English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I went in

I went in Çeviri Türkçe

6,411 parallel translation
Okay, let's just say I was a billionaire and we were out on my giant yacht in the middle of the Mediterranean, sipping champagne, and I went in to kiss you.
Tamam, farzedelim ki ben bir milyarderim ve benim dev yatımda Akdeniz'in ortasında, sampanyamızı yudumluyoruz ve ben seni öpmeye calıstım.
I went in to check on MaryJane.
MaryJane'e bakmak için içeri girdim.
You know, I just went down to the office to try and get a deputy but when I went inside there was nobody in there.
Direk ofisinize gittim yardımcılardan birine haber verecektim ama içeri girdiğimde kimse yoktu. - Kimse yok muydu?
See, I went in'cause of weakness.
Zayıflığımdan ötürü girdim içeri.
No one has heard from you in months. Well, that's because i went into hiding.
Aylardır kimse senden bahsetmiyor.
Since I went in.
İçeri girdiğimden beri.
So I went in for those, and my results for the cat scan were normal, but the eeg came back with...
Sonuçlar için gittiğimde tomografi sonuçlarım normaldi. ... fakat eeg sonuçları gelince...
I think you met her at the picnic, convinced yourself that she was interested in you, and then maybe after a couple of days following her around, you went up to her, declared your undying love,
Bence onunla piknikte tanıştın. Seninle ilgilendiğine kendini inandırdın. Belki de birkaç gün sonra onu takip ettin.
So, Clara... first I need to know at what time Mr. Hawkes went swimming in the pool.
Evet Clara... İlk bilmem gereken, Bay Hawkes'ın havuza girmeye ne zaman gittiği.
When I went out in the field that day with you Diaz kids, I'll be honest with you, it was a... It was the worst day's work I ever had to do in my life.
Siz Diaz çocuklarıyla tarlaya çalışmaya gittiğim o gün dürüst olacağım, o gün hayatımdaki en zor çalışma günüydü.
- The first year I was in Hobart's class, we went to see a piece by the artist Chris Burdon, whose work Hobart did not care for.
Hobart'ın sınıfındaki ilk senemizde Hobart'ın çok umursamadığı Chris Burdon adında bir sanatçının bir eserini görmeye gittik.
I remember when they were putting Billy in the ground, Dad went into hysterics.
Billy'yi gömerken babamın halini hatırlıyorum.
I've been in there since you went to that nice lady's house.
Sen o guzel hanımın evine gittiginden beri oradaydım.
I went to Northwestern, where I majored in computer science.
Bilgisayar bilimi üzerine eğitim gördüğüm kuzey batıya gittim.
In the morning, I went straight to the bank.
Sabah doğruca bankaya gittim.
After mom died in the accident, dad and I went on a trip to Egypt.
Annem bir kazada öldükten sonra, babamla birlikte Mısır'a gezmeye gittik.
But I still went... by myself, and... as I was waiting on the bleachers, praying that Ben would ask me to dance, Ethan walked in.
Ve tek başıma gittim, ve açık tribünlerde bekleyip, Ben'in beni dansa kaldırması için dua ederken Ethan içeri girdi.
Zach and Sadie were asleep in the living room, and... so I just went and joined them.
Zach'le Sadie oturma odasında yatıyordu. Gidip onlara katıldım.
I w-won a ticket to the bulls game shooting'dice this mornin so I went. Now I'm back in your neck of the woods.
Sabah zar oyununda Chicago Bulls maçına bile kazandım ve gittim şimdi de kürkçü dükkanına geri döndüm.
No, I'm sitting in a car right now outside Gerry's ex-wife's house and he just went in there to win her back.
- Şu an Gerry'nin eski karsının evinin önünde araba oturuyorum o da karısıyla görüşmek için eve girdi.
And Dorothy never indicated to me that she was going to be leaving town. So when we arrived in Los Angeles, I went straight to her apartment and I saw that she hadn't fed the cats, so I...
Dorothy asla şehirden ayrılacağını ima etmedi, bu yüzden Los Angeles'a vardığımızda, ben... doğrudan dairesine gittim, ve kedilerini beslemediğini gördüm.
You should go to public school, and, you know, you're missing all the socialization, and I realize that though I went to school, and I know a lot of the socialization is not positive socialization in school.
Devlet okuluna gitmelisin, sosyalleşme fırsatını kaçırıyorsun. Ben de şunu fark ettim. Ben okula gittiğim için okulda sosyalleşmenin büyük kısmının olumlu sosyalleşme olmadığını biliyorum.
Besides, I like to be the guy everybody says, that guy never went in the water.
Ayrıca insanların, "O çocuk hiç suya girmedi. O çocuk hiç ayakkabılarını çıkarmadı."
I remember when my granddaddy passed, my grandma went around and covered every mirror in the house.
Dedem vefat ettiğinde, büyükannem evdeki bütün aynaları örtmüştü.
It's just when I heard your son was mixed up in all of this, I couldn't help but think about that young girl and everything we went though.
Oğlunun tüm bu olaylara karıştığını duyunca, o küçük kızı ve yaşadıklarımızı düşünmeden edemedim.
