Go with me Çeviri Türkçe
8,264 parallel translation
Whoa, whoa... Go with me?
Oha, oha... benimle mi geleceksin?
I need Mara to go with me to make sure that it is open so...
İncenin açık olduğundan emin olmak için Mara'yı yanımda götürmem gerek.
No one wants to go with me.
Benimle gitmek isteyen kimse de yok.
You wanna go with me?
Kozumuzu paylaşmak ister misin?
So, do you want to go with me?
Yani, benimle gitmek istiyorsun?
Oh, please, let me go with you!
Bırak artık! AVM ye gitmem gerekiyor. AVM ye gitmem gerekiyor.
Because I can't take it with me when I go.
- Çünkü giderken yanımda götüremem.
So if I have a confidential source who's giving me information as a whistleblower, and he works within the US government, and he's concerned about what he perceives as violations of the Constitution, and he gets in touch with me, they... go ahead.
Dolayısıyla, güvenilir bir kaynağım olsa ve bu kaynak birtakım sırları ifşa eden biri olsa, Amerikan hükümeti için çalışsa ve yaptığı işin anayasayı ihlal ettiğinden endişelense ve benimle bağlantıya geçse, harekete geçecekler. Devam edin.
Pick me. You can go with brittany.
Brittany'le gidebilirsin.
He gave me a pretty hard sell, trying to get me to go with him, and for a hot second, I almost did.
Onunla birlikte gitmemi sağlamak için çok iyi bir teklif yaptı ve bir ateşli saniye boyunca neredeyse kabul edecektim.
Take me with you when you go.
Giderken beni de yanınızda götürün.
No, please don't go. Stay with me.
Lütfen kendinden geçme, benimle kal.
All I know is I'm transginger and you can't make me go to the bathroom with the cisgingers.
Tüm anladığım cinsiyetimi değiştirmem ve beni "sert" lerle aynı tuvaleti kullanmaya zorlayamazsınız.
I know, but it's really important, and, um, she needs to go over some stuff with me.
Biliyorum ama önemli, birlikte bazı şeylerin üstünden geçmeliyiz.
The only way to get me out of your life Liz, is to let me go because if you kill me... If you go through with it, then we'll be linked forever.
Beni hayatından çıkarmanın yolu, Liz beni bırakman, beni öldürmen değil... beni öldürürsen, sonsuza kadar bağIı kalacağız.
I bring these with me everywhere I go. Mm.
Bunları gittiğim her yere götürürüm.
Do you want to go to Vegas with me?
Benimle Vegas'a gelmek ister misin?
So, you want me to go with them?
Yani, benimde onlarla gitmemi mi istiyorsun?
I'm booked on a flight in the morning, which means that the ice in my hotel room's gonna go to waste, unless you have that drink with me.
Sabaha uçak biletimi ayırttım. Yani eğer benimle o içkiyi içmezsen otel odamdaki buzların israf olacağı anlamına geliyor.
So I tell you what, why don't you just go with Bones, you take her, it'll be a good way for me to see how you handle working with her.
Sen Bones'la git. Böylece onunla birlikte nasıl çalıştığını da görebilirim.
Well, you never want to go shopping with me for costumes, so I get what I want, and you are what comes with it.
Sen hiçbir zaman benimle kostüm alışverişine gelmek istemezsen ben istediğimi alırım, sen de kalana razı olursun.
Do you wanna go to vegas with me?
Benimle Vegas'a gelmek ister misin?
And I can't go back out there with vomit on me, so...
Üzerimde bir sürü kusmukla geri dönemezdim, bu yüzden...
Maureen wants me to go away with her.
Maureen benimle uzaklara gitmek istiyor.
Now, if you'll excuse me, I'm gonna go grab a muff with some bluebs, and when I get back, we will discuss strategy for the stakeouts.
Şimdi sakıncası yoksa içeri geçip yaban mersinli biraz muffin alayım kendime, döndüğümde ise polis gözetimi stratejilerini tartışırız.
I'll always take you with me, mother, wherever I go.
Nereye gidersem gideyim seni de hep yanımda götüreceğim anne.
So, you want to go look for frogs with me like you said you would awhile ago and haven't done it yet?
Bana bir süre önce gideriz dediğinin ama hala gelmediğin kurbağa bulma operasyonuna gidecek miyiz?
Would you go to dinner with me?
Benimle çıkar mısın?
Well, I did have an incident with some clowns once - that really upset me. - Go for it.
Birkaç palyaçoyla bir olay yaşadım beni gerçekten çok üzdü.
You can't force me to go through with this ridiculous test or to marry.
Evlenmem için bu saçma testi yapmaya zorlayamazsın beni.
And as long as you're here with me, you're not gonna go home and face your family.
