English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ E ] / Everybody says

Everybody says Çeviri Türkçe

641 parallel translation
Everybody says it's somebody else.
Herkes başka biri olduğunu söylüyor.
Everybody says, "Tony Camonte, he's a big shot."
Herkes " Tony Camonte, çok önemli biri.
And everybody says, "There's only one Carl Denham."
Bir de herkes, "Carl Denham eşsizdir" diyor.
Everybody says you're a grand detective.
Herkes senin çok iyi bir dedektif olduğunu söylüyor.
Everybody says I'm good.
İyi olduğumu söylerler.
- That's what everybody says.
- Herkes öyle diyor.
Everybody says I have, anyhow.
Herkes olduğunu söylüyor zaten.
Everybody says it's serious too.
Herkes O'nun da ciddi olduğunu konuşuyor.
Everybody says he ought to be in the movies.
Herkes onun için filmlerde oynamalı diyor.
That's what everybody says when they start off "Mind if I ask you a question?"
"Sakıncası yoksa bir şey sorabilir miyim?" dendiğinde ardından hep bunlar sorulur.
Everybody says. He's a good actor.
- Öyle diyorlar.
Everybody says that without meaning it.
Çünkü herkes gönülden sevmeden söylüyor karşısındakine o kelimeleri.
Thats what everybody says.
Herke öyle düşünüyor.
Everybody says you're so much better now.
Herkes artık epey iyileştiğini söylüyor.
- Everybody says that.
- Herkes aynı şeyi söyler.
- Everybody says so
- Herkes öyle der.
You know, that's what everybody says.
Herkes böyle söyler.
Well, everybody says he does.
Herkes öyle söylüyor.
- No, not in your case. - But that's what everybody says.
Hayır, sizin durumunuz için değil.
Anyway, everybody says I spoiled him.
Her neyse, herkes onu şımattığımı söyler.
Everybody says so
Herkes böyle söyler...
Everybody says thanks, but what for?
Herkes teşekkür ediyor, ama ne için?
Everybody says so.
Herkes aynı şeyi söylüyor. Dokun bak.
Everybody says I'm a born liar.
Herkes, benim, doğuştan yalancı olduğumu, söyler.
But everybody says bad things about her.
Ama herkes onun hakkında kötü konuşur.
Everybody says it's beautiful, but nobody wants to publish it. Why?
Herkes güzel olduğunu söylüyor... ama kimse yayınlamak istemiyor, neden?
That's what everybody says.
Herkes böyle diyor.
Everybody says the Kid's gonna sit down with Lancey Howard.
Herkes, Kid Lancey Howard'la oynayacak diyor.
- Everybody says that...
- Herkes diyor ki...
Everybody says it.
Herkes söylüyor.
Everybody says so.
Herkes böyle söylüyor.
- I guess everybody says that, don't they? - Mm-hm.
Sanırım herkes de böyle söylüyordur, değil mi?
Yesterday, and the day before, you keep saying I can do it... and Miss Kinnian says I can do it, everybody says I can do it... but I know I can't do it.
Dün ve önceki gün yapabileceğimi söylediniz. Ve Bayan Kinnian da yapabileceğimi söylüyor, herkes yapabileceğimi söylüyor. Ama ben yapamayacağımı biliyorum.
Everybody says the Futoris are beasts.
Herkes Futorilere canavar diyor.
It's a bad investment ; everybody says so.
Kötü bir yatırım, herkes öyle diyor.
Everybody says, " He's finished.
Herkes diyor ki, "O, bitti."
Everybody says it's how she was born deaf :
Herkes sağır doğduğunu söylüyor.
Everybody says that the victim was the ideal householder.
Herkes kurbanın ideal bir aile reisi olduğunu söylüyor.
I'll tell you something, Doc, ever since I was born, everybody looks at me and says, "You're ugly."
Sana bir şey söyleyeyim Doktor doğduğumdan beri yüzüme bakan herkes "sen çirkinsin" diyor.
It isn't that I believe everything that Cora says, but she says everybody is talking.
Cora'nın her söylediğine inandığımdan değil, ama herkesin bunu konuştuğunu söylüyor.
But Papa says we ought to make everybody like us.
Babam, herkesin bizi sevmesini sağlamalıyız, diyor.
Says I ain't doin her business no good. If everybody was like me, she'd starve to death, Everybody plays.
Yapmadığımı söylüyor Işi iyi değil.
- He says he doesn't know everybody.
- O diyor ki, herkesi bilemezmiş.
Brannigan says he's not going to find a spot for his crap game because Brannigan's put on the heat and Brannigan's breathing down everybody's neck.
"Brannigan, barbut oyunu için yer bulamayacağını söylüyor" de. "Çünkü herkes Brannigan'ın baskı kurduğunu biliyor. " Herkes onun soluğunu ensesinde hissediyor " de.
She told me how she'd get so miserable sometimes, like everybody, you know? And she says my father always tried to understand.
Bazen, herkes gibi, çok üzüldüğünü ve babamın daima anlamaya çalıştığını söyler.
You say one thing, he says another, and everybody changes back again!
Sen bir şey söylüyorsun, o başka bir şey, sonra herkes tam tersini söylüyor!
This newspaper... this newspaper says everybody's against me.
Bu gazete... bu gazete herkesin bana karşı olduğunu söylüyor.
It isn't enough that everybody has to pass under a sign that says "Read Your Bible".
Sadece bu değil ; bu salona gelen herkes "İncilini Oku" diyen bir pankartın altından geçmek zorunda.
Now he says Big Jim is dead, he's the new boss and everybody has to pay him a 50 percent service charge that's for protection.
Koca Jim öldüğüne göre yeni patron oymuş ve herkes ona yüzde 50 hizmet bedeli ödemeliymiş güya koruma içinmiş.
Although, probably, one must have the same amount of courage to say "no," when everybody else says "yes ;"
"Hayır" demek, İnsan ve Mücadeleci kalmak cesaret ister.
Who says, "poor John"? Don't everybody sob at once.
Bana zavallı diyenler hayatta bir kez olsun zavallı hâle düşmediler mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]