Go with that Çeviri Türkçe
6,484 parallel translation
Let me get some bread to go with that bologna!
- Hadi canım! Pinokyo oldun da burnun almış gitmiş başını!
It's your heart, mate. Go with that.
- Cevap kalbinde, oğlum.
Do you have a last name to go with that or a-a birth date?
Elinizde soyadı ya da doğum tarihi var mı?
Your best deal, full ounce. I'll go with that.
Bunu alıp gideceğim.
That'll go great with your shirt.
- Tişörtünle çok yakışacak.
Okay... he wants me to give him a shot at earning my forgiveness back, which I'm obviously not really going to do, but I need to go out on a date with him and pretend that I'm open to the possibility.
Pekâlâ... ona bir şans vermemi istiyor onu affetmem için ki bunu gerçekten de yapacak değilim ama onunla çıkmam gerek ve bu olasılığa olumlu numarası yapmam lazım.
No, that was just the deal I made with them to let me go from here.
Hayır, buradan çıkmama izin vermeleri için onlarla yaptığım tek anlaşma buydu.
You deliberately misled me so I would go along with this, and your ASAC needs to hear about that.
Beni bilerek kandırdın bu konuda. Üslerinin bunu duyması gerekiyor.
Thought I wouldn't go through with that, did you, Dessi? But I'm proud to admit it.
Bende bunu yapacak yürek yok sanmıştım, değil mi Dessi?
Well prepare for the shaming of your life, because I am in love with Paul and I'm gonna go live with him and his kind and I'm gonna tell anybody that will listen to me who I am and who my daddy is and that I chose to be one of the outcasts, because anything is better than living with the evil that lives in this house.
O halde hayatının en büyük utancına hazır ol, zira Paul'a aşığım ve o ve onun türüyle yaşamaya karar verdim ve beni dinlemeye hazır herkese benim ve babamın kim olduğunu ve dışlanmışlarla yaşamaya karar verdiğimi söyleyeceğim çünkü bu dünyadaki her şey bu evde yaşayan şeytanla yaşamaktan daha iyidir.
I want you with your CS gas because sometimes it's easy to forget that we put our lives on the line every time we go out there.
Çünkü bazen, oraya çıktığımızda aslında hayatımızı ortaya koyduğumuzu unutmak kolay olabiliyor.
If you could top that story with your mysterious background, then... Go for it. Fine.
Gizemli geçmişinle bunu geçebileceksen, o zaman dene.
Where as with me, you just go ahead and flip that.
Benimkiler ise, başınızı çevirip bakmaya bile değmez.
If we go with my theory that Martha's death wasn't a random mugging That would mean someone actually paid Miller Beck to kill her.
Teorime göre... Martha'nın ölümü rastgele bir soygun değildi Bu aslında birisinin O'nu... öldürmek için Miller Beck'e para ödediği anlamına gelmektedir.
You thought it was a good idea to go down there with that drunk?
- O ayyaşla oraya inmek iyi fikir mi sandın?
Yeah, a plan that you just assumed that I would go along with, Like I do all your plans.
Evet, kabul ediyorum plan biraz uzun sürdü, senin diger planların gibi.
Why don't you go work in the tire business for a decade or so, track all the significant changes over that time period, and then you get back to me with that business plan and all?
Sen git 10 sene falan lastik sektöründe çalış. O zaman zarfındaki önemli tüm değişiklikleri takip et. - Sonra da bana iş planınla gel.
I never would have said, "well, today's the day that I'm gonna go to Florida with Daniel G.D. Holden."
"Bugün, Daniel G.D. Holden'la Florida'ya gideceğim gündür." demezdim hiç. Yani asla.
But if you go in there and say that you killed her Just because you don't want to deal with this anymore Or play the game or keep fighting the good fight,
Ama sırf artık bunlarla uğraşmak istemediğin, bu oyundan sıkıldığın ya da mücadele etmek istemediğin için onu öldürdüğünü söylersen korkaksın demektir Daniel.
Yes, and I think we should use this, and Greg and I go back to Westminster, and just use this as an example of things that they have to talk to us about, so we're much more joined up with them.
Sanırım bunu kullanmalıyız. Greg ile ben Westminster'a gidelim. Bize bilgi vermeleri gereken konulara örnek olarak bu konuyu gösterelim.
You go and look at them, of course, and you're very familiar with every individual work, but you never actually see them together - and that is the magic of any exhibition - that if it works, there's a magic that all of a sudden happens
Gidip bakarsınız, elbette. Tek tek her birine iyice aşina olursunuz. Ancak tümünü bir arada görme imkanınız olmaz.
How do you go through something like that and come out with faith?
Bu kadar şey yaşadıktan sonra nasıl inançlı olabilirsin?
Uh, now that we're done with our training, I was wondering if you wanted to, uh, go out some time?
Artık eğitim bittiğine göre merak ediyorum acaba bir ara bir yerlere gitmek ister misin?
But I'm impressed with the fact that you would rather go to prison then testify against your cohorts.
Ama şu gerçeklikten çok etkilendim ki destekçilerine tanıklık etmektense hapishaneye girmeyi tercih ediyorsun.
And that was as far as her relationship with you was meant to go.
Yani seninle geçireceği zaman o kadarmış demek ki.
I'm just saying that I go out with guys who are different from me all the time and we get on just fine.
Ben, sürekli benden çok farklı erkeklerle çıkıyorum ve gayet iyi anlaşıyoruz.
