English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ M ] / Miles that way

Miles that way Çeviri Türkçe

166 parallel translation
- Down the road about two miles that way.
- Şu tarafta, yolun iki mil ilerisinde.
Till I was 13, a bus took me three miles that way to grammar school.
13 yaşıma kadar bir otobüs beni 5 km ötedeki ilkokula götürüp getirdi.
Till I was 17, another bus took me 11 miles that way to high school.
17 yaşıma kadar bir başka otobüs 2 km ötedeki liseye götürüp getirdi.
Till one day I took a bus 58 miles that way... to join the navy and see the world.
Bir gün, dünyayı görmek için donanmaya katılmak amacıyla 90 km uzağa giden bir otobüse binene kadar.
It's about ten miles that way.
Onbeş kilometre ileride.
About ten miles that way, about ten or twelve miles that way, and about five miles that way.
Takriben on mil, şu tarafta, on veya on iki mil şu tarafta, ve beş mil şu tarafta.
You'll shave off about 2 miles that way.
Böylelikle 3km kârın olur.
He's five miles that way.
7 kilometre ötede.
Yeah, the ocean's just a couple of miles that way.
Evet, okyanus birkaç kilometre uzağımızda.
America's about 6,000 miles that way.
Amerika 6,000 mil şu tarafta.
- Medicine Bow is 40 miles that way.
- Medicine Bow bu tarafta 40 mil ileride.
There's a town about three miles that way.
Şu tarafa doğru 3 mil sonra bir kasaba var.
It's about 5,000 miles that way.
Yaklaşık 5,000 mil uzakta.
- About 2,000 miles that way.
- Yaklaşık 2,000 mil şu tarafta.
Sir, isn't your office 40 miles that way, sir?
Efendim, ofisiniz 60 km ötede değil mi?
Chesapeake Bay's a couple miles that way.
Chesapeake Körfezi birkaç kilometre uzakta.
- Eight miles that way?
- 13 kilometre mesafede.
- couple of miles that way.
- Şu tarafta, birkaç mil ötede.
About 3,000 miles that way.
Yaklaşık 3000 mil uzakta.
The highway is a couple of miles that way.
Otoyol şu taraftan birkaç mil.
The highway's a couple of miles that way.
Otoyol şu taraftan birkaç mil.
France is just a few miles that way.
- Şu taraftan gidiyoruz, az kaldı.
Lobinstown is about 5 miles that way.
Şu yoldan gidersek, beş mil kadar.
200 years ago, he came to this place, Siccar Point, about 20 miles down the coast from Edinburgh, and the discovery he made here changed forever the way that geologists think about time.
200 yıl önce, buraya Edinburgh sahilinden yaklaşık 30 km aşağıdaki Siccar Noktası'na geldi ve burada yaptığı keşif, jeologların zamanı düşünme biçimlerini sonsuza kadar değiştirdi.
The way 1 figure it, we go 100 miles upstream then we follow a creekj that runs into it northi ( LAUGHS ) NeverfaiIs.
Hesabıma göre akıntıyla beraber 100 mil gittikten sonra... nehrin kuzeye ayrılan kolunu takip edeceğiz. Asla kaybetmem.
BECAUSE TROUBLE COLLECTS AROUND A FAST GUN. YOU KNOW, THERE'S A CERTAIN KIND OF SCUM THAT'LL GO 100 MILES OUT OF THEIR WAY
Bazı çirkefler iyi bir düello için ülkenin bir ucundan öteki ucuna gitmeyi göze alırlar.
Like if he was to break through that window, they'd be picking up pieces of him along the right-of-way for five miles.
Pencereyi kırıp kaçacak olsa, üç millik yol boyunca onun parçalarını toplarlardı.
You mean to tell me you dragged me 40 miles all the way out here, for that?
Yani bana 65 km. yolu... -... bunun için mi yaptırdın?
The promises that had led them to give up their own way of life in their own green and fertile country, 1500 miles to the north.
150 mil kuzeyde onlara ait yemyeşil ve verimli topraklarda sürdürdükleri yaşam tarzından vazgeçmelerine sebep olan vaatler.
The border is that way, two miles the other side of the river.
Sınır, nehirden sonra iki kilometre ileride.
That way, you're riding around all you want... and when you take it back in... it shows maybe 10, 15 miles you got to pay for.
Böylece istediğin kadar gezersin, ve geri götürdüğünde belki 15 veya 20 km. Gösterir.
That way, about five miles.
Bu taraftan, 5 km gidin!
Mr. McKay, this railroad is getting $ 48,000 for every mile of track that we lay and 20 miles of land on each side of the right of way.
