Maybe you were right Çeviri Türkçe

Maybe you were right about glory.

Galiba şan konusunda haklıydın.

In spite of all the regulations, maybe you were right to come.

Tüm kurallara rağmen, gelmekle belki doğru olanı yaptınız.

But maybe you were right when you said she won't ever have that.

Ama bu kız hiç evlenemiyecek dediğinde de haklıydın.

Well... I won't say I wasn't a little sore about it at first But then I told myself that maybe you were right.

Başta kızmadım desem yalan olur ama sonra haklı olabileceğini düşündüm.

Well, maybe you were right about the graveyard.

Belki de mezarlık konusunda haklısın.

You know, maybe you were right.

Belki de sen haklıydın.

Maybe you were right

Belki de sen haklıydın.

I was thinking maybe you were right.

Senin haklı olabileceğini düşünüyordum.

Maybe you were right about one thing.

Ama bir konuda haklı olabilirsin.

I think that maybe you were right about Dr. Wells.

Dr. Wells ile ilgili söylediklerinde haklısın galiba.

Maybe you were right.

Belki de sen haklıydın.

Maybe you were right next to them.

Belki onların yanında haklıydın.

Maybe you were right, maybe I'm not cut out for this.

Belki de haklısın, belki buna uygun değilim.

Maybe you were right this morning... when you said if something stupid could change how she feels... she's not into it in the first place.

Belki bu sabah haklıydın hissettiklerini değiştirebilse de aptal birşey olduğunu söylediğinde belki de hemen üzerine atlamazdı.

Well, in that case, maybe you were right all along.

- Belki de başından beri sen haklıydın.

Daphne, maybe you were right earlier.

Daphne, belki de haklıydın.

Well, maybe you were right about how I try to sabotage myself, because, you know, growing up with my dad, always surrounded by these perfect women, well, you can imagine, and yesterday,

Belki de kendi fotoğraflarımı sabote etmem konusunda sen haklıydın. Çünkü etrafı kusursuz kadınlarla çevrili bir babayla büyümek...

- Or maybe you were right.

- Ya da belki haklıydın.

Maybe you were right.

Evet belki de haklıydın.

Look, Carter, what you said down there maybe you were right.

Carter, orada dediğin şeyde haklı olabilirsin.

Maybe you were right...

Belki de sen haklıydın.

Oh, God, Ferguson, maybe you were right.

Tanrım Ferguson. Belki de sen haklıydın.

Maybe you were right.

Belki haklıydın.

Maybe you were right all along.

Belki baştanberi haklıydın.

Maybe you were right all along.

Belki baştan beri haklıydın.

Maybe you were right about that.

Belki de sen o konuda haklıydın.

Maybe you were right about that.

Belki de haklıydın..

Maybe you were right about that.

Belki de o konuda haklıydın..

- Maybe you were right.

- Belki de sen haklıydın.

I said, maybe you were right.

Belki de sen haklıydın, dedim.

Maybe you were right.

Belki de haklıydınız.

You know what? Maybe you were right.

Belki de haklısın.

Maybe you were right.

Ya da sen haklıydın.

Maybe you were right before, huh?

Belki de daha önce söylediklerinde haklıydın.

I think maybe you were right when you said you wanted to transfer him out of Em City.

Belki onu Em City'den... göndermek istediğini söylediğinde haklıydın.

Maybe you're right when there were two of you, a man and his wife.

Sadece iki kişiden, bir adam ve karısından bahsediyorken belki haklısın.

Maybe you think the vigilantes were right?

Belki de kanun adamlarının haklı olduğunu düşünüyorsun?

Maybe you were a cat, right, Loic?

Belki de sen bir kediydin, değil mi Loic?

You know, maybe you guys were right. "Plan 9" is a good title.

Biliyor musunuz, belki siz beyler haklısınız. "Plan 9" iyi bir başlık.

Well, maybe it slipped out, but I didn't mean it. - you were just raving on about him. - All right.

Onu övüp durdun.

Maybe they were right about you too.

Senin için söylediklerinde de haklı olabilirler.

Maybe you were on the right track with that whole "spontaneous" thing.

Belki de şu "bekle ve gör" politikan doğrudur.

Maybe we were right to have let people like you... run this country all these years.

Belki de senin gibi insanların yıllardır bu ülkeyi yönetmesine izin vermekte haklıydık.

When you see Belinda and her clique in the hallway you're desperately wishing you were walking with them and thinking that maybe if you were wearing the right shoes sporting the latest hairstyle and using the hottest shade of lip gloss then maybe they would toss a glance in your direction.

Belinda'yı ve grubunu koridorda gördüğünde umutsuzca onlarla birlikte yürümeyi dilersin doğru ayakkabıyı giymiş olsaydın, en son moda saç şeklini yaptırmış ve en ateşli dudak partlatıcısını kullanıyor olsaydın belki o zaman senin olduğun yöne bir bakış atar diye düşünürsün.

- I'm thinking that maybe... you were right about... Jack and the poem.

Jack ve şiir konusunda haklı olabileceğini düşünüyorum.

If I'm understanding'right, and I think I'm understanding'right, you two met when you were both seriously lonely, and maybe a little desperate, when you both needed a best friend.

Eğer doğru anlıyorsam ve doğru anladığımı zannediyorum siz ikiniz, her ikiniz de ciddi şekilde yalnızlık çekerken tanıştınız hatta biraz da çaresizken ikinizin de iyi bir arkadaşa ihtiyacı olduğu bir anda.

Well, maybe for today, for right now you were thinking that everybody should do spring cleaning?

Belki bugün, şu an için herkesin bahar temizliği yapması gerektiğini düşünüyorsundur.

- Maybe if you were with the right guy - ----Richard!

Belki doğru insanla olsaydın? - Richard.

Maybe you were running late cos you couldn't find the right thong for those low-rider jeans you love.

Belki de ne giyeceğine karar veremiyordun Çünkü sevdiğin kotun altına en uygun tangayı bulmaya çalışıyordun.

Maybe you see and hear me because while you were sleeping, I implanted a chip in your brain that transmits my image right into your conscious mind.

Belki de bilincin yerindeyken benim görüntümü aktaran bir çip yerleştirmişimdir beynine sen uyurken ve bu nedenden dolayı beni görüp, duyuyorsundur.

Maybe you didn't pull the trigger, but you were standing right there and you saw me do it.

Tetiği çekmemiş olabilirsin ama sen de burada duruyordun ve beni yaparken gördün.