Go with it Çeviri Türkçe
7,727 parallel translation
There must be quite a story to go with it.
İyi bir hikayesi olmalı.
- Yeah, just go with it, baby.
- İdare et, koçum.
- Yes, go with it.
- Evet, devam et.
I don't remember any impartin wisdom to go with it.
Ama buna eşlik eden bir bilgelik hatırlamıyorum.
Just go with it... and let it take you on a journey.
Kendinizi bırakın sizi bir yolculuğa çıkarsın.
And you know me, I'm always ready to go with it.
Beni bilirsin, her an hazırımdır.
The flighty purpose never is overtook unless the deed go with it.
Yakalanmaz uçarı niyet asla, eşlik etmedikçe eylem ona.
- Just go with it, darling.
- Ayak uydur yeter, canım.
Just go with it, Edward.
- Evet, ayak uydur yeter Edward.
And if he initiates contact with me... - l'll just go with it. - Susan!
Temas kuran o olursa da akışına bırakacağım.
And a lot of the situations we go into, it's always nice to go in as teams, because you're going into situations where you get caught up in the moment with the camera, and you'll actually photograph it, and
Dahil olduğumuz her durumda takım halinde hareket etmemiz güzel. Çünkü gerçekten çekim yaptığın bir an kamerayla yakalandığın durumlar oluyor ve sırtını başka kollayan kimse olmuyor.
Is this gonna go that fast with 1 05 pounds on it?
Üzerinde 48 kg. yük varken de bu kadar hızlı gidecek mi?
With the mobile projection, we can go anywhere we want with it.
Taşınabilir projeksiyonla istediğimiz her yere götürebiliriz.
So what's it gonna be, can I go to Laurel right now and tell her she can die in peace with dignity, because she was right?
Pekâlâ şimdi Laurel'in yanına gittiğimde onurlu bir şeklide ölebileceğini çünkü haklı olduğunu mu söyleyeceğim yoksa?
- I said, go on with the story, because I'm loving it.
- Şey dedim, anlatmaya devam et, çünkü çok beğendim.
Well, if you think it's going to be that dangerous. Then I think you need to go with her.
Bunun tehlikeli olacağını düşünüyorsan bence sen de onla gitmelisin.
It's the weirdest thing, when you're on your way to do something, but you're not sure you're actually gonna go through with it.
En acayibi de şu ki, bir işi yapmak üzere giderken aslında bunu gerçekten yapacağına emin olamaman.
What if it's time for me to go be with the Little Prince?
Ya artık gidip Küçük Prens'le olma vaktim geldiyse?
To help you understand how nice it is to live here with Mommy and Daddy I'll take you to go see the real world to show you how not nice it is.
Güzelliğini anlaman için anne ve babayla burada yaşa diye gidip gerçek dünyayı göreceğiz. Nasıl güzel olmadığını göstereceğim.
Your first instinct is gonna be just to go to sleep and deal with it in the morning, but don't do that.
Aklına gelen ilk şey uyumaya devam edeyim, yarın hallederim olacak, onu yapma.
You can go back to your mom and you can tell everybody about how you made it to the last round with the champ.
Annene döneceksin ve herkese şampiyona karşı son raunda kadar nasıl dayandığını anlatacaksın.
So, how'd it go with the girl?
Eee, kizla naptiniz?
Lisa's been going to a therapist and she likes it and would love for you and Chrisann to go with her.
Lisa bir terapiste gidiyor ve bundan çok hoşlanıyor. Sen ve Chrisann'ın da onunla gitmesi hoşuna giderdi.
How'd it go with Michael?
Michael'la nasıl geçti?
We could create an alternate reality with no Gorg in it... then go live there.
İçinde Gorg olmayan alternatif bir gerçeklik yaratıp... orada yaşayabiliriz.
They're gonna watch me go through it and have all sorts of shit to deal with when they're older.
Bu süreçten geçmemi izleyecekler ve büyüyünce uğraşacakları bir sürü saçmalıkları olacak.
- So how did it go with Dr. Greene?
- Dr. Greene'le görüşmen nasıldı?
If they go down like the Titanic with fucking boulders strapped to it, he'll say something about how he had to give me the opportunity to make my own mistakes... and he'll fire me.
Her tarafına kaya bağlanmış Titanik misali batarlarsa da hata yapıp öğrenmem için önüme geçmemesi gerektiğini bahane edip beni kovacak.
I'm the guy who laid a giant shit on the Beatles'demo and mailed it back to them with little flags sticking out of it saying, 'Go fuck yourselves, you talentless Scouse bastards.'
