End of Çeviri Türkçe
33,662 parallel translation
What the hell happened to you? You used to be pretty, and now you look like the business end of a baboon's asshole. Thanks.
Burası aradaki boşluktur... yaşayanların dünyası ile ölüler diyarı arasındaki alan.
So I, I, you know, at the end of all that I became immensely fond, more fond of the planet.
Nefes alıp veriyordu. Bunun sonunda gezegene daha çok bağlandım.
At the end of the day, we're all of us just human.
Sonuçta hepimiz insanız.
End of this week, probably - - he wasn't quite sure...
Muhtemelen bu haftanın sonunda olacak. Pek emin değil ama.
I'll get you back the end of the week.
Kalanını haftanın sonuna kadar veririm.
And best of all, we can remove the data with precision at the end of the employee's contract without causing permanent damage as we have in the past.
Hepsinden iyisi, çalışanın sözleşmesinin bitiminde eskiden olduğu gibi kalıcı hasar vermeden hassasiyetle bilgiyi çıkarıp, alabiliyoruz.
- Yeah, but at the end of those pharmaceutical commercials there's always this long list of disclaimers, should I be worried?
- Evet ama, tüm o ilaç reklamlarının sonunda sorumluluk reddi hakkında uzun bir liste olur endişelenmeli miyim?
Once you've received the injection you have to stay on site'til the end of the study.
Bu enjeksiyon bir kez yapıldığında çalışma bitene kadar tesiste kalmak zorundasınız.
Girls getting NDA-ed at the end of their contracts.
Sözleşmeleri biten kızlara gizlilik anlaşması imzalatılıyor.
By the end of this process, we will know which types of jurors we want and which to exclude.
Bu süreç bittiğinde hangi jürinin nasıl düşündüğünü bilip ona göre hareket edeceğiz.
Fatty, I have to vacate the house by the end of the month.
Yağmuru, evi boşaltmam gerekiyor Ayın sonuna kadar.
She pretends to be a guy, end of the movie she has to take off her shirt to prove that she's a girl.
Filmin sonunda da üstünü çıkartıp, bir kadın olduğunu kanıtlıyor.
At the end of the day, Davey McGee.
Günün sonuna kadar Davey McGee olabilir.
End of the season, maybe next?
Bu sezonun sonunda veya sonraki sezon sonunda?
I lived up to my end of the bargain.
Verdiğim sözü tuttum.
Sheila's parents came up towards the end of the week...
Sheila'nın ailesi geldi haftasonu için...
But at the end of the day, there was no interest in him.
Ama nihayetinde, ona ilgi duyan yoktu.
Ultimately, you know, we are pleased with the decision, but it's not a time for celebration at the end of the day.
Nihai olarak, karardan memnuniyet duyuyoruz ama kutlamanin yeri yok.
I think at the end of the day, you have to point the finger at the police, really, and the prosecution.
Bence polisi ve savcilik makamini suçlamak gerekir.
At the end of that corridor,
O koridorun sonunda,
But mine saw the end of the world coming, and didn't do anything about it.
Benimkiler dünyanın sonunun yaklaştığını gördüler ve bu konuda hiç bir şey yapmadılar.
I held up my end of the bargain.
Ben sözümü tuttum.
All right, this will be the end of James Olsen.
Pekala, bu James Olsen'ın sonu olacak.
Not from climate change, but from misguided scientists, and the liberal news media with its Chicken Little pronouncements of the end of the world.
İklim değişikliğinden değil yanlış bilim adamlarından dünyanın sonunu Cesur Tavuk gibi beyan eden liberal medyadan.
Let's not worry about the end of this story, okay?
Hikayenin sonuyla ilgili endişelenmeyi bırakalım artık olur mu?
A few weeks later, Mike was dead and that was the end of it.
Birkaç hafta sonra Mike öldü. Ve bu herşeyin sonuydu.
Your brother looks to be at the fag end of things.
Kardeşiniz pek de iyi görünmüyor.
Right on the end of that table.
Masanın ucuna koyun.
It means... if we are facing the end of the world, then we can't do it on our own.
Şu demek eğer dünyanın sonu geldiyse biz de kendi sonumuzu getirmeyelim.
I realized I had to see the end of this.
Güzel değil mi? Bunun sonunu görmeliyim dedim.
at the end of every shift, you come back to me.
her görev sonunda, yanıma dönersin.
