Kr Çeviri Türkçe
195 parallel translation
Don't let you get you down.
Seni hayal krırıklığına uğratmasın.
All outdated now, like the spinning wheel.
Çıkrık gibi onlar da tarih oldu.
- Where's the spinning wheel?
- Çıkrık nerede? - Kes sesini.
By heavens, man... we are turned round and round in this world... Like yonder windlass... and fate is the handspike.
Dostum, biz bu dünyanın etrafında şuradaki çıkrık gibi dönüp duruyoruz manivela kolu da kaderimiz.
But... before the sun sets on her sixteenth birthday, she shall prick her finger on the spindle of a spinning wheel... and die.
Ama onaltıncı doğum gününde, gün batımından önce parmağına çıkrık iğnesi batacak ve ölecek.
But King Stefan, still fearful of his daughter's life, did then and there decree that every spinning wheel in the kingdom... should on that very day be burned.
Fakat Kral Stefan, yine de kızının hayatı için endişeleniyordu, bu nedenle krallıktaki tüm çıkrıkların yakılmasını emretti.
So'twas done.
Böylece tüm çıkrıklar yakıldı.
And the garganey.
Bu da Çıkrıkçın.
I'll give you a spinning wheel.
Sana bir çıkrık vereceğim.
And I, the miserable, thought of going to the Crimea, to win gold and come back to you my honey.
Krım'daki savaşa gideceğim ve altınla gelip sana evlenme.. teklif edeceğim, benim güzel kuşum.
And the bucket breaks over the water. And the wheel of the well cracks.
Ve tekne suda parçalana ve kuyunun çıkrığı kopana kadar.
Yes, I was at Kessler's ; I don't want to die in a spinning room.
Evet, Kessler'le birlikteydim, bir çıkrıkhanede çürümek istemiyorum
Call me, or have your attorney call me if you change your mind about signing.
Imza hususunda f ¡ kr ¡ n ¡ z ¡ deg ¡ st ¡ r ¡ rsen ¡ z... ben ¡ arayin veya avukatiniz ben ¡ arasin.
Tell me, would you have any ideas on that subject?
Söylesene, bu konuda b ¡ r f ¡ kr ¡ n var mi?
Tell me do you, by any chance, enjoy Krylov's fables?
Söylesene... Kr ¡ Iov fabllarini sever m ¡ s ¡ n?
Now, I ask you that because there is something Krylovian about you.
Bunu soruyorum, çünkü sende... Kr ¡ Iovyen b ¡ r yön var.
I believe that you know Krylov.
Bence Kr ¡ Iov'u okudun.
So, you know your Krylov in Russian, do you?
Kr ¡ Iov'u Rusça mi okudun?
It seemed to us a piquant thing to chevy him about the playground, hit him over the shins with a wicket.
Oyun sahasında krıket kalesindeyken top ayaklarına ve kollarına geldiğinde, acınacak bir şey gibi görünürdü.
- Back off.
- Krışmayın.
- Step aside or you'll be arrested.
- Krışmayın yoksa tutuklanırsınız.
He drew water... excellent water, it was too, from a very deep, natural well, over which he had rigged a simple windlass.
Su çekti, - pek de leziz suydu - başında alelade bir çıkrık çevirdiği oldukça derin o doğal kuyudan.
Oh, that would be a lovely whiting with bread crumbs.
Ekmek krıntısı ile çok güzel gidiyor.
225 computers, five monitor-beacon satellites, 700 cellular comlinks, 50 spinning wheels...
225 bilgisayar, 5 takip ve şamandıra uydusu, 700 hücresel iletişim hattı, 50 tane çıkrık...
- Spinning wheels?
- Çıkrık mı?
- Protrusions?
- Çıkrığın var mı?
I have a whole bag of protrusions I haven't even touched yet!
Daha hiç kullanmadığım bir çuval çıkrık var.
# Bringing in the sheaves #
# Çıkrıkları çevirin #
I'm sorry to disappoint you.
Hayal krıklığına uğramana üzüldüm.
You know, a town with money's a little like the mule with a spinning wheel.
Bilirsiniz, parası az olan bir kasaba, çıkrığın etrafında dönen katıra benzer.
KR 81452.
KR 81452.
I want you to take that winch right there.
Buradaki çıkrığa geçmeni istiyorum.
I got a pit in my shoulder, and if you don't cuff me in front,
Omuzumda çıkrık var, eğer beni kelepçeleyeceksen...
Pull out his tongue!
Dili çıkrın!
Stamped and franked. It cost 7.55 kr to redeem this document.
Pulu ve nakliye ücreti ödenmiş.Bu kağıdın ederi 7.55 kr.
- I've still got 653 kr in the cash box.
- Kumbaramda hala 653 kron var.
[Whistles] You know, a town with money's a little like the mule with a spinning wheel.
Biliyor musunuz, paralı bir şehir, çıkrıklı katıra benzer.
No one knows how he got it, and danged if he knows how to use it.
Çıkrığı nasıl aldığını kimse bilmez. Katır da nasıl kullanacağını bilmez.
And take this golden spinning-wheel,
Ve bu altın çıkrığı da al yanına.
And look at this wheel I have bought.
Satın aldığım şu çıkrığı görüyor musunuz?
Of spinning-wheels a make untold,
Böyle bir çıkrık hiç duyulmamış ;
And spin the golden thread of love.
Ve altın çıkrığını çevir sevgiyle.
What kind of spinning wheel is this?
Bu çıkrığa da ne oluyor böyle?
Hum and whirl my spinning wheel,
Çıkrığım vızır vızır çalışacak ;
Spinning!
Çıkrık. Dönün!
I'm Colonel Kr.ger from State Security I deal with illegal immigration.
Adım Krüger. Cumhuriyet firarileriyle ilgileniyorum.
I'm Colonel Kr.ger
Ben Albay Krüger.
- Colonel Kr? ger - What?
- Albay Krüger?
Colonel Kr.ger here I need two units.
Ben Albay Krüger. Acilen iki birliğe ihtiyacım var.
He might have left us behind some bread crumbs.
Arkasında bazı ekmek krıntıları bırakmış.
O, how the wheel becomes it.
Güzel değil mi, çıkrık döner gibi.