More than anything else Çeviri Türkçe
579 parallel translation
I love you, Madeline, more than anything else in this whole world, dear.
Seni seviyorum Madeleine, bu dünyadaki her şeyden daha çok. Cennet ve cehennem seninle anlam kazanıyor.
I only tasted them tonight, but I saw enough to know I want that more than anything else in this world.
Bu gece hepsini tattım bu dünyada istediğim her şeyden daha fazlasını yeterince gördüm.
I love Jim more than anything else in this world.
Jim'i dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum.
It was your sublime superiority more than anything else that made me admire you so much.
Her şeyden öte üstünlüğün orada yatıyordu beni bile sana hayran bıraktı.
I love my sister Julia more than anything else in the world.
Kız kardeşim Julia'yı dünyadaki her şeyden çok seviyorum.
And more than anything else, don't look back.
Her şeyden önemlisi de arkana bakma.
More than anything else in the world.
Dünyadaki herşeyden fazla.
That's what I got against these guys more than anything else.
Bu heriflere herkesten çok karşı olmamın nedeni de bu.
I think it was the pain of the operation more than anything else.
Ben bunun sebebinin ameliyat sırasında çektiği acı olduğunu düşünüyorum.
- More than anything else in the world. - Oh.
Dünyada her şeyden çok.
I need that more than anything else.
Bunu her şeyden çok istiyorum.
That's what I want more than anything else.
Bana en çok lazım olan şey bu. Fikir.
That teased my suspicions more than anything else.
Şüphelerimi her şeyden çok bu arttırdı.
I need it more than anything else.
Hem de her şeyden fazla.
Someone who wants to marry me more than anything else in the world.
Benimle evlenmeyi dünyadaki her şeyden daha çok isteyen biri olmalı.
I came along tonight because I wanted to be with you more than anything else in the world.
Bu akşam geldim çünkü seninle olmayı dünyada her şeyden çok istiyordum.
To be a good actor or actress, or anything in the theatre, means wanting to be that more than anything else.
Tiyatroda iyi bir oyuncu olmak.. .. onu dünyada herşeyden çok istemek demektir.
- More than anything else in the world.
- Dünyada en çok istediğim şey.
I love you more than anything else in the world.
Seni dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum.
You need rest more than anything else - Yes.
Her şeyden çok dinlenmeye ihtiyacın var.
What he would wish for more than anything else in the world is that neither he, nor his sister, nor I be the last
Ama onun dünyada en çok istediği şey kendinin, kız kardeşinin, yada benim son olmamamız.
But the thing that I should like more than anything else.
Ama her şeyden çok isteyeceğim şey...
I know this comes as a big shock to all of you, but... it's what I want more than anything else in the world.
Biliyorum sizi şok ettim. Ama hayatta istediğim tek şey bu.
She'll like this more than anything else!
Çok hoşuna gidecek!
I think that's got them worried more than anything else.
Sanırım bu onları herşeyden daha çok etkiliyor.
I think it's the price that hurts more than anything else.
En fazla can yakan yanı, fiyatı.
Gwen, it's something I want more than anything else in the world.
Gwen, bu dünyadaki her şeyden daha çok istediğim bir şey.
Useless, more than anything else.
Aslında hiçbir işe yaramadı.
I'm afraid of peace more than anything else.
Hem de her şeyden çok.
I want sleep more than anything else, except maybe food.
Her şeyden çok uyumak istiyorum, bir de yemek.
Sometimes you need the help of other people more than anything else. But you have to let them get close enough to help.
Bazen başka insanların yardımına ihtiyaç duyarsınız... hiçbir şey için olmadığı kadar, ama onların size yardım etmesi... için size yeterince yakın olmalarına müsaade etmelisiniz.
Working your elbow more than anything else.
En çok kadeh tutan elin çalışıyor senin.
You know what I want more than anything else in the world? No.
Dünyada her şeyden fazla neyi istediğimi biliyorsun, değil mi?
It was I who wanted more than anything else to spend my last days in the United States.
Son günlerimi ABD'de geçirmek isteyen bendim.
He wanted to be a doctor more than anything else in the world.
Doktor olmayı her şeyden çok istiyordu.
All this is fake. You care more about Johnny than anything else on Earth.
Senin için dünya bir yana, Johnny bir yana.
I guess you smoke more matches than you do tobacco. Can I get you anything else?
Sanırı pipo içerken çok fazla kibrit kullanıyorsun.Başka birşey getireyim mi?
But her career means more to me than anything else.
Ama kariyeri benim için her şeyden daha önemli.
If we haven't done anything else... in all the years we have been here... this information will be more than worth it.
Bunca yïl bir şey yapmamïş olsak bile... ... bu bilgi her şeye deger.
There are more women in the world than anything else, except insects.
Dünya üzerinde çok kadın olduğu bilinir, böcekler kadar çok.
"Play has been resumed and the crowd of about 50,000 people have discarded their macs and umbrellas and settled down to enjoy the game which to people all over the world more truly represents all that's English than anything else."
Yağmur durdu. " " Oyun yeniden başladı ve yaklaşık 50.000 kişilik kalabalık yağmurluklarını ve şemsiyelerini kaldırıp, kendilerini, bütün dünyanın İngiltere ile özdeşleştirdiği bu güzel oyunun zevkine verdiler. "
Well, I know more about airplanes than anything else.
Her şeyden fazla uçakları biliyorum.
For the master... his reputation is more important than anything else.
Her şeyden önce saygınlığını korumak zorunda.
Russ, getting you to Washington is more important than anything else.
Seni D.C.'ye ulaştırmak her şeyden önemli.
THAT GUN MEANS MORE TO YOU THAN ME OR YOUR CHILD OR ANYTHING ELSE. NO, IT DOESN'T.
Bu silah senin için benden veya çocuğundan daha kıymetli!
She's more interested in horses than anything else.
Atları çok seviyor.
Yes, that's true, but resolving this distressing matter was more important to me than anything else.
Doğru, ama bu üzücü meselenin halledilmesi benim için her şeyden daha önemliydi.
It's funny, because that hurt me more... than anything else when he hit me.
Bu çok tuhaf, çünkü dünyada hiçbir şey bana vurmasından çok canımı yakmadı.
It's more of a technicality than anything else.
Daha çok teknik bir durum.
It isn't any more immoral than anything else.
Diğerlerinden hiçbir farkı yok.
Two things for me have always been and still are more important than anything else :
Benim için, her zaman iki şey ön planda oldu ve hâlâ da her şeyden mühimdirler :
more than you know 97
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than likely 53
more than you think 24
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than likely 53
more than once 124
more than that 286
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
anything else i can help you with 18
more than that 286
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
anything else i can help you with 18
anything else 1903
anything else you need 38
anything else i can get you 16
anything else i should know 33
anything else i can do for you 41
more or less 614
more drinks 21
more tea 49
more to the point 94
more often than not 48
anything else you need 38
anything else i can get you 16
anything else i should know 33
anything else i can do for you 41
more or less 614
more drinks 21
more tea 49
more to the point 94
more often than not 48
more time 37
more important 47
more minutes 101
more for me 58
more to the right 17
more later 17
more precisely 34
more important 47
more minutes 101
more for me 58
more to the right 17
more later 17
more precisely 34