir kopyam yaratıldı.
But during this time of peace, you've swollen up.
Anladım. Barış ilan edilince de adam şişmiş! Kont çok kaslı biriymiş.
Captain, I wish first to apologise for my conduct during this time.
Kaptan, bu sürede hareketlerim için özür dilemek isterim.
Because if you'll back the whole thing up you'll remember I called you during this time on the telephone and give you a little patter, right?
Çünkü bütün bu olanları geri sararsak seni telefonla aradığım zamanı hatırlıyorsundur. Ve seninle küçük bir konuşma yapmıştık, değil mi?
You must get out during this time
İşte o an kaçmanız lazım.
And during this time, which will be your role?
Peki bu sürede, senin rolün ne olacak?
During this time, the world was also confronted with Naziism.
Aynı zamanlarda, dünya Nazizm'le yüzleşiyordu.
It proves that during this time you haven't been asleep.
Bu olay, bu süre içinde uyumadığını kanıtlıyor.
I'm not sure whether she had an affair with Eugene O'Neill or not during this time.
O dönemde Eugene O'Neill'le ilişkisi olup olmadığını bilmiyorum.
I miss the incredibly happy times, which I know are over. We`ve aged many years during this time.
bittiğini biliyorum ama yine de o mutlu günlerimizi deliler gibi özlüyorum bu süre içinde ikimiz de çok olgunlaştık
If a problem occurs during this time which you cannot solve yourselves you may push the emergency scramble button in the red box.
Bu süre zarfında kendi başınıza çözemeyeceğiniz bir problem olursa kırmızı kutudaki acil durum butonuna basabilirsiniz.
During this time she'll be totally in my power.
Bu sürece emirlerimiz ve kontrolümüzün altında olacak
During this time of hopelessness...
O umutsuzluk saatlerinin sonunda...
The vampire, like any other night-creature, can move about by day, but during this time his powers are weak.
Vampir, diğer gece hayvanları gibi, gündüz hareket edebilir ama gündüzleri zayıftır.
Say that Faust will render his soul only at the end of 24 years after a life of perfect voluptuousness it being understood that during this time you will always attend me and supply me with whatever I require.
De ki Faust şehvetle geçen 24 yıllık bir yaşamdan sonra ve bu yaşam içinde her isteğinin yerine getirilmesi ve ne dilerse onu alması karşılığında ruhumu satacakmış.
This is all you left here during our time together.
Bana bıraktığın sadece bunlar.
I was just sitting here thinking about you, and, you know, how amazing you've been during this painful, awful time.
Seni düşünüyordum... Bu acılı, kötü zamanımda yanımda olmanı.
Back in this country, the boys who had returned from overseas begin to find out that the world has moved on during the time they spent in France.
Bu ülkede, uzak diyarlardan dönen çocuklar, onlar Fransa'dayken hayatın devam ettiğini anlamaya başlıyorlardı.
During this emergency production period, I want all of you to meet your quotas without fail, and at the same time to hone your fighting spirit.
Bu acil durum üretim döneminde hepinizden istediğim kotalarınıza hatasız olarak ulaşmanız aynı zamanda da savaşçı ruhunuzu bilemenizdir.
And what was the duration of this "whole time", during which you watched from the dining room while he stayed in the drawing room?
Siz yemek odasında ve onunda salonda olduğu zaman aralığını açar mısınız?
And during all this time, what was the power source?
Peki bu kadar süre boyunca güç kaynağı neydi?
Everyboday has his own achievements, and even during your time you come here for my this Classmate's meeting.
Her biriniz, kendince işi gücü olan önemli insanlarsınız, ama öyle bile olsa hepiniz toplantıma iştirak ettiniz.
During all this time that I've been chasing you around I've thought it all out.
İzinizi sürdüğüm bunca zaman sırasında... her şeyi enine boyuna düşündüm.
And consequently, during this period, people sought to distract them, to entertain them, to relieve them from the boredom of the Maginot Line, where time passed at a snail's pace.
Neticede, bu dönem süresince insanlar onların kafalarını dağıtacak, onları eğlendirecek zamanın kaplumbağa hızıyla geçtiği Maginot Hattı'nın verdiği can sıkıntılarından kurtaracak yollar aradılar.