Beatles'ın demosunu itin götüne sokup yanında yazılı bir notla geri dönderen herif olurum yazıda da "Siktirin gidip beceriksiz Liverpool'lu piçler" yazar.
You go in with a record with an older female artist, like Joni Mitchell or Marianne Faithfull or Kate Bush, and it's uphill battle from the get-go.
Yaşını almış bir kadın sanatçının albümüyle gittiğin zaman mesela Joni Mitchell, Marianne Faithfull ya da Kate Bush gibi baştan akıntıya karşı kürek çekiyorsun.
I can't honestly say I know which way it would've gone with the Mexicans or if I had left that drifter go.
Meksikalılarla işimizin nasıl gideceğini de gezgini salsam ne olacağını da bilemem doğrusu.
Everywhere I've been in this country they slap down a cup of tepid nonsense you know with the teabag lying beside it which means I've got to go through the ridiculous business of dunking it in the lukewarm piss waiting for the slightest change of color to occur.
Bu memlekette nereye gitsem hep aynı saçma manzarayla karşılaşıyorum. Fincanın yanında iki seksen uzanan bir çay poşeti imamın abdest suyuna batırılmak üzere benden hamle yapmamı bekliyor. Salla anacığım salla ki bu ılık suya azıcık renk gelsin.
Some people go through their whole lives trying to make it work with the wrong person.
Kimileri yanlış kişiyle yürütebilir miyim diye bir ömür düşünüyor.
- When your mother calls, you're gonna get it back, but just go with my cousin, he's a nice man, okay?
Annen aradığında hepsini geri alacaksın, şimdi kuzenimle git. İyi biridir.
It worked, but she didn't count on me being too much of a pussy to actually go through with it, so she cast a second one.
İşe yaradı ama bunu tamamen sonlandıracağıma, bir korkaktan daha fazlası olduğuma inanmadığından ikinci bir şey daha yolladı.
Go on with it.
Git hadi.
Why don't he go out with your sister while he's at it.
Neden kız kardeşinle de çıkmıyor, olmuşken tam olsun.
I didn't think he was gonna go through with it.
Bunu yapacağını düşünmemiştim.
Well, it went the way that things go when a man goes out with a woman and they have attraction towards each other.
Şey, bir erkeğin bir kadınla dışarı çıktığı birbirlerine karşı ilgileri oluşan randevulardan biri gibi geçti.
Look. Before we do this, are we really going to go through with it?
Oyuna başlamadan önce sonunda bunu cidden yapacak mıyız yani?
I couldn't go through with it. Not with Drazen.
Yapamadım işte, Drazen ile olmaz.
They'd beat the white off of me if I didn't go along with it.
Eğer karşı çıkarsam haşatımı çıkarırlar.
And he decides rather than make it with any of his new, fair-weather friends, who now wanna be in business with him because he made a hit, we should go back to the guy who believed in it originally,
Ama o, başarı kazandığı için işin içinde olmak isteyen yeni iyi gün dostlarıyla yapmak yerine en başından beri bize inanan adama, yani Steven'a gitmeliyiz diyor.
I mean, you name it, I did it. And I was able to go on to compete in the BC Summer and Winter Games for athletes with disabilities.
Ayrıca engelli atletler için düzenlenen BC yaz ve kış oyunlarında... yarışlara katılabildim.
I made my parents, who were separated at the time, go see it with me,'cause it had such a generational theme to it.
O aralar ayrı olan ebeveynlerimi filme benimle gelmeye zorladım. Çünkü nesillerle ilgili bir konusu vardı.
I think I'm gonna go for it with Rachel.
I ı'm olacak rachel ile bunun için gitmek düşünüyorum.
Okay, then I'll just go to the mall... and get you one of those stuffed elephants with the mirrors all over it.
O zaman markete gider ver her tarafında aynalar olan doldurulmuş filden alırım.
They just weren't able to go with her because it was in public.
Ama o kadar insanın içinde olamadılar.
Is it okay if I go over Henry's to go swimming? It's cool with me.
- Henry'lere yüzmeye gidebilir miyim?
Go with her, it'll be fine.
- Onlarla git güzelim.
I-It's called a dirty weekend, when you go off with someone and do things, you know...
Buna haftasonu kaçamağı denir eşini bırakıp başka biriyle şey yaptığında.
go with the flow 46
go with your gut 22
go with god 59
go with me 33
go without me 23
go with her 52
go with him 159
go with that 17
go with them 70
with it 82
go with your gut 22
go with god 59
go with me 33
go without me 23
go with her 52
go with him 159
go with that 17
go with them 70
with it 82
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287