In the head Çeviri Türkçe
12,233 parallel translation
Maybe she got hit in the head with a puck?
Belki kafasından hokey diski ile vurulmuştur?
was a barroom brawl where my client intervened between two guys fighting and shot one in the head.
Müvekkilimin müdahale ettiği bir bar kavgasında İki adamın kavga edip birinin kafasından vurulması.
You're a sick man in the head.
Sen başında hasta olan bir adamsın.
You got a crazy look in your eye right now and someone as fucked up as you in the head would not like it.
Şu anda gözüne çılgın bir bakış var. Ve başında senin gibi berbat biri Hoşunuza gitmeyecek.
You really are fucked in the head, you know that?
- Sen delisin biliyorsun değil mi?
Shoot myself in the head.
Başımdan vurdum kendimi resmen!
I got hit in the head a while back. I lost my sense of smell.
Bir süre önce kafamı vurdum ve koku duyumu kaybettim.
Shot herself in the head, exactly like Moriarty.
- Kendisini başından vurdu, tıpkı Moriarty gibi.
Why don't you call that off before I shoot you in the head?
Seni kafamdan vurmadan önce neden aramıyorsun?
I need this like a fucking hole in the head!
O ilaçlara deli gibi ihtiyacım var!
The time Osama bin Laden Got shot in the head
Osame bin Laden Kafasından vurulduğunda
Should be in the news soon enough but Caliban gives you a little head start.
Yakında haberlere çıkar... ama Caliban önceden öğren istedi.
They were shot in the back of the head with army weapons 9mm.
Kafalarının arkalarından 9 mm.lik orduya ait silahla vuruldular.
So I think it is better to bring my life to a close at the right time, with my head held high, a life in which intellectual work has always been the purest joy and personal freedom, the greatest commodity in this world.
Sanırım hayatımı doğru zamanda sonlandırmak daha iyi. with my head held high, Entellektüellerin içinde yer aldığı bir hayat.
I'm gonna put two bullets in the back of your head before you can say eat my asshole.
Sen daha, "götümü yala" diyemeden, beyninin ortasına iki kurşunu gömerim, bilmiş ol.
I just had in my head holding them to the same standards, but I understand.
Her şeyi gören, istediğini cezalandıran, akıl dışı ve acımasız bir Tanrı!
If you get your head turned by a few gorillas in warm-up pads here at home, how are you gonna hold up in Michigan? Who the hell is he calling "gorillas," Coach?
Daha burada birkaç goril ısınırken dikkatin dağılıyorsa Michigan'da nasıl dayanacaksın?
I have all the shots planned in my head.
Tüm planları kafamda çizdim.
I remember this one boy that the nuns had taught a thousand lines of the Bible all up in his head.
Bir çocuk vardı. Rahibeler ona İncil'den bin satır ezberletmişti.
I'm not the man you see in your head.
Kafanda canlandırdığın adam değilim ben.
- Our top story tonight, rumors swirling around that the head of the most dangerous cartel in Mexicali,
- Bu geceki en önemli haberimiz, söylentiler etrafında dönüyor. Mexicali'deki en tehlikeli kartelin başının,
- Do you expect me just to walk in here, put a gun to your head, and pull the trigger?
Buraya öylece girip, kafana silahı dayayıp tetiği çekmemi mi bekliyorsun?
- The scene of a brutal shootout between Ezekiel maiser, head of one of the largest crime syndicates in the city and the gang of another man known only to authorities as Pearl.
Şehirdeki en büyük suç sendikalarından birinin başı olan Ezekiel Maiser ile yetkililer tarafından sadece Pearl olarak bulunan başka bir adamın çetesi arasında zalim bir çatışma yaşandı.
Loose-head in the Varsity match?
Okul takımındaki oyuncu.
So, if I don't put a hole in her head, and I mean like right quick, somebody is going to do the same thing to me and I can't allow that.
Hızlıca kafasını havaya uçuracağım birisi bana bunu yapacağımı söyleseydi bende kabul etmezdim.
You need to go head on and give in to the beast.
Gerçekte olduğun gibi davran.
And the bullet goes through my dad's head and hits this other guy in his head and kills him.
Mermi babamın başından çıkıp adamın kafatasından içeri giriyor ve tabi o da hayatını kaybediyor.
Although if my dad was dead before the bullet hit this other guy in his head, was that actually murder?
Gerçi mermi adamın kafatasında girmeden önce babam zaten ölmüştü. Bu nasıl cinayet olur?
