Go with him Çeviri Türkçe
4,487 parallel translation
Can Deb go with him?
Deb de onunla gidebilir mi?
Just go with him and have some dinner and wine.
Onunla çıkın, yemek yiyin, şarap için.
You will go with him for my sake.
Benim için onlarla gideceksin.
I didn't go with him.
Onunla gitmedim.
- Unalaq has proven he's the only one who knows what I need to learn. I have to go with him.
Unalaq öğrenmem gerekeni bilen tek kişi olduğunu kanıtladı.
I'm hardly the woman I was a year ago, but if Ed walked through that door right now breathing and told me to go with him, I'd like to think I'd tell him to go to hell.
Geçen seneki hâlimle alakam yok gibi ama Ed şu an kanlı canlı bir şekilde bu kapıdan girse ve onunla gelmemi söylese umarım ona "cehenneme kadar yolun var" diyebilirdim.
But I don't. You didn't go with him?
Onunla mekana akmadın mı?
Go with him.
Onunla git.
But if he goes to prison, then the secrets go with him.
- Ama hapise giderse, o zaman sırlarda onunla gider.
I'll go with him to dinner.
Onunla yemeğe çıkacağım.
Just go with him, Debonay, and tell Peanuts to come here and hold his damn horse.
Onunla git Debonay, Peanuts'a söyle buraya gelip şu lanet ata göz kulak olsun.
Whatever you think of petey, we either go with him or we got nothin'.
Petey hakkında istediğinizi düşünün, ama ya onunla hareket ederiz ya da avcumuzu yalarız.
Go with him, Thomas.
Onunla git Thomas.
I always had to go with him.
Hep onunla gitmek zorunda kaldım.
When Johnson goes, everyone has to go with him.
Johnson gittiğinde, herkes onunla gitmek zorunda.
Why did you want to go with him?
Neden onunla gitmek istedin?
Get that thing on and go with him.
Aletlerini al ve onunla git.
I'll go with him.
Ben onunla giderim.
And I'll be happy to let you go with him, but I need you to get off this island.
Onunla gitmene izin vermekten memnun olurdum.. ... ama bu adadan çıkmak için sana ihtiyacım var.
You're to go with him to the Dog's Neck railway excavation.
Birlikte Dog's Neck'teki demiryolu kazısına gitmeniz gerekiyormuş.
Go with him and marry him!
Onunla birlikte git ve evlen onunla!
I need you to go with him.
Senden onunla gitmeni istiyorum.
Go with the head of Urban Development and give him this in person.
Kentsel gelişim müdürüne git ve bunu ona elden teslim et.
- You know what... if you love Chris so much, go have fucking lunch with him.
- Biliyor musun eğer Chris'i bu kadar seviyorsan, git onla o sikik yemeği ye.
I want you to go in to Kattegat. I want you to ask for a meeting with the Earl. And when you meet him, challenge him to a personal combat.
Kattagat'a gitmeni, Reisle görüşme talep etmeni ve onunla görüşünce, benimle teke tek olarak dövüşmesi için meydan okumanı istiyorum.
Guys like that don't go down without taking everyone close down with him.
Yanındaki adamları da düşerken götüren herifler.
Go and be with him.
Git ve yanında ol.
So, do you need to go and be with him?
Gidip yanında mı olman gerekiyor?
Didn't you used to go out with him?
Onunla takılmıyor muydun?
Surround him with the best people and then build the machine and push the "go" button.
Yanına en iyi insanları verip düzeneği kurar ve düğmeye basarız.
You're practically begging... Beg to go out with him.
Nerdeyse onunla çıkmak için yalvarıyordun.
You just had to go out with him. Didn't you?
Onunla çıkmak zorundaydın, değil mi?
All right, look, if nobody wants to take Gus, I'll take him, Lloyd, why don't you go with those two?
Pekala, bakın, kimse Gus'ı istemiyorsa, onu yanıma ben alırım, Lloyd, niye bu ikisi ile gömülmüyorsun?
Go back and tell the doctor that Mr. Seward's son refused to let you see him if you think I cannot be trusted with the medicine.
Eğer ilaç konusunda bana güvenmiyorsanız, doktora gidip Bay Seward'ın oğlunun onu görmenize izin vermediğini söyleyin.
It didn't go as planned with... with Gallagher and it spooked him.
Planladığı gibi gitmedi... Gallagher'la yani ve bu durum panik yapmasına sebep oldu.
But if you were to come out and stump with him, that would go a long way to convince...
Ama onunla birlikte seçim propagandası yaparsanız, seçmenleri ikna etmek çok daha...
He warned me not to go through this gateway with him. And I wouldn't listen.
Birlikte bu yollara girmememiz konusunda beni uyarmıştı ama dinlemedim.
Well, it's no excuse for you to go lazing round the house with him.
- Kapanmış olsa bile bu, etrafta tembellik yapman için bir sebep değil.
I take an opera has-been, remix him with Mimi Zozo and we go platinum.
Şarkıyı operayla karıştırarak Mimi Zomo'yla birlikte çok satanlar listesine girdik.
I just handed you a guy with means, motive, and you're letting him go.
Size sebebi olan bir adamı teslim ettim, ve siz adamı salıveriyorsunuz.
Your problem is with me, let him go.
Senin derdin benimle, onu bırak.
She told me that she loved Phillip, that she'd go anywhere with him, as long as they were together.
Kız bana Phillip'i sevdiğini, birlikte oldukları sürece onunla her yere gideceğini söyledi.
Well, if he is a... roue, should I still go out with him?
Eh... Eğer bir roue ise yine de onunla çıkmalı mıyım?
I-I'd wake up every morning with the intention of telling him, and then I'd go to sleep every night feeling guilty that I didn't.
Her sabah ona söyleme niyetiyle uyanıyorum ve geceleri de ona söylememenin verdiği suçluluk duygusuyla uykuya dalıyorum.
You know, like, remember when you first started dating Grayson, and you said you would break up with him if he ever let himself go and gained 100 pounds?
Hatırlasana mesela, Grayson'la ilk çıktığın zamanlarda kendini salıp 50 kilo alırsa ondan ayrılacağını söylemiştin hani?
If I go to London, can you set me up with him?
Londra'ya gidersem onunla görüşme ayarlayabilir misin?
Go sit with him. Shh.
Onun yanına git.
I told him to go up with Ahmad.
Ahmad'le yukarı çıkmasını söyledim.
Because you're afraid to go through with this, because you'd rather have him in jail.
Bu işi yapmaktan korktuğun için. Onun hapse girmesini istediğin için.
- and then he asked you to go out with him, and you said no.
- sonra sana çıkma teklif etmiş, sen reddetmişsin
Our hearts go out to his children and to his mother, to all of those who knew him and worked with him and loved him.
Çocuklarına, annesine, onu tanıyan, onunla çalışan ve onu seven herkese sabır diliyoruz.
go with the flow 46
go with your gut 22
go with god 59
go with me 33
go with it 52
go without me 23
go with her 52
go with that 17
go with them 70
with him 285
go with your gut 22
go with god 59
go with me 33
go with it 52
go without me 23
go with her 52
go with that 17
go with them 70
with him 285