The children who were born during that time, between 1942 and 1944, should have suffered from rickets, and I say this as a doctor.
O zamanlarda yani 1942-1944 arasında dünyaya gelen çocuklarda raşitizm yaygındı. Bunu bir doktor olarak söylüyorum.
During this operation, 3rd Army moved farther and faster... and engaged more divisions in less time... than any other army in the history of the United States.
3'üncü ordu Amerikan tarihinde ilk kez bu kadar büyük bir birliğin, bu kadar kısa bir zamanda bu mesafeyi kat etmesini sağladı.
This was during the 12th Century, before this present time He understood what a just war meant
Günümüzden çok önce, daha 12. yüzyılda adil savaşın ne olduğunu anlamış kendisi
I realized this a long time ago, during World War II.
Bunun farkına çok önce vardım ben, ikinci dünya savaşında.
Now during this period of time, though, can you remember anybody being a close friend of your father's?
Şimdi. O zamanlar babanıza yakın sayılabilecek birileri var mıydı?
The Bishop has been very good to me during this difficult time.
Piskoposun bu zor günlerde bana büyük iyilikleri dokundu.
If Miss McGrath persists in associating with this team... then petitioner must request not only immediate custody... but that she forfeit visitation privileges during the football season... and that the children be enjoined from attending games... or otherwise associating with team members at any time.
Eğer bayan McGrath bu takımla ilişiğini kesmezse sadece velayet istemiyoruz, aynı zamanda futbol sezonu boyunca çocuklarını görme ayrıcalığının engellenmesini istiyoruz çocukların maça gitmesi ya da takımdaki futbolcularla bir araya gelmeleri yasaklanmalı.
They must have prepared to fight during this long peaceful time.
Barış günleri boyunca savaşa hazırlanmışlar demek ki.
During all this time you haven't gone out with anyone?
Bunca zaman hiç kimseyle çıkmadın mı?
[Mattingly] Throughout the flight, the times when one could sit back... and really appreciate what an amazing adventure this was... was only during those little periods of time... when you had a chance to stop and do the things you weren't programmed to do.
Uçuş boyunca,... arkanıza yaslanıp oturabildiğiniz ve bu maceranın mükemmelliğinin değerini bildiğiniz sadece o küçük zaman aralıklarında öylece durup, programlandığınız şeyleri yapmak zorunda olmuyordunuz.
I should also like to take this opportunity of thanking you for your friendship and your loyalty during this difficult time.
Ayrıca bu fırsatı size teşekkür etmek için kullanmak isterim, bu zor zamanlardaki dostluğunuz ve sadakatiniz için.
They won't be doing this test until after the baby is born, during which time I expect complete cooperation from each of you two gentlemen.
Bebek doğana kadar bu testi yapamazlar. Ve bu zaman zarfında siz beylerden tam bir işbirliği bekliyorum.
Well, after I watched this TV show, I decided I needed some me time during which we didn't see each other.
İzlediğim bir TV programından sonra kendime vakit ayırmaya karar verdim... ki bu sırada görüşmedik.
Especially during a trying time like this.
Özellikle böyle sıkıntılı bir dönemde.
But three cars came in during this time from around noon till the time of the shooting.
Ağzına sıçtığımın ibnesi. Beni fena yakaladı. - Ne demek istiyorsun?
This is the third unstable wormhole I have passed through during my time with Starfleet.
Bu, Yıldızfilosu'ndayken geçtiğim üçüncü kararsız solucan deliği.
During our time together in this verdant bower,
İtiraf etmeliyim ki, burada geçen zaman içinde
Why did this have to happen now during prime time... when TV's brightest stars come out to shine?
Niye böyle şeyler tam da prime time zamanı, yıldızlar Tv`ye çıkacakken olur ki?
this time 1599
this time tomorrow 41
this time around 22
this time next year 20
this time of year 37
this time of night 20
this time it's different 20
time 2517
times 1964
timer 243
this time tomorrow 41
this time around 22
this time next year 20
this time of year 37
this time of night 20
this time it's different 20
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time flies 78
time to wake up 54
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time flies 78
time to wake up 54
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times a week 28
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18
times are hard 26
times in a row 26
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18
times are hard 26