You tell me any other job you can make $ 50 million at the end of the night.
You tell me any other job you can make $ 50 million at the end of the night.
You can pick this up at the end of the day.
Günün sonunda geri alabilirsin.
At the end of every shift... make sure he comes home to me.
Her vardiya sonunda.. evine, bana gelmesini sağla.
- died at the end of that movie!
- ikisi de ölüyor!
I mean, at the end of the day, that's all I have, right?
Günün sonunda elimde kalan bu tamam mı?
I guess that's the end of that.
Sanırım bu son oldu.
Paige, look for the light at the end of the tunnel.
Paige, tünelin ucundan çıkacak ışığı gözle.
What I saw happen in the film, George- - the end of everything.
O filmlerde ne gördüm George... her şeyin sonunu.
If I don't have any Intel on his daughter when he comes back, I'll never hear the end of it.
Eğer kızı hakkında bir istihbarata ulaşamazsam geri geldiğinde çenesi asla kapanmaz.
I've never been on the receiving end of it myself, but it always looks quite unpleasant.
Aslında sandalyede olan kişi hiç ben olmadım, ama her zaman çok nahoş gibi görünüyordu.
I'm heading to Frankfurt to track down whoever is planning to meet Katarina at the end of the line.
Ben şimdi Katerina ile buluşacak olanı tespit etmek için Frankfurt'a gidiyorum.
Team, let's have a lockdown on the west end of the building... now.
Takım, binanın batısını tutalım hemen.
Negative, I'm at the south end of the park.
Olumsuz, parkın güney çıkışındayım.
These people are, you know, engaged in an effort to lead us astray in the name of short term, you know, fossil fuel profits so that we end up leaving behind a degraded planet.
Bu insanlar kısa vadeli şeyler için bizi kötü yola saptırmaya çalışıyor. Fosil yakıtlardan pay alma uğruna arkamızda çorak bir gezegen bırakmamıza sebep olacaklar.
And because I am bound to specific rules of conduct, our parley has come to an end.
Ayrıca ben bazı idare kurallarına... bağlı olmak zorunda olduğum için... görüşmemiz burada son buluyor.
To that end, uh, please make sure your seat backs and your tray tables are in their fully upright position, because yesterday in South Florida, the body of a woman was found encased in concrete in a 55-gallon drum.
O yüzden lütfen koltuklarınızı ve yemek masalarını dik duruma getirin çünkü dün Güney Florida'da 210 litrelik bir varilde beton dökülmüş bir kadın cesedi bulunmuş.
How did I end up with a bunch of microphones in my face, and everyone wanting my opinion?
Bir sürü mikrofon suratımın önüne nasıl geldi ve herkes neden benim düşüncelerimi soruyor?
Of course I miss my family, but everything comes to an end eventually, a-and you just... you just got to keep moving forward.
Tabi ki ailemi özlüyorum ama her şey zamanla sona erdi ve seninde, yoluna devam etmen gerekir.
To end mankind's constant state of war so the real work...
- İnsanlığın sürekli savaş durumunu sona erdirmek için, böylece gerçek dünya...
With our luck, he'll end up Chief of Police.
Umarım emniyet müdürü olur.
end of story 551
end of the road 27
end of conversation 21
end of the week 38
end of the line 92
end of an era 18
end of the hall 30
end of days 17
end of discussion 146
end of the month 22
end of the road 27
end of conversation 21
end of the week 38
end of the line 92
end of an era 18
end of the hall 30
end of days 17
end of discussion 146
end of the month 22
end of the day 44
end of the world 36
of course 48716
off we go 156
office 169
offer 51
of course not 6388
officer 2766
offensive 29
official 47
end of the world 36
of course 48716
off we go 156
office 169
offer 51
of course not 6388
officer 2766
offensive 29
official 47
offense 31
often 203
offspring 19
offended 16
officers 467
offred 44
officially 347
offices 24
offs 170
off the top of my head 48
often 203
offspring 19
offended 16
officers 467
offred 44
officially 347
offices 24
offs 170
off the top of my head 48
of course you can 486
of course you do 750
offside 18
of course i do 1281
off the grid 28
officer down 213
off you go 630
of course i can 204
off with his head 28
of course you don't 199
of course you do 750
offside 18
of course i do 1281
off the grid 28
officer down 213
off you go 630
of course i can 204
off with his head 28
of course you don't 199