Bay McKay, bu demiryoluna döşenen her km için 48.000 dolar ile geçtiği yerin iki tarafından 30 km. genişliğinde arazi veriliyor.
Out that way, Miles.
Şu taraftan, Miles.
'Many miles above the surface of the planet,'several huge yellow slab-like somethings...'huge as office blocks, silent as birds,'they hung in the air exactly the same way that bricks don't.
Çok sayıda, sarı, levhaya benzer şeyler... gökdelen kadar büyük, kuş kadar sessiz, tuğlaların durmayacağı şekilde havada asılı duruyorlardı.
Did you know that if you take a cabbage from the field where it grew up... and sell it to somebody 100 miles away, often it will escape and find its way home?
Bir lahanayı yetiştiği tarladan alıp 160 km uzaktaki birine sattığında çoğu kez kaçıp eve döndüğünü biliyor muydun?
In the last sign we saw Gatlin was 3 miles... - and pointed that way? - That's what I thought.
Gördüğümüz son tabela Gatlin'e 3 mil deyip bu yönü göstermiyor muydu?
It landed right over the hill. That is not a thousand miles way.
Şuradaki tepeye düştü Bin kilometre uzakta olamaz.
That's all you got to say to this guy that just drove... 800 miles out of his way to see you?
Seni görmek için yolunu 800 mil değiştiren birine... tüm söyleyeceğin bu mu?
You know, a fella takes that amount of poison, how does he get in his car and drive all the way up to Mulholland, 10 miles away, and then die?
Biliyor musunuz, adamın biri o kadar zehiri alıyor, bu adam nasıl olur da arabasına biner ve 10 mil ötedeki Mulholland'a kadar araba sürer, ve sonra da ölür?
That's their way of saying a ton of angry space trash... is heading back home at 15,000 miles an hour.
Bu onların, tonluk sinirli bir uzay çöpü saatte 10 bin km. hızla eve dönüyor deme şekli.
- Dead or alive, I'd claw my way out of hell and straight through 10 miles of solid rock to see that smile again.
- Ölü de, diri de olsam o gülüşü tekrar görmek için cehennemden tırmanırdım.
We came from the same place, but now we're miles apart and I intend to keep it that way.
Aynı yerden geldik ama şimdi aramızda miller var ve ben bunu korumaya kararlıyım.
I just wanted you to hear from me that despite everything that's happened and the miles that may be between us right now I still think about the way things were.
Sadece aramızda geçen her şeye rağmen, aramızda kilometreler olmasına rağmen eskiden ne kadar yakın olduğumuzu hâlâ düşündüğümü bilmeni istedim.
If you want to go to Fez, it's that way. 159 miles.
Fas'a gitmek istiyorsanız bu taraftan gideceksiniz. 200 kilometre var.
The 234 districts that make up this region will be wiped off the map in two separate floodings, to make way for a vast lake of over 600 square miles located 525 feet above sea-level.
Bu bölgede bulunan 234 köy iki yana taşan suyla birlikte haritadan silinecek. Yaklaşık 965 kilometre karelik bu geniş nehire deniz seviyesinin 180 metre üzerinden bir yol yapıldı.
Eight miles down the road The farm's that-a-way
# Yoldan çık 8 mil yürü, seni mecbur etmeden önce.
Ten thousand miles, thats a that's a long way to come to find your man
15.000 km. Bu, erkek arkadaşını bulmak için uzun bir yol.
Jesse and I went we flew in august of 1988 all the way to madison, wisconsin where we rented a car and drove 90 miles to some town that I couldn't possibly give you the name of to a federal prison.
Jesse'yle birlikte 1988 yılının Ağustos ayında Wisconsin'den Madison'a uçtuk. Sonra bir otomobil kiralayıp 150 km yol kat ederek şimdi adını bile unuttuğum bir kasabadaki federal bir hapishaneye gittik.
Loud noises can be heard hundreds of miles away, so whales may be able to listen to the distant thunder of waves breaking on a shore and use that to find their way around the otherwise featureless expanses of the open oceans.
Yüksek sesler yüzlerce kilometre uzaktan duyulabilir o yüzden balinalar uzaklarda dalgaların sahile çarpmasının seslerini duyabilir ve bunu kullanarak yönünü tayin edebilir çünkü engin sularda baz alınacak başka bir nirengi noktası yoktur.
Camp over that way, about 20 miles to the east, near a swamp.
Kampımız şu tarafta 20 mil doğuda, bataklık yakınında

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]