He could Çeviri Türkçe
36,800 parallel translation
And he could have a lot more.
Ve daha da çok öldürmüş olabilirdi.
He could hit a fly on a donkey's ass from a mile out.
Eşeğin kıçındaki sineği 1 mil öteden vurabilir.
He's not acting like the man he could be.
Bir zamanlar olduğu adam gibi davranmıyor artık.
We love him, we give him absolutely everything he could ever want, what... would he be missing from us?
İsteyebileceği her şeyi ona zaten, biz verdik. Onu seviyoruz. Ne için, bize darılacak?
He-he could've played music at my wedding.
Benim düğün törenimde bir şeyler çalabilirdi.
He could get confused and wind up on the tracks.
- Kafası karışıp raylara düşebilir.
Gayland said junk was keeping me in this life, that he'd helped people be free of it, that he could help me, too, if I just wanted it enough.
Gayland, önemsiz şeylerin beni bu hayatta tuttuğunu, insanların bundan kurtulmasına yardım ettiğini, benimde kurtulmama yardım edebilmesi için yalnızca istememin yeterli olacağını söyledi.
They were innocent, defenseless, and Kido gassed them for no reason except that he could.
Masum ve savunmasızlardı, Kido onları sebep yokken yalnızca yapabildiği için zehirledi.
Honestly, from that far away I think he was trying to hit anything he could.
Açıkçası mesafeyi göz önünde bulundurunca ne vurursa kâr diye düşünmüştür bence.
So he could have been in over his head with his dealer.
Satıcısıyla arası bozulmuş olabilir.
He could have left it in the living room with the body, but instead he brought it back in here and destroyed Austin's other sports trophies.
Salonda kurbanın yanına bırakabilirdi, ama buraya getirip Austin'in kupalarını yok etmeyi seçmiş.
He could get railroaded by all the hysterical nut cases in this town and the star of "Making a murder," season 8.
Şehirdeki tüm delilerin hedefi haline gelebilir, idam cezası alıp Making a Murderer'ın 8. sezonunda yer alabilir.
Money he could've made 10 times over by selling the invention he has on the open market.
İcadını açık pazarda satarak bu paranın 10 katını kazanabilir üstelik.
- Even if he could get to it, the force of gravity alone on the journey could burst his appendix.
- Oraya ulaşabilse bile yolculuk sırasında maruz kalacağı yerçekimi kuvveti apandisti patlatabilir.
He could've had me over a barrel for months.
Beni aylarca köşeye sıkıştırabilirdi.
He could be a door mirror.
O bir kapı aynası olabilir.
So Ford now faced a difficult choice - he could throw in the towel against Ferrari, or he could fight on.
Ford'un önünde zor bir seçim vardı : Ya Ferrari'ye karşı havlu atacak, ya da dövüşe devam edecekti.
Ferrari reckoned he could make up the difference in the bends, and he wouldn't have to stop so often for fuel.
Ferrari bu sayede hız farkını virajlarda telafi edeceğini ve yakıt için daha az duracağını hesaplamıştı.
Once James's fuel tank had run low enough, we pulled over in a small village so he could make some repairs.
James'in yakıt deposu yeterince düşük çalıştıktan sonra, Biz küçük bir köyde çekti Bu yüzden bazı onarım yapabilirdi.
I was supposed to cover for him so he could go see the birth of his daughter.
Onu koruyabileceğimi düşünmüştüm o da kızının doğumunu görebilecekti.
I think he could be any one of these guys.
Buradaki herkes o olabilir.
... he could be there for me.
Benim için orada olabilir.
There's no way you could have known what he was up to.
Onun gerçekte neler çevirdiğini anlamana imkan yoktu.
I mean, if he's telling the truth, we could wipe out the entire O'Malley crime syndicate and a corrupt senator in one fell swoop.
Doğruyu söylüyorsa tek süpürüşte tüm o'malley suç çetesini ve yozlaşmış bir senatörü silebiliriz.
I could take him there for an hour every week, and he can see these black men that he can look up to.
Bak, her hafta onu bir saatliğine oraya götürebilirim, böylece ne olmak istediğini anlayabilir.
He is our all-star, knockout boy who deserves everything that we could possibly give him, even if that means sucking up our own feelings about him having birth parents out there somewhere that might fill this void that he's that feeling.