Ve benimle birlikte olduğun sürece eve dönüp, ailenle yüzleşmeyeceksin. Ancak bu şekilde atlatabilirsin.
Oh, because I knew you'd never let me go out with an ex-con.
Eski bir mahkûmla çıkmama asla izin vermeyeceğini bildiğimdendir.
You want me to go in there and tell him while he's on his date that he's dumb and therefore he should be with the dumb girl?
Oraya gidip randevusunun ortasında kendisi salak olduğu için salak bir kızla çıkması gerektiğini mi söyleyeyim?
Brock invited me to go drinking with the Indestructibles. Me with them.
Brock beni "Yok edilemezler" ekibiyle içki içmeye çağırdı.
I knew that Boothe wasn't gonna let me go, and Lance couldn't just walk in there with a bag of money and fix things.
Boothe'un beni bırakmayacağını ve Lance'in de içeri girip, parayı verip her şeyi düzeltemeyeceğini biliyordum.
Yes, I'm a huge dork for celebrating my 21st with my family, but my mom was crazy excited to go to a bar with me.
Evet, 21. yaş günümü ailemle kutladığım için tam bir eziğim ama annem benimle bara gidebilmek için aşırı heyecan yaptı.
Are you sure you don't want me to go in with you, you know, maybe hammer out some final details?
Seninle gelmemi istemediğine emin misin? Kalan detaylara şekil verebilirim.
I was wondering if you'd like to go out with me sometime.
Bazen benimle dışarı çıkmak ister misin diye merak ediyordum.
How do we know she doesn't like me because I'm laid-back and not like one of those guys she used to go out with at the clubs?
Ya sırf rahat birisi olduğum için beni seviyorsa? Ya da eskiden kulüplere gittiği adamlardan biri gibi olmadığım için?
But you were going to go out with Alan and now you can't'cause of me.
Ama Alan'la dışarı çıkacaktın benim yüzümden çıkamadın.
He was so cool I couldn't even believe he wanted to go out with me.
O kadar süperdi ki benimle çıkmak istediğine inanamadım.
Three go's with your Gwang-Bak and Pi-Bak makes it 8,400 Won for me.
Gwang-bak ve Pi-bak'la bana 8,400 won geliyor.
From now within 30 minutes, go to Chief Secretary Tak and all the papers that I need to sign and the clothes I need to wear when I'm discharged, bring them to me. Also on your way, a sweet americano with 2 and half shots of syrup and vanilla and chocolate donuts. Buy those also.
30 dakika içinde Müdür Tak'a git ve ondan imzalamam gereken kâğıtları al gelirken işten çıkınca giyeceğim kıyafetleri getir geri dönerken içine iki buçuk kaşık şeker atılmış americano al vanilyalı, çikolatalı çöreklerden de getir.
Pop that pussy full of poppy lunch at Nobu bring hot sake go with me on Kawasakis do you even know where we're going?
Nereye gittiğimizi biliyor musun?
You should go on a fast with me.
Bir ara benimle diyete başlamalısın.
He invited me to go out to play with you.
Beni sizinle oynamaya gönderdi.
I suggest you go back down, reassure the men, the leader, and don't ever, ever abuse the privilege of family with me again...
Sana aşağı inip, adamların şüphelerini ve endişelerini tekrar gidermeye çalışmanı ve bir daha aile imtiyazımızı kötüye kullanmamanı öneriyorum.
All you do is you go out on the road and you sleep with a different woman every night, and then you finally get home and criticize me?
Tek yaptığın yollara düşmek ve her gece yatağına başka bir kadın almak, sonunda eve geliyor ve bir de beni mi eleştiriyorsun?
When I go to the sports-marketing companies and I say, "Can you help me find sponsors?" And then I give them the list of people I won't work with- - No fossil fuels, no oil, no coal, no meat, no people who tested on animals, no fur, no leather.
Spor-pazarlama firmalarına gidip "Sponsor bulmama yardım eder misiniz?" dediğimde ve onlara çalışmayacağım kişilerin fossil yakıt, petrol, kömür, et kürk, deri firmaları, hayvanlar üzerinde deney yapanlar dediğimde bana öylece bakıp "Nasıl yardım edeceğimizi anlamadık." diyorlar.
If you laugh... You have to go out with me one more time before you move away.
Taşınmadan önce bir kere daha benimle çıkmak zorundasın.
When I go back, they will try to pair me off with a lady of their choosing.
Geri döndüğümde beni kendi seçtikleri bir hanımla eşleştirmeye çalışacaklar.
go with the flow 46
go with your gut 22
go with god 59
go with it 52
go with her 52
go without me 23
go with him 159
go with that 17
go with them 70
with me 1243
go with your gut 22
go with god 59
go with it 52
go with her 52
go without me 23
go with him 159
go with that 17
go with them 70
with me 1243