It's the size of a basketball in her head.
Kafasında, bir basket topu büyüklüğünde.
Half the people here want to reprogram you. The other half want to put a hole in your head.
Buradaki insanları yarısı seni yeniden programlamak, diğer yarısı da kafana delik açmak isteyecek.
I'm back in the Hill Country in the old days, hiding down in the root cellar while a Comanche war party searches through the house just over my head hunting for me.
Eski günlerdeki Hill Country'ye dönmüşüm, mahzende saklanıyorum, bu esnada Komançi savaşçıları kafamın üstünde evi arıyorlar, beni bulmak için.
And tonight, some schlepp of a guy will sit along the bar with his head buried in his phone ordering vodka after vodka.
Ve bu akşam ahmağın teki barda kafası telefonuna gömülü şekilde oturacak ve votka ardına votka söyleyecek.
She has her head in the clouds.
Kafasında bulutlar var.
So the kids are finally in bed and the babysitter arrived early, so I'm gonna head out now.
Çocuklar sonunda yattı bakıcı da erken geldi, o yüzden yola koyuldum şu an.
Gun in the mouth, a bullet through the brain... Back of the head blown clean off.
Ağzına silahı dayamış, beynine kurşun yemiş kafasının arkası uçmuş.
The Bride put a gun in her mouth and shot the back of her head off and then she came back.
Gelin ağzına siyahı dayayıp kafası uçurdu ve sonra geri geldi.
The Mind Palace, it's like a whole world in his head.
Zihin Sarayı, kafasının içindeki koca bir dünya gibi.
We can make things be the way we want them to be in our head so that the pain isn't too much.
Her şeyin kafamızdaki gibi olmasını isteriz. Böylece acı azalır.
My pal sees you move, or hears you breathe, he's gonna blast you in the back of your head.
Hareket edersen veya nefes alırsan, arkadaşım kafana sıkar.
I created a story about sidekicks searching for a hero in my head, and I called it "The Land of the Lost Sidekicks."
Kahramanını arayan bir sağkol hakkında bir hikaye kurguladım. Adını da, "Kayıp Sağkollar Ülkesi" koydum.
Donnie's nose is in his computer, Raph's brains are in his biceps, and Mikey's head's in the clouds!
Donnie bilgisayarında, Raph'ın aklı pazılarında, Mikey'nin kafası bulutlarda!
A wanted man in his own country now come to France with a price on his head and not much more than the clothes on his back?
Kendi ülkesinde aranan şimdi bir adam başındaki ödülle Fransa'ya geliyor ve sırtındaki kıyafetlerden başka hiçbir şeyi yok!
Trust your gut before your head gets in the way.
Mantığından önce sezgilerine güven.
Who'll put a bullet in your head the minute you knock on her door.
Kapısını çaldığın an kafana kurşun sıkacak biri olabilir.
Early in the year, people from the north head down there, they die down there, they're not from the area.
Yılın başlarında, kuzeydeki insanlar oraya geliyor Orda ölüyorlar bu bölgeden değiller
Man, it's always the song that you hate that gets stuck in your head.
Aman be, hep de en sevmediğin şarkı aklına takılır kalır.
I'm sorry, Hank. I'm just saying the things in my head.
Kusura bakma Hank, sadece aklımdakileri söyledim.
Folks, when you've been an Emmy Award-winning journalist as long as Jerry Simon has, you develop eyes in the back of your head.
Dostlar, Jerry Simon kadar Emmy ödüllü gazeteci olsanız sizin de başınızın arkasında gözleriniz olur.
I have to be in court in half an hour, or the judge will have my head.
Yarım saat içerisinde mahkemede olmalıyım yoksa hakim kellemi vurur.
I should have pulled down the sept onto the High Sparrow's head before I let them do that to you, as you would have for me.
Sana onu yapmalarına müsaade etmeden o septi Yüce Rahip'in başına yıkmalıydım. Sen olsan benim için öyle yapardın.
So tell him to march into the sept and crush the High Sparrow's head like a melon.
O zaman söyle de septe gitsin ve Yüce Rahip'in kafasını kavun gibi ezsin.
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in the middle of nowhere 42
in there 594
in the darkness 43
in the ass 21
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in the middle of nowhere 42
in there 594
in the darkness 43
in the ass 21
in the criminal justice system 149
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the first place 155
in the old days 114
in the 715
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the first place 155
in the old days 114
in the 715
in the beginning 230
in the future 338
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the city 96
in the future 338
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the city 96