O bizim yıldızımız, hak ettiği her şeyi, muhtemelen ona vereceğimiz şeker şey. Öyle ki buna, ailesinin bir yerlerde yaşadığı gerçeğinin, içinde oluşturduğu büyük boşluğu, görmezden gelecek kadar, hislerimize onun iyiliği için kulak asmamak da dahil.
could get a cot if he wanted to stay over.
... eğer kalmak isterse onun için bir yatak ayarlayabilirim.
- He could've been at the hospital - Yes!
Hastanede yanıbaşımda olabilirdi!
How could you not know where he is?
Nerede olduğunu nasıl bilmezsiniz?
He can't swim or gauge how treacherous water could be.
Yüzemez ve suyun ne kadar tehlikeli olabileceğini bilemez.
I'm telling you, I... I wish... I wish I could sort of force his hand on the thing, but he's, uh...
Keşke onu zorlayabilseydim ama bazen inatçı olabiliyor.
Well, could he get...
Yoksa o- -
Could he get DCFS to reassess our foster status?
Yoksa o, Çocuk Esirgeme'ye gidip evlatlık edinebilme durumumuzu sorgulatabilir mi?
- If he isn't taking his medicine, you could mix it in with his food.
İlacını içmiyorsa yemeğine karıştırabilirsiniz.
Yeah, I could of, but he might have escaped.
Evet, yapabilirdim ama kaçma ihtimali vardı.
There's no way he even could have.
Onu yapmasının bir yolu olamaz.
If this guy, whoever he is, if he killed Omar and his wife... I could be next.
Eğer her kimse artık, Omar'ı ve eşini bu adam öldürdürdüyse sıradaki ben olabilirim.
Aram, if he had enough schematics, could uploading them possibly take this long?
Aram, elinde şema olsa yüklemesi bu kadar sürer miydi?
There had been a follow-up, but before there could be, he ran away.
Bir takip sistemi oluşmuştu ama daha gerçekleşmeden kaçtı.
He told me he had no problem taking a polygraph exam and that I could search his vehicle if I wanted.
Bana yalan makinesine girmekte ve istersem aracını aramamda sorunu olmadığını söyledi.
Could he die if this doesn't work?
İşe yaramazsa ölebilir mi?
You know, that could be why he had Gabriel screaming out my name.
Gabriel'a adımı bu yüzden söyletmiş olabilir.
So if we get Desmond to see he's not Tara's brother, we could end up doing the same thing?
Desmond'a Tara'nın kardeşi olmadığını gösterince de aynı şey mi olacak?
He made me memorize it so I could drive back,'cause he needed me to get something for him.
Geri dönebilmem için adresi ezberletti çünkü onun için getirmemi istediği bir şey vardı.
Julian could have supplied him with the girls and he would have access to his son's Ferrari.
Julian ona kız sağlamış... o da... oğlunun Ferrarisi'ne erişim sağlayabimiştir.
Always told me that he loved me, could never accept it - accept him.
Hep beni sevdiğini söylüyordu, onu hiç kabullenemedim.
If he doesn't get the care he needs, I mean, things could take a pretty bad turn.
İhtiyacı olan bakımı alamazsa durumu daha da kötü bir hal alabilir.
However, and even though he and his team took amphetamine so that they could stay awake all night, there simply wasn't time to develop the car properly for Le Mans.
Ne var ki, kendisi ve takımı geceleri uyanık kalabilmek için... amfetamin almalarına rağmen arabayı Le Mans'a gerektiği kadar hazırlayabilmek için yeterli zamanları yoktu.
yeah, who could forget How he courageously showed up to our 25th And then - - and then died in front of all of us.
25. toplantımıza büyük bir yüreklilikle gelip gözlerimizin önünde öldüğünü unuttunuz mu?
Figured I could turn up some dirt on him so he can't refuse.
Pisliğini bulursam böylece reddedemez.
I thought I could remember what he looked like.
Onun neye benzediğini hatırlayabileceğimi düşündüm.
he couldn't have 37
he couldn't make it 32
he couldn't have done it 16
he couldn't 87
he couldn't do it 17
he could have 23
he could be anywhere 96
he could die 42
he could be 37
could 243
he couldn't make it 32
he couldn't have done it 16
he couldn't 87
he couldn't do it 17
he could have 23
he could be anywhere 96
he could die 42
he could be 37
could 243
couldn't 72
couldn't agree more 58
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
couldn't be better 98
could you do it 21
could be more 16
could i ask you something 32
couldn't have done it without you 30
couldn't agree more 58
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
couldn't be better 98
could you do it 21
could be more 16
could i ask you something 32
couldn't have done it without you 30