I went to the bakery to make our delivery, and the soldiers were all in there with him!
Teslimatı yapmak için fırına gittim askerler onun yanındaydı!
He went on to a criminal career of some renown, while I achieved great success in the legitimate business world.
Kendisi şöhret kazanmak için suçlu kariyerine devam etti. Bense yasal iş dünyasında büyük başarılar elde ettim.
I went to a clinic in Milan.
Milan'da bir kliniğe gittim.
[Conrad] I was working in Salt Lake and went climbing.
[Conrad] Ben Tuz Gölü çalışıyordu ve tırmanma gitti.
I went to Antarctica with both Alex and Conrad in'97... in one of the best trips I've ever done, and they were in rare form.
Ben 97'de Alex ve Conrad hem Antarktika gitti... iyi yolculuklar biri şimdiye kadar yaptığım, onlar nadir şeklinde idi.
David Bridges, Alex and I went up, getting ready to do the climb... and we got to this point - it was probably 7 : 30, 8 : 00 in the morning.
David Bridges, Alex ve ben tırmanış yapmaya hazırlanıyor, gitti... ve biz bu muhtemelen 07 : 30, sabah 08 : 00 olduğunu getirmekti lazım.
I went to one once where the best man and the groom were found in bed together.
Bir keresinde gittiğim bir düğünde sağdıçla damadı yatakta bastılar.
- As in... I think she went back to Jaipur.
Sanırım Jaipur'a gitti.
I just can't figure out how he ever went to jail in the first place.
Hapishaneye düşmeyi nasıl becermiş aklım almıyor bile.
I went down to the basement, and Antonio had a claw stuck in his...
Bodruma indim, Antonio'nun elinde bir pençe...
I went off on my own a... and then these guys just came out of nowhere and jumped me in.
Kendi başıma gittim, sonra bu adamlar üstüme atlayıverdiler.
( LAUREN ) When I found out with the girls that she was taking heroin ..and we went to this hotel room that she was staying in,
Kızlarla eroin aldığını öğrendiğimde odasına gittik.
I feel like I just went swimming in my clothes.
Kıyafetlerimle yüzüyormuş gibi hissediyorum
Or the time I went down on him on the sofa in my parents'front room, just before he met them for the first time.
Ya da bizimkilerin oturma odasında ona oral yaptığım zaman hem de daha bizimkilerle tanışmadan az önce.
Back in camelot, she went all evil witchypoo, So they trapped her in the armor with a powerful magical spell, blah, blah, blah, And if I don't stop it, she'll take over the world.
Eski Camelot'da, kötü büyücü olunca ona güçlü bir büyü yaparak bir zırhın içine kapattılar falan filan ve eğer onu ben durduramazsam dünyayı ele geçirecek.
You know, I actually went to school at the same college, your alma mater, in 1966.
Var ya, seninle aynı üniversiteye gitmiştim. 1966 mezunuyum. - Öyle mi?
Bob Zemeckis brought me a USC short film he had made just before I went off to direct "Jaws" in 1974.
( STEVEN SPIELBERG - GD BAŞYAPIMCI ) Bob Zemeckis bana yaptığı bir USC kısa filmini getirdi. 1974'te "Jaws" ı çekmeye gitmeden hemen önceydi.
I put a little, quickie, demo mock-up together, went in, got the job.
Hızlıca kısa bir taslağını yapıp gittim ve işi aldım.
I went ahead and got involved in five sports, wheelchair basketball, horseback riding, weight lifting, swimming.
Tekerlekli sandalye basketbolu, ata binme, ağırlık kaldırma, yüzme.
But when I sang on stage in Allahabad the audience went crazy
Ama Allahabad'da sahnede şarkı söylediğim zaman seyirci çılgına döndü.
No, I'm definitely not a songwriter, but I studied poetry in college, so, it's sort of the same thing. You went to college just to write poetry?
- Şiir yazmak için üniversiteye mi gittin?
Look, man, all the stuff that went down with you and you just getting out of prison, I can't have you up in here, man.
Bak, dostum. Buradaki her şey seninle battı ve hapishanede yeni çıktın, seni alamam. Buraya kadar, dostum.
The girl I went out with just came in with another guy.
Başka bir adamla gelmekle modası geçen bir kız. Gitmeliyim.
Ms. Smith... I don't know what you went through in there, ma'am. But whatever you did, thank you.
Bayan Smith orada neler yaşadığını bilmiyorum ama ne yaptıysan teşekkür ederim.
Sue's a secret Klainer and obsessed with getting. Kurt and Blaine back together, except Blaine's dating Karofsky and Kurt went on a date with a guy named Walter in his 50s.
Sue gizli bir Klainer ve Kurt ile Blaine'i bir araya getirmeye takmış durumda, ama Blaine Karofsky'le çıkıyor ve Kurt de 50'li yaşlarında olan Walter'la buluştu.
- I don't think anybody really cared in law enforcement until Senator Schumer went,
- Ben gerçekten herkes sanmıyorum Kolluk bakım Senatör Schumer gitmiş kadar,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]