English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He could die

He could die Çeviri Türkçe

318 parallel translation
His health is in jeopardy. He could die if...
Başvurmazsa ölebilir. "
He could die if...
Başvurmazsa ölebilir. "
She wrote a cold letter, and he begged her to be serious... for he could die at any time, and he was right.
Kız mektuplarından birine biraz soğuk bir cevap yazdığında kendini kaybetmiş... Ona naz yapmaması için yalvarmış, her an ölebileceğini söylemiş. Söylediği yalan değildi.
- He could die!
- Ölebilir!
He could die like this!
Böyle giderse ölebilir!
- He could die in here.
- Burda ölebilir.
He had to pass it on to someone before he could die.
Ölebilmesi için birine vermesi gerekiyordu.
He could die in 30 seconds.
30 saniyede ölebilir.
Leonardo would get a shot every half hour so he could die without pain.
Acı çekmeden ölebilmesi için Leaonardo, her yarım saatte bir iğne olacaktı.
He could die. We need a priest.
Rahip çağırmalıyız.
He could die.
Ölebilir.
Hurry, he could die.
Acele et, ölebilir.
He could die, and with him any chance we have.
Ölebilir, ve onunla sahip olduğumuz tek şansımız da uçup gider.
He could die.
Ölebilirdi.
But he could die.
Ama, ölebilir.
He could die if he's hit hard.
Sert yerse ölür.
- Not yet, Senator. Doctor Kyle's been able to stabilize the Ambassador's condition, but until we know the cause of his problem, there's a very good chance he could die.
Dr. Kyle büyükelçinin hayati işlevlerinin dengelenmesini sağladı ama ne olduğunu öğrenemezsek büyük ihtimalle ölecek.
- He could die.
- Ölebilir, Monty.
And he could die.
Ve ölebilir.
He felt then that he could die fulfilling his duty.
Görevini tamamladığı için ölebileceğini düşünüyordu.
He could die!
Ölecek!
If you wake him up when he walks, he could die.
Eğer onu yürürken uyandırırsan ölebilir.
- He could die in 20 minutes.
20 dakika içinde ölebilir.
If he's not ventilated, he could die.
Hava cihazı olmadan ölebilir.
He could die!
O ölebilir!
But if I'm wrong, he could die.
Ama yanılıyorsam, ölebilir.
Really can meet people in Pittsburgh. Friendly. Fellow could live and die in this town, and he couldn't meet nobody.
Pittsburgh'da insanlarla tanışabilirsin, arkadaş canlısı bir yerdir ve eğer bir insan isterse, kimseyle tanışmadan da tüm hayatını geçirebilir orada.
And if you could, he wouldn't even die.
Ve yapabilirsen hiç ölmez bile.
He could eat you and die of poisoning!
Seni yer ve zehirlenip ölürdü.
- So if Colonel Paradine, blind and unable to help himself, wanted to die, there was only one person he could turn to, isn't that right?
Öyleyse kör, yardıma muhtaç Albay ölmek istedi. Bunu gerçekleştirecek yalnız bir kişi vardı, doğru değil mi?
He could tell that women in my homeland bloom fast, and die fast.
Vatanımın kadınları için çiçek gibi hızla açıp, hızla öldüğü söylenir.
Or you may believe that, having once again allowed someone to die he could not face the tragic result of his own weakness and ran away.
Ya da birini ölüme terkettiği için kendi zaafının trajik sonuçlarıyla baş edemeyeceğini düşündüğüne ve kaçtığına inanabilirsin.
He could have a little fun by tying you all down riding back and forth over you until you all die.
Tabii sizi bağlayıp öldürene kadar üzerinizden atla geçip eğlenebilir.
To die as a bearer of a message to the gods was the most exalted honor a man could experience, for when he was selected to be sacrificed, in that moment, he himself became a god.
Tanrılara mesaj taşıyan birisi olarak ölmek bir insanın sahip olabileceği en büyük onurdu. Çünkü kurban edilmek üzere seçildiği zaman o kişi bir tanrı olmuş oluyordu.
In the National Unity system, he who fell out could be left to die, and there would be nothing wrong about it after all.
Ulusal Birlik sisteminde,... anlaşamadıklarını ölüme terk ederlerdi,... nihayetinde bu yanlış bir hareket olurdu.
How could I leave my brother to die, when he was already dead when I left him?
Ben nasıl ağabeyimi ölüme terk edermişim? Onu bıraktığımda çoktan ölmüştü!
They could not decide how he should die.
"Bırakın aygırın ardında sürükleyelim onu," dedi bir diğeri. Onu nasıl öldürecekleri konusunda anlaşamadılar.
But if Jesus was god, how could He be born and die?
Ama İsa bir tanrıysa, nasıl doğup ölebiliyor?
If Jesus was God, how could He be born and die?
Eğer İsa bir tanrıysa, nasıl doğup ölebiliyor?
That red man could die of thirst before he gets water from anyone in this town.
Susuzluktan ölecek olsa bile, bu kasabada ona su veren çıkmaz.
If it wasn't Borowiecki... we could step on him lightly and he'd quickly die.
Borowiecki olmasaydı onun üzerine hafifçe basardık, hemencecik ölürdü.
- He could die.
- Ölebilir.
A guy could die... - Phil? He's all yours.
- İnsan böyle sebepler yüzünden ölebilir.
If he could not start a fire, he and his would surely die.
Eğer ateş yakmayı beceremezse, o ve onlar ölürler.
He really could die!
Gerçekten ölebilirdi.
He could reappear, maybe after I die.
Ben öldükten sonra tekrar ortaya çıkabilir.
Gave him my word of honor he could watch you die.
Ona geleceğini söyledim.
How could he die?
Nasıl ölebilir?
All he could think about was that he was looking at something... that was gonna die someday.
Tek düşünebildiği, o an birgün ölecek olan birşeye.. .. bakıyor olduğuymuş.
For the first time in his life he wishes he was mortal, so he could crawl off somewhere and die.
Hayatında ilk defa onun ölümlü olmasını ve sürünerek ölmesini istiyor.
How could he die twice?
Nasıl iki kez öldü?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]