That's fine with me. I can go get some stuff. That's easy.
Sorun değil, ben gidip bir şeyler alabilirim.
Please tell me that you guys didn't all just ask her to go out on a pity date with me.
Lütfen durumu acındırarak randevu istediğinizi söylemeyin.
I'm willing to go down that road with you, if you're interested.
Bu yola seninle girmeye razıyım istiyorsan tabii.
It's only been one day that I spend with you, but don't go all of a sudden.
Seninle sadece bir gün geçirdim ama böyle aniden gitme.
I make sure that they can go at peace with everything in order.
Huzur ve düzen içinde gitmeleri için elimden geleni yaparım.
I have a werewolf temper to go with my new appetite, and the witches that tried to kill my baby, they're worth nothing more than food.
Kurtadam öfkemin yanı sıra artık yepyeni bir iştahım var. Bir de bebeğimi öldürmeye çalışmış olan cadılar var tabii. Onlar benim için yiyecekten başka hiçbir işe yaramazlar.
You're just saying that to get this over with and go home.
Beni geçiştirip eve gidebilmek... -... için söylüyorsun.
Vic, if you'd rather go to work than spend a weekend with me, I'm not gonna... that is not what I mean, and you know it, Sean.
Vic, birlikte bir hafta sonu geçirmek yerine işe gitmeyi tercih ediyorsan, bu olmayacak... böyle demek istemediğimi, biliyorsun, Sean.
Can you do that, just trust me and go with this?
Tamam mı? Yapabilir misin? Bana güvenip ayak uydurabilir misin?
She said that you've sent someone to go with her t-t-to meet this thing.
O şeyi bulması için yanına birini gönderdiğini söyledi.
Foust : Now we were in an area that I was actually familiar with, but we still had a good 30 Miles to go.
Aslında aşina olduğumuz bir bölgedeydik artık.
He convinced Interpol that the only way to get justice for Luc is to go through with the plan.
Interpol'ü planı uygulamaya devam etmenin Luc için adalet sağlamanın en iyi yolu olduğuna ikna etmiş.
- Go on, take it. What am I supposed to do with that?
- Ne yapacağım ben onunla?
Go. - To hell with that.
Hadi oradan.
And just like that, Lina was driven away and cut off from communication with the outside world, knowing that her dad would go nuts the second he found out the whole truth.
İşte aynen böyle, Lina oradan uzaklaştırıldı ve dış dünya ile iletişimi kesildi tüm gerçeği anladığı an, babasının öfkeden delireceğini bilerek.
I know that you want to go to the northern air temple to train with Tenzin, but you haven't done it because you're afraid too.
Tenzin'le çalışmak için Kuzey Hava Tapınağı'na gitmek istediğini biliyorum ama gidemedin, çünkü sen de korkuyorsun.
Is that why you keep disappearing? To go sit with your fancy friends?
Gözden kaybolmanın sebebi bu süslü arkadaşlarınla oturmak mıydı?
She said that you've sent someone to go with her to meet this thing.
O şeyi bulması için yanına birini gönderdiğini söyledi.
No, no, you should not - - you should not tell them. 'cause if you do, you go to jail, And that is not cool with me.
Hayır, hayır, yapmamalısın, onlara söylememelisin çünkü söylersen, hapse gidersin, bu da benim için hiç hoş olmaz.
I just think that, with everything that's going on around here, your grandfather dying and uncle Jamal recuperating, it's... it's just not the right time for me to go.
Tüm bu olayların içinde, dedenizin ölmesi olsun Jamal amcanızın yeni yeni iyileşmesi olsun gitmemin zamanı değil.
I go first and I tell them that it's theirs, so long as they let the whole town through. You come last with the egg.
İlk ben gideceğim ve "yumurta sizin" diyeceğim, bütün kasaba o kapıdan geçecek ve son olarak sen de yumurtayla çıkacaksın.
Maybe I should go find my mom and spend my last few hours with her, instead of trying to convince myself that whoever or whatever controls this dumb dome even gives a crap about any of us.
Kim ya da her ne bu kubbeyi kontrol ediyorsa hayatlarımız umurlarında diye kendimi ikna etmeye çalışmaktansa gidip annemi bulmalı ve son saatlerimi onunla geçirmeliyim belki de.
How does it feel knowing your fiancée's job is to go out and flirt with doctors, looking like that, while you sit here, you know... looking like this?
Sen oturmuş böyle görünürken nişanlının böyle görünüp işinin çıkıp doktorlarla kırıştırmak olduğunu bilmek nasıl bir duygu?
And you see me with one pill bottle in my hand, and your go-to response is that I am a liar and a user? !
Ve sen, beni elimde bir ilaç kutusuyla gördün ve senin başvurduğun tepki benim bir yalancı ve kullanıcı olduğum mu?
Uh, when you're done with that book, would you wanna go see some classical music with me?
Kitabı bitirdikten sonra birlikte klasik müzik dinlemeye gidelim mi?
go with the flow 46
go with your gut 22
go with god 59
go with it 52
go with me 33
go without me 23
go with her 52
go with him 159
go with them 70
with that in mind 45
go with your gut 22
go with god 59
go with it 52
go with me 33
go without me 23
go with her 52
go with him 159
go with them 70
with that in mind 45
with that said 19
with that 162
with that attitude 21
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
with that 162
with that attitude 21
that 10639
that's nice 2129
that's enough 4716
that's gross 203
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89