English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / Is all

Is all Çeviri Türkçe

145,334 parallel translation
How do I tell her this is all my fault?
Benim suçum olduğunu nasıl söyleyeceğim?
- I thought I recognized her is all. - Well, you didn't.
- Onu tanıyorum sandım sadece.
What is all this?
Bütün bunlar da ne?
This is all the stuff from when we first moved in together.
Buraya ilk taşındığımızdaki tüm eşyalarımız burada.
This is all about your posts.
Bütün bunlar yorumlarınız hakkında.
I bet this is all Iktomi's doing.
Eminim bunları Iktomi yapmıştır.
It's just... when all you ever have is pizza... you get tired of it.
Sadece... Tüm sahip olduğun her zaman pizza olduğunda ondan sıkılıyorsun.
I mean, that's the whole "you know" of it all is I liked you from the second I opened that door.
Demek istediğim, hepsi bu. Bilirsin seni kapıyı açtığım andan beri sevdim.
That is not what I said... at all.
Ben öyle bir şey söylemedim.
All I know is, this lady is super having a baby right now, and we're comin'in hot, okay?
Sadece bu bayanın şu anda doğum yaptığını biliyorum. Son hızla oraya geliyoruz.
All right, is she intubated?
- Entübe edildi mi?
All right, his pelvis is filled with blood.
Pelvis kan dolu.
All we've got to do now is have an awkward conversation with the parents, and then we save a kid's life.
Önce ailesiyle biraz garip geçecek bir konuşma yapacağız. Sonra da çocuğun hayatını kurtaracağız.
This is why you called me all the way in here at this hour?
Beni bu saatte onca yoldan bunun için mi getirdin?
When is it time to just quit all this nonsense...
Ne zaman saçmalamayı bırakıp...
Dude yells at you and the first thing you do is get down on all fours.
Bir adam sana bağırdığında ilk yaptığın dört ayak hâline gelmek.
All right. Go kick some ass.
- Güzel, şimdi gidip birkaç iş hallet.
So, all we need of your financing is $ 300 thousand.
O yüzden sizden beklediğimiz ücret, üç yüz bin dolar.
Making it clear to the suspect that you know all the particulars of his crime helps him feel there is no way to avoid detection.
Şüpheliye suçlarını bildiğimizi hissettirmek kişiyi suçunu itiraf etmeye zorluyor.
It is tried and tested. All done here, Your Honor.
Başka sorum yok sayın yargıç.
So, my point is that we are all substitutable parts of a machine.
Yani demek istediğim hepimiz bir makinenin değiştirilebilir parçalarıyız.
Okay, all we need to get is the wet vac, wire, an oil funnel and that battery from Happy's truck.
Tamam, ihtiyacımız olanlar, ıslak-kuru süpürge, kablo, huni ve Happy'nin kamyonetindeki akü.
Sly, all this is for naught if you can't get that venom.
Sly, o zehri getiremezsen tüm bunlar boşa gider.
All I've heard is obfuscation.
- Tek duyduğum gölgeleme.
And all our pals will hear is this metallic beast churning out bills.
Böylece arkadaşlarımız da bu demirden canavarın banknot bastığını sanacaklar.
A five means all is well.
Beş, her şey yolunda demek.
This is one quality fake ID, all with supplies from the corner copy shop.
Bu birinci sınıf bir sahte kimlik hem de tüm malzemeleri fotokopiciden.
Um... all he's saying is he's way smarter than you.
Tek söylemek istediği senden daha zeki olduğu.
Right, and that's not all. Monty came through. With the cell tower records, so we're headed to where he thinks is the primary abduction site right now.
Monty baz istasyonu kayıtlarını bulmuş, şimdi muhtemel kaçırılma alanına gideceğiz.
All right, well, apparently, the fire went out and I didn't notice, and now this pig is as cold as your family is gonna be when they figure out I ruined another meal.
Ateş sönmüş ve ben fark etmemişim ve şu an bu domuz, ailenin bir yemeği daha mahvettiğimi öğrendiğinde olacakları kadar soğuk.
Here it is. All here.
Geldik, hepsi burada.
Is everything all right there, Yusuf?
- Orada her şey yolunda mı Yusuf?
Okay. This is about a pretrial release, that's all.
Kefalet duruşması için burada toplandık.
They bake it every morning. My office is upstairs. I smell it all day.
Ofisim üst katta, sürekli kokusu burnumda.
That's all. This is a terrorist who could be responsible for the death of thousands.
Bu terörist yüzlerce insanın ölümünden sorumlu olabilir.
All that mattered is the material support itself.
Önemi olan tek şey, yardımcı malzemenin kendisidir.
That one, Ms. Salano's embryo, is used for its genetic contribution, that's all.
Bayan Salano'nun embriyosu genetik katkısı için kullanılacak, o kadar.
- It's not all black. Diane Lockhart is Caucasian.
Hepsi siyah değil Diane Lockhart beyaz.
Is everything all right?
- Bir sorun yoktur umarım.
But I submit, in all due respect, now it is.
Ama affınıza sığınarak söylemeliyim ki, artık ilgilendiriyor.
Disney is threatening to pull all of its advertising from my sites, so I need a TOS by 5 : 00 p.m. today.
Disney, sitelerimden reklamlarını çekeceği konusunda beni tehdit ediyor. O yüzden bugün saat 5'e kadar hizmet kullanım şartlarına ihtiyacım var.
All those times Huckleberry Finn is quoted in tweets.
Bunca zaman Huckleberry Finn twitlerinde alıntı yaptı.
I mean, we can't create one-size-fits-all rules, so what we need is an appeal process.
Yani tek bir boyuta tüm kuralları sığdıramayız. O yüzden bir itiraz işlemi yapmalıyız.
All right? You're a product analyst. No one asks what that is.
Ürün analistisin, hakkında soru sorulmaz.
America is being turned into a welfare state by all these stupid Neil Grosses.
Amerika aptal Neil Grosslar yüzünden sevgi pıtırcığı bir ülkeye dönüştü.
All he wants is an indictment to destroy your firm.
Tek istediği iddianamede bulunarak şirketini çökertmek.
All I want to know is, did Mr. Hart use the fact that he testified before the grand jury to steal Reddick / Boseman clients?
Öğrenmek istediğim şey, Bay Hart'ın şirket müvekkillerini çalmak için soruşturma kurulunda ifade vermeden önce harekete geçip geçmediği?
All I want is an open mind.
Tek istediğim açık fikirli olman.
I don't know. All I'm asking is if she has a memory.
Sadece hatırlayıp hatırlamadığını soruyorum.
- All I'm saying is if she has a memory, - I will hear it, or we'll...
Söylemek istediğim, eğer bunu hatırlarsa bunu anlarım veya...
All we have to do now is decide which son goes to the king.
Şimdi yapmamız gereken tek şey hangi oğlun krala gideceğine